ÖSS yaklaştı liselerin son sınıfları boşaldı. 400 bin öğrenci hastanelere koşunca rapor ücreti 25 milyona kadar indi.

Lise son sınıflar resmen değil ama doktor raporuyla öğrenim yılına noktayı koydu bile. Birçok okulda son sınıflara kilit vuruldu. Tahmine göre 800 bin öğrencinin yüzde 46'sı rapor alıp okula gitmiyor.

80 Trilyon Liralık Rapor Pazarı Oluştu

Bu durum hastanelere 80 trilyon liralık pazar yarattı. Yeni yasayla 50 yataklı özel sağlık kuruluşlarına da sağlık raporu yetkisi verilince, piyasada rapor için büyük rekabet başladı.

Rekabet Büyüyünce Rapor Ücreti Düştü

Raporun bir öğrenci velisine maliyeti ortalama 40-200 milyon lira arasında değişiyor. Yoksul semtlerdeki bazı özel hastaneler ise rapor ücretini 25 milyon liraya kadar indirmiş durumda.

Esas Suçlu Öss Sistemi

Uzmanlar paralı raporu "Çocuklar sahtekârlığa alıştırılıyor. Etik değil" diye eleştiriyor. Ama ortak kanıya göre esas suçlu "Müfredatı yok eden ÖSS sistemi"

Sınıf boşaltan eğitim sistemi

Üniversite sınavına doğru lise son sınıflarda öğrenci sayısı beşe kadar düştü. ÖSS sınavında müfredattan soru çıkmadığı için okul yerine dershaneyi tercih eden öğrenciler, bu yüzden 'sahte sağlık raporu' alıyor.

ÖSS sınavlarında müfredattan soru çıkmaması lise son sınıf öğrencileri ile özel sağlık kuruluşları arasında rapor ticaretinin gelişmesine neden oldu. Derslere girmeyip dershanelere gitmek isteyen ya da gezmeyi tercih eden öğrenciler, özel sağlık kuruluşlarından 40 ila 200 milyon lira arasında değişen rakamlara sağlık raporu alıyorlar. Böyle olunca da ÖSS sınavına 2 aydan az bir zaman kala pek çok lisenin son sınıflarında ders gören öğrenci sayısı 5'e kadar düştü.

Yüzde 50'si Boşta Geziyor

İlköğretim okulları ve liselerde öğrencilerin bir eğitim yılı boyunca 20 gün devamsızlık hakkı bulunuyor. Yönetmelik öğrencilere ayrıca, 25 gün rapor kullanma hakkı veriyor. Lise son sınıf öğrencileri de zorunlu kalmadıkça devamsızlık ve rapor haklarını haziran ayında gerçekleştirilen ÖSS sınavından önce kullanmaya başlıyorlar. Ancak dershaneye giden öğrencilerin yanı sıra okul yerine gezmeye giden öğrenciler de rapor alıyorlar. Eğitimbir-Sen'in yaptığı bir araştırma ÖSS'ye hazırlanma gerekçesiyle rapor alan lise son sınıf öğrencilerinin ancak yüzde 50'sinin gerçekten sınava hazırlandığını, geri kalanının ise gezmeyi tercih ettiğini ortaya koyuyor.

Herkes Rapor Peşinde

19 Haziran'da gerçekleştirilecek 2005 yılı ÖSS'nin de yaklaşmasıyla başta İstanbul olmak üzere büyük kentlerdeki liselerin son sınıflarında ortalama 40 kişi olan sınıf mevcutları 5'e kadar düştü. Halen öğretmenler 5- 6 öğrenciye ders anlatırken henüz rapor almayan öğrenciler de önümüzdeki haftadan itibaren rapor almayı planlıyorlar. Yeni bir yasayla 50 yataklı özel sağlık kuruluşlarının da sağlık raporu vermeye başlaması öğrencilerin kolaylıkla rapor almasını sağlıyor. Bu merkezler öğrencilere, 40 ila 200 milyon lira arasında değişen ücretler karşılığında rapor veriyor. Dar gelirli çevrelerde bu rakam 25 milyon liraya kadar düşüyor. Öğrencilerin derslere girmek istememesinin tek nedeni ise ÖSS sınavında lise 2 ve lise 3'üncü sınıflarda verilen konulardan soru çıkmaması. Öğrenciler, bunun yerine dershanelere giderek, daha önceki yıllarda soru çıkan konuları tekrar etmeyi tercih ediyorlar. Türk Eğitim Derneği'nin (TED)'nin "Türkiye'de üniversiteye giriş sisteminin araştırılması" konulu çalışmasına göre Türkiye geneline sayıları 860 bini bulan lise son sınıf öğrencilerinin yüzde 46.1'i rapor alıyor. Bu orandan çıkılarak yapılan hesaba göre de derslere girmeyen yaklaşık 396 bin 400 öğrenci 200 milyon liradan rapor alması halinde ailelerine yaklaşık 79 trilyon 200 milyar liraya mal oluyor. Yaşanan rapor problemi, sağlık kurulu rapor harcaması, özel okullara ödenen ücret ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın gereksiz harcamasıyla ülkeye de toplam 198 trilyon lira kaybettiriyor.

