ÖSS'de mutlu sona ulaşmak için uzun maratona şimdiden başlamanız gerekiyor. Ancak koşuya başlarken uzmanımızın size vereceği taktikleri kullanmayı ihmal etmeyin.

Maraton Başladı; İste, Adan Ve Kararlı Ol

Gençler için yeni bir üniversite maratonu daha start aldı. Hedef ve idealler farklı olsa da, gençlerin müşterek bir buluşma noktası var. Buluşma noktası ÖSS. Açılımıyla ?Öğrenci Seçme Sınavı'. Adaylar seçilmekten ve seçilme şeklinden epeyce rahatsız olsalar da en iyi yere seçilmek için birbiriyle yarışıyorlar.

Koşu mesafesi uzun olunca bazı taktik detaylar gençlerin işine yarar düşüncesiyle kalemi elime aldım.

İstemek, adanmak ve kararlılık nedir, ne değildiri izah etmek istiyorum.  

Yaşadığımız her gün, bizi olaylar karşısında tercih yapma durumuna getirmiştir ve getirecektir. Önemli olan, bu noktaya geldin mi yoksa getirildin mi sorusuna cevap bulmaktır.

İLK TAKTİK

İlk taktiği hemen verelim. Bu basamakta istemenin önemini vurgulayalım. ?Bu yarışa girmeyi önce ben istiyorum' diyebilmek önemlidir. Ben istiyorum, ben istediğim için buradayım diyebilmelidir. Birileri istediği ya da şartlar öyle gerektirdiği için yarışmak her zaman risk taşır. Çünkü dışsal motive faktörleri senin kontrolünde olmadığı gibi, her an seni ortada da bırakabilirler.

İKİNCİ BASAMAK

İkinci basamak istediğine adanmakla ilgilidir. Bunu bir takımın taraftarlarını iki kategoride ele alarak açıklamak mümkündür. Bir taraftar düşünün takımının renklerini bilmekten öte bir katma değeri yoktur. Diğer taraftan bir taraftar daha düşünün ki yağmur çamur demeden, sıcak soğuk aldırmadan türbindeki yerinde her zaman hazır vaziyettedir. Sende ikinci taraftar gibi yapabilmeli ve kendini bir seneliğine bu sınava adamalısın. Belki çok sevdiğin televizyona, başından ayrılamadığın bilgisayara bir yıllığına soğuk davranmaktır adanmak.

ÜÇÜNCÜ BASAMAK SADAKATTİR

Üçüncü basamakta ise bu iki basamağa olan sadakati irdeliyoruz. Sadakatin ismi kararlılık. Kararlılıktan kasıt, kalemi tutmak değil bırakacağın kalemi eline almamaktır diyoruz.

Üçgenin bu kenarında kaslarıyla yenik, duygularıyla ezik yurdum insanından yola çıkalım. Bu kişiler karar almada hep duygularıyla hareket ederler. Realiteyle, geleneği hep karıştırmaktan yakınırlar. Hisleriyle hareket eden kişinin hayatına çevresi şekil verir. Doğal olarak dışa bağımlılık eğilimi göze çarpar. Sokakta yürüyen ve hayatını başkalarının yaşam destek ünitesine bağlamış milyonlarca insan belirir. Yukarda bu tiplerden birazca bahsettik. Tercihini, kararlı olmaktan ziyede, duygusallıktan yana kullanmak üçüncü risk faktörüdür.

Bu meyanda üniversite hazırlık süreci duygusallığa pekte prim tanımayan acımasız bir süreçtir. Neticede sizin uykusuz geçen gecelerinize değil yaptığınız netlere puan veren bir sistemle karşı karşıyayız. Kontrolü elinde tutanlar bu maratonda ipi göğüsleyecektir.

Üniversite sınavı ve sonrası sizin etki alanınız içindedir yani kontrol sahasındadır. Kalem ya elinizde yada değildir. Karar da sizin kararsızlıkta ve unutmayın sonuçtan da siz mesulsünüz. Birileri o kalemi senin eline zorla vermişse şık ve uzun süreli durması olanaksızdır.

Kalem seninse, senin etki alanının dışına çıkmasına ve başka ellerde dolaşmasına izin verme. Elinde olanı kendi tasarrufunla harca, kendini başkalarına harcatma. Bir şeyler için karar vermeye başlamakla başlayabilirsin.

Sonuca varmak için artık eyleme geçme zamanıdır. Bu güvenle harekete geçtiğin her işlev, seni sonuca ve başarıya taşıyacaktır.

Unutulmamalıdır ki tersi durumlar hüsrana teslimiyet durumlarıdır. Her hal kimse kendini hüsranda görmek istemez.

Bu sebepledir ki karar almak ve kararlı olmak önceliklerimizden olmalıdır.

İyi karar, kötü karardan iyidir.

Kararsızlık, kötü karar ihtimaliyle tölere edilemez.