Büyük çocuk artık anne ve babanın ilgi ve sevgisini yeni doğan kardeşi ile paylaşmak zorundadır; ancak bu durum çocuk için kolay kabul edilir bir durum değildir. O halde bir ikinciyle nasıl baş edecektir?

Kardeşimi sevmeli miyim yoksa nefret mi etmeliyim?

Çocuk, yeni doğan kardeşine karşı ikilemli duygular hisseder; sevgi ve nefret arasında gidip gelir. Küçük kardeşini sevmediğini söylerse, anne-baba ve çevre tarafından ayıplanacak; sevdiğini söylerse büyük alkış alacaktır. O zaman alkış almak için kendini zorlar. Anne ve babasına da bu durumu ispatlamaya çalışır. Örneğin, kardeşini kucaklayıp taşımak için ısrar eder, ağlayınca ilk önce o koşar. Sevgisi o kadar taşmaktadır ki bebeği kucağına alır, sıkıştırır ve çocuk ağlamaya başlar. Ama bu davranışı nedeniyle azarlanır. Yine günah keçisi olmuştur! Onu anlayan yoktur. Adeta bu dünya kardeşi ve kendisi için dar gelmeye başlamıştır. İşte o zaman kıskançlık duyguları kabarır. Artık ateşkes bozulmuş ve savaş ilan edilmiştir!

Mukayese yapmayın

Kıskançlık duygularının zirvede olduğu bu durumlarda anne ve babalar çok dikkatli olmalıdır. Öncelikle her iki kardeş arasında mukayese yapmamak gerekmektedir. Her çocuk farklı özelliklerde, farklı yeteneklerde, farklı bireylerdir. Mukayese yapmak rekabete sebep olur. Bazen ebeveynler çocukları aralarında paylaşır. Örneğin anne, yeni doğan kardeşle; baba, büyük çocukla ilgilenir. Bu tutum doğru değildir. Çünkü diğer çocuk artık anne ve babasının onu sevmediğini düşünebilir.

Ona küçük sorumluluklar verin

Kardeş dünyaya gelmeden önce büyük çocuğa kardeşinin cinsiyeti, ihtiyaçları, odası konusunda bilgi vermek onu kardeşe hazırlar. Dünyaya geldikten sonra ise kardeşiyle ilgili ufak sorumluluklar vermek onun kendini değerli, işe yarar hissetmesini ve ağabeyi/abla olduğunun bilincine varmasını sağlar. Bazı anne ve babalar, çocuk yardım etmek istediğinde beceremeyeceğini düşünerek 'Yapamazsın vb...' deyip çocuğu gereksiz yere azarlar. Bu tutumlar, çocuğun benlik saygısını zedeleyebilir ve yalnızlığa sürükleyebilir. Çocuğu yeni doğan karşısında onurlandırmak gerekir.

Birlikte zaman geçirin ve kavgalarda araya girmeyin

Birlikte oyunlar oynamak, bir yerlere gitmek, beraber olma duygularını pekiştirir ve kardeşlerin 'takım ruhu'nu hissetmelerini sağlar. Bu şekilde rekabet azalacaktır. Küçük kardeş büyüdüğünde, yürümeye başlayıp konuştuğunda daha büyük kavgalar çıkabilir. Bu kavgalarda anne ya da babanın hakem olması kavgayı kızıştırabilir. Çocuklar kavga etmeye başladıklarında kozlarını kendi aralarında paylaşabilmeleri için bırakmak gerekir. Sakinleştiklerinde her ikisi de dinlenip problem yorumsuz olarak tanımlanabilir. Bu şekilde taraf tutulmadığı gösterilir ve çözüm için açık kapı bırakılır. Birbirlerini şikâyet ettiklerinde net olarak 'Şikâyet etmek yok!' denilebilir. Çocukların ayrı ayrı bireysel özellikleri tanınmalı, kendilerini en iyi şekilde ifade edebilecekleri ve zevk alacakları aktivitelere yönlendirilmelidir. Daha sonra bunları birbirlerine anlatmaktan keyif alacaklardır.  

Bu içerik alıntıdır.
Yazar: Uz. Psikolog Özge Türk
Kaynak: ZAMAN