Tabip Odası: Etik Değil

İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy, hekimlerin para karşılığı rapor vermesinin 'etik' olmadığını belirtti. Öğrencilerin okula gitmemek için rapora başvurmaları nedeniyle Türk Tabipler Birliği ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın geçtiğimiz yıl genelge hazırladığını kaydeden Gürsoy, "Sağlık Bakanlığı'nın sağlık raporu için bir dizi kural getirmesi lazım. Artık elli yataklı özel hastaneler bile rapor yazabiliyor. Bu konu sağlık alanının özel kesime teslim edilmesinin sınavlara yansıyan yönüdür" dedi. Milli Eğitim Bakanlığı Orta öğretim Genel Müdürü Kerem Altun problemin bilindiğini ve orta öğretimin yeniden yapılanması için paket program hazırlandığını kaydetti.

Bakanlık: İşlem Yapılacak

Altun,"Sayın bakanımız orta öğretimin yeniden yapılanması için paket program hazırladılar. Bu yakında açıklanacak. Bize şehirlerden intikal eden bir şey yok ama bu müfredattan ve ÖSS soru biçiminden kaynaklı bir problem. Bu sorun yeni paket programla çözülecek. Devamsızlık için limitimiz var. Devamsızlık süresini geçenler hakkında yasal işlem yapılacak" dedi. İstanbul'un en saygın liselerinden birinin müdürü ise "Hem öğretmeni, hem müdürü hem doktoru sahtekarlığa iten bir sistem gelişti. Öğrenci daha 17 yaşında sahtekarlığa itiliyor. Milli Eğitim Bakanımızda buna karşı sistemin değişmesi lazım. Karşımıza gelen sağlam öğrencinin raporunu onaylamak zorunda kalıyoruz" dedi. İsmini ve okulunun adının yazılmasını istemeyen müdür, "Bakanımız geçtiğimiz günlerde bununu önüne geçebilmek için Mayıs ayından sonra etüt sınıfları oluşturulmasını önerdi. Biz de öğrencilerimizden yıl içinde devamsızlık yapmamalarını bu haklarını yıl sonunda kullanmalarını istiyoruz. Öğrenci de haklı. Müfredattan soru sorulmayınca bu onun hakkı oluyor" şeklinde konuştu.

Yarışa dayalı sistem müfredatı ortadan kaldırdı

Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaattin Dinçer, en önemli sorunun parayla alınan rapor sorunu olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi: "Sonuçta yarışa dayalı bir sistem oldu. Müfredat ortadan kaldırıldı. Bu eğitim sistemini kasten öldürmektir. Sınav sistemi dershaneye endekslendi. Bakanlık, YÖK ve ÖSYM arasındaki eşgüdümsüzlük dershane tekelinin önünü açtı. Milyarlarla ifade edilen dershane ücretleri de eşitsizliğin bir başka boyutu. Bir an önce müfredattan soru sorulmalı". Eğitimbir-Sen Teşkilatlanma Sekreteri Erol Battal ise "Bu eğitim sistemi ile öğrenciyi de suçlayamayız. Çünkü müfredattan soru sorulmuyor. En sakıncalı yönü derslerden kaytarmak isteyen öğrencinin de rapor alıp okula gitmemesi" diye konuştu.

Dershanelerde Oturacak Yer Yok

Milli Eğitim Bakanlığı "Son sınıf hastalığı" diye adlandırılan öğrencilerin rapor almasıyla ilgili olarak geçen yıl genelge yayınlayarak, raporların incelenmesini ve konunun üzerinde hassasiyetle durulmasını istemişti. Türk Tabipleri Birliği'nin 'doktorların zor durumda kaldıkları, birliğe ihbar geldiği' yönündeki uyarı yazısının ardından çıkartılan genelgeye rağmen öğrencilerin, para karşılığı rapor almasında azalma olmadı. Dershaneler ise hıncahınç dolu...

Çocuk sahtekârlığa alıştırılıyor

Çocuğun bu tür yöntemlerle sahtekarlığa alıştırıldığını kaydeden Türk Eğitim Derneği Genel Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu da "Öğretmenler de ses çıkaramıyor. Çünkü çocukların başarılı olmasını istiyorlar.

2 Trilyon Boşa Gitti

ÖSS eğitim sistemini teslim almış durumda" şeklinde konuştu. Pehlivanoğlu, suçlunun öğrenci olmadığını ve soruna çözümüm basit olduğunu belirten Selçuk Pehlivanoğlu, "Bizim araştırmamız sorunu ortaya koymuştu. Bütün mesele üniversite sınavında müfredattan soru çıkmaması. Sorular arasında lise ikinci ve üçüncü sınıfın müfredatı olsa öğrenci dershaneye ya da özel hocaya gitmez, sınıfında dersini dinler. Bütün okullar boşalmış durumda. Sadece bizim okullarımızda bu nedenle 2 trilyon liraya yakın para boşa gidiyor" şeklinde konuştu.