Çok Okunanlar

Günün Hikayesi

1.65 milyar dolarlık başarı
Amerika'da yaşayan 3 kafadar, el kamerasıyla çektikleri amatör filmleri arkadaşlarına gönderip ünlü olmak istiyorlardı.Ancak internet yavaş, elektronik posta kutuları küçük, videonun boyutları ise büyüktü. Bunun üzerine kendi başlarının çaresine
Devamı »

"Çocuğum ve Ben" Son Yazılar

Bir çocuğun sahip olduğu kardeş sayısı onun kişilik ve karakter gelişimine dolaylı olarak tesir eder.
"Çocuğum mutlu olsun yeter ki!" diyerek onların her istediğini yapan, kuralları daha çok evin küçüklerinin belirlediği aşırı hoşgörülü ailelerde yetişen çocuklar daha bencil, doyumsuz ve mutsuz oluyor. Evde sanki dünya kendi etrafında döndüğünü zanneden çocuk, büyüdüğünde de bu sürecin devam etmesini istiyor.
Her ebeveyn çocuklarına çevreleriyle olan ilişkilerinde sınırlarının ne olacağını, tanıdık bile olsa 'kiminle ne kadar yakın olabileceğini' öğretmeli. İstismar sadece bedende bir iz bırakmadan ruhta da büyük yaralar açabilir. Bu noktada mahremiyete özen göstermek, eğitimin önemli bir unsurudur.
Küçükken ceza olarak odasına gönderilen çocuğun, ileriki yaşlarda her sıkıntıda kendisini odasına kapatma duygusu içine girebileceği belirtiliyor. Uzman Psikolog Aylin Sezer, çocukların kendine ait dünyasını kurma adına kapandığı odasına ailelerin müdahalesi anında krizler yaşandığını kaydediyor. Sezer'e göre çocuklar, bu alanı sorumluluk çerçevesinde kullanmalı.
Bebeğin konuşmaya daha rahat geçmesi için ebeveynlerin doğumdan itibaren tane tane ve yavaş bir şekilde konuşması gerekiyor.
Pedagog Adem Güneş, çocuğun ruhundaki yaratılış sırrına müdahale edilmemesi gerektiğini söylüyor. Güneş'e göre çocuklar, kendi fıtratı ile anne-babanın beklentisi arasında kalıyor. Bu da çocuklarda zoraki sahte kişiliklerin doğmasına sebep oluyor. Çocukta oluşan zoraki kişilik de yetişkinlikte farklı suçlar olarak karşımıza çıkabiliyor.
Çocukların argo, küfür ya da kötü sözler telaffuz etmesi karşısında anne-baba nasıl bir yol izlemeli? Çocuk-ergen psikiyatristi Serdar Alparslan, 'ayıp, ağzına biber sürerim' gibi tepkilerin sorunu çözmeyeceğini söylüyor. Alparslan, çocuklar bu tür kötü kelimeler kullandığında gülünmemesi ya da rencide edilmemesi gerektiğini belirterek, bu kelimelerin neden kötü olduğunun anlatılmasını tavsiye etti.
Anne babalar eve misafir geldiğinde çocuğuna "Şimdi işim var; odana git!" diyerek ayak bağı muamelesi yapmamalı. Böyle bir muamele çocuğu misafirlere karşı soğutur. Misafiri annesinden koparan insanlar olarak görür. Halbuki misafir gelmesi çocuğunuzun eğitimi açısından önemlidir.
"Çocuğum ders çalışmıyor, okuldan kaçıyor, çok dağınık. Ona ne dersek tam tersini yapıyor, sorumluluklarını üstlenmiyor..." Ailelerin sıklıkla şikâyet ettiği bu konuları çözmek için ne yapmalı?
"Daha ufak, o yapamaz." düşüncesiyle çocuklara görev vermemek, sorumluluk yüklememek hayata eksik hazırlanmalarına sebep olur. Aşırı kollanan, baskı altında tutulan ve sorumluluk verilmeyen çocuklar, pasif, içine kapanık, üzerine düşen görevleri birilerinin yapmasını bekleyen bir fert haline dönüşür. Çocuklara, yaşlarına uygun vazifeler vermek gerekir.
Şimdiki babalar yıllar önce masum birer çocuk muydu bilinmez ama şimdiki çocukların bazı davranışları babalarını çileden çıkarıyor! Aman, babaların sinirleri bozulmasın, tansiyonu yükselmesin. Çocukların kulağına küpe olsun. İşte çocukların babalarını çıldırtan on davranışı...
İbrahim Tatlıses'in geçen haftaya damgasını vuran olayı toplumsal bir gerçeğe dikkat kesilmemize neden oldu. Çocuklarımızı severken kullandığımız ve dilimize yerleşerek normalleşen o kadar sakıncalı kelime var ki! Peki, bu kelimelerin çocuklar üzerindeki etkisini hiç düşünüyor muyuz?
Her anne, çocuğunun başarılı, sağlıklı ve mutlu olması için çabalar ve gayret gösterir.
Çocuğunuzun yardımsever, merhametli, şefkatli, vicdan sahibi olmasını istiyorsanız öncelikle bunu sözlerinizle, davranışlarınızla gösterin.
Kardeş kıskançlıklarının temelinde anne ve babanın ilgi ve sevgisinin bölünmesi korkusu yer alıyor.
Aile canlı bir sistem gibidir. Sağlıklı işleyişi için güçler dengesinin iyi kurulmuş olması gerekir.
Düşünmeyi sevmediğimiz, kabullenmekte güçlük çektiğimiz yaşam kadar gerçek, bir o kadar da acı bir kavramdır ölüm.
Gerginliğin eksik olmadığı, anne-baba sevgisinin ve ilgisinin tam tezahür etmediği evlerde büyüyen çocukları bekleyen tehlikelerden biri de boy kısalığıdır.
Hacettepe Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmaya göre, babaların yüzde 70'i çocuğunun
Bir nesil öncesinin eline alıp oynadığı karıncalardan şimdiki çocuklar korkuyor;
Başkalarıyla kıyaslanma çocukların ruh dünyasında derin yaralar açar
Küçük yaşta arkadaşlarıyla konuşurken babasının ne kadar güçlü olduğunu
Kadınlıktan anneliğe geçerken ruhen bir yükseliş yaşayan kadının bu halini
3 yaşından itibaren çocuklar çevrelerini tanımak için çeşitli sorular sormaya başlar. Bu sorular kimi zaman komik
Masallar çocuklara, en sıkıntılı zamanlarda, karamsar bir haldeyken
sonuçlar 25 - 50 of 180