Çocuğunuzun kitap okumamasından şikâyet ediyorsanız önce kendinizi kontrol etmeniz gerekiyor. Çocuğunuz elinizde TV kumandasını mı, yoksa bir kitabı mı daha çok görüyor? Cevap olumsuzsa acilen tedbir alma vakti gelmiş demektir. 

Kitap okuma, önemi herkes tarafından vurgulanan, fakat birçok insanın bir türlü alışkanlık haline getiremediği ve sadece "boş zaman etkinliği" olarak düşündüğü bir olaydır. Kitap okumak biz fark etmesek de çok önemli bir ihtiyaçtır ve bu ihtiyacı duyan bireyler olmak ve yetiştirmek ise hem aile hem de toplum açısından üzerimize düşen bir sorumluluktur.

Okuma alışkanlığı önünde bazı yanlış düşünceler, engelleyici olarak yer alıyor. "Biz bu zamana kadar okumadık, bundan sonra da okusak ne olur!" ya da "Biz kitap okumadık da ne oldu, neyimiz eksik!" diyen bir ebeveynin çocuğunun kitap aşığı olmasını bekleyemeyiz. Halbuki dinimizin ilk emri "oku"maktır ve Peygamber Efendimiz, "Beşikten mezara kadar ilim tahsil ediniz." buyurmaktadır. Siