Ankara Üniversitesi (AÜ) Eğitim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Üstün Dökmen, ''Aile bilgiye değer verir, saygı gösterir ve ödüllendirirse çocuk öğrenmeye önem verir. Çocuk bilginin önemli olduğunu ailede görürse, okula değer verir, okuldan korkmaz'' dedi.

Dökmen, yaptığı açıklamada, aileleri, okula gitmekten korkan çocuklara baskı yapmamaları konusunda uyardı. Türkiye'de birçok anne-babanın, büyüklerinden öğrendiği sınırlı bilgiyle çocuklarını yetiştirmeye çalıştıklarını anlatan Dökmen, ''Okulların açılmasına birkaç gün kala çocuklarına ''eğitimin önemini'' anlatıp okula göndermeye çalışan anne-baba için yapılacak bir şey yok. Onlar bildikleri yöntemlerle çocuklarını okula göndersin. Ancak çok küçük yaşlardan itibaren çocuklarının eğitimiyle ilgilenenlere tavsiyelerim olabilir'' dedi.

ÇOCU?UN BİLGİSİNE DE?ER VERDİ?İNİ GÖSTERMELİ

Ailelerin çocuklarına taşıyabilecekleri sorumluluklar vererek, çocukların iradelerini eğitmeleri, çocuklara ekip olmayı öğretmeleri gerektiğini ifade eden Dökmen şunları kaydetti: ''Çocuklarımıza çok iyi 'rol model' olmalıyız. Aile bilgiye değer verir, saygı gösterir ve ödüllendirirse çocuk öğrenmeye önem verir. Çocuk, bilginin önemli olduğunu ailede görürse, okula değer verir. Aileler, 1-2 yaşından itibaren çocuklarının görüşlerine 'saçma da olsa' değer vermeli, dikkatlice dinleyerek saygı göstermelidir. Bilgisine değer verilen çocuk, bilgi kaynağı olan okula bağlanır. Aksi takdirde bilgi kaynağını önemsemez, kaçar. Çocukların hayal dünyası geniştir, düşünceleri sınırsızdır. Onların düşüncelerini 'Olur. Yaparsın' şeklinde üstünkörü onaylamayın. Onları çok iyi dinleyin. Öğrendikleri, düşündükleri her şeyi sizinle paylaşmalarına izin verin.''

KORKUNUN NEDENİ ÇOK İYİ ARAŞTIRILMALI

Çocuklarında ''yüksek düzeyde'' okul fobisi olan velilerin psikologdan yardım alması gerektiğini kaydeden Dökmen, ''Eğer küçük düzeyde okula gitmeme isteği varsa çocukla diyalog kurularak, çocuğa bunun nedeni sorulmalı, sorun öğrenilip ortadan kaldırılmalıdır'' dedi.

Çocukların okula gitmek istememelerinin kendilerine göre makul sebebi olduğunu kaydeden Dökmen, sözlerine şöyle devam etti:

''Çocuk okulda kendini yalnız hissedebilir ya da arkadaşlarına uyum sağlayamamış olabilir. Çocuklar baş edemeyecekleri sorunlarla baş başa bırakılmamalı. Unutulmamalı ki çözülmeyen sorunlar ileride daha da büyüyerek karşımıza çıkar. Aileler, çocuklarını üstünkörü dinleyerek kendince ikna etmeye çalışmamalı. Korkunun nedenleri mutlaka öğrenilmeli ve üzerine gidilmeli.'

ÇOCU?A ASLA YALAN SÖYLENMEMELİ

Ailelerin çocuklara basit konularda bile yalan söylememesi gerektiğini kaydeden Dökmen, ''Çocuklar anne-babalarına her konuda güvenmeli. Çok basit konularda bile kendine yalan söylendiğini hisseden çocuk, önce ailesine, etrafındaki insanlara ve kendine güvenmez. Özgüvenini kaybeder'' diye konuştu. Dökmen, şöyle devam etti:

''Çocuklara ''Küçük beyaz yalanlar'' bile söylenmemeli. Kendisine sürekli yalan söylenen çocuk, önce anne-babasına sonra çevresindeki insanlara ardından kendine itimat etmez, güvenmez. Kaygılı, telaşlı davranışlar sergiler. Yalnız kalmaktan korkar. Bazı çocuklar, ailesinin kendini tekrar almayacağını, eve geri dönemeyeceklerini bile düşünebilir.''

ÇOCUKLAR AİLEYE BA?LI OLMALI, BA?IMLI DE?İL...

Çocukların ''suflör kullanmadan'' yaşamayı öğrenmesi gerektiğini kaydeden Dökmen, ''Kültürümüz ve ülkemizin eğitim sistemi, çocuklarımızı büyüme, gelişme ve eğitim sürecinde suflörlük yaparak yetiştirmeye çok yatkın. Aileler, çocuklarının yerine düşünüyor, onların yerine yaşıyorlar çocuklarımıza kendi ayaklarının üzerinde durmayı öğretmeliyiz ki eğitim hayatı başladığında yanında oturmak zorunda kalmayalım'' dedi.

Ailelerin çocuklarını ''öz güvenleri yerinde, kendine güvenli'' olacak şekilde yetiştirmeleri gerektiğini kaydeden Dökmen, ''Sürekli 'yasak listeleriyle' boğuşan çocuk, içe dönük yetişir, sosyalleşmesi gecikir, okula uyumları zorlaşır. Çocuklarımızın kontrollü şekilde dışa açılmasına izin vermeliyiz. Küçükken yasak. Büyüyünce yasak... Aileler yasak listelerini mümkün olduğu kadar kısa tutmalılar. Çocukların sürekli baskıyla büyütülmesi, önlerine sürekli yasaklar konulması insan haklarına bile aykırı. Evlerimiz züccaciye dükkanı gibi. Evde eşyalara dokunamayan çocuk, okulda da kitaba dokunmaz. Çocuklara nefes alanı oluşturulmalı. Çocuklarınızı küçükken adam yerine koyarsanız, hanım yerine koyarsanız, hayatının sonuna kadar adam ve hanım olarak kalır. Aksi takdirde sürekli size bağımlı hale gelir. Okula başladığında ise o yaşınıza rağmen yanındaki sırada oturmak zorunda kalırsınız. Okula gitmek istemez'' diye konuştu.

DİLENCİ TARİFESİYLE YETİŞTİRMEYİN

Çocukların duygu, düşünce ve isteklerinin ciddiye alınması gerektiğini kaydeden Dökmen, sözlerine şöyle devam etti: ''Çocuklarınızı dikkate alın ki onlar da sizi dikkate alsın, saygı göstersin. Koyduğunuz kurallar makul ve mantıklı olsun. Kendi kurallarınızı çiğnemeyin. Başkalarının çiğnemesine izin vermeyin. Örneğin bir kumarbaz 100 kez oynayıp 101'incide kazanırsa her seferinde oynar. Çocuğunuz da 100 kişiden para isteyip 101'incide alırsa her seferinde 100 kapıyı çalar. Bu durumda çocuk kendi alternatifini kendi yaratır. Okul için de sürekli bir alternatif arayışına gider. Kurallar sadece kural koyucu tarafından gevşetilsin.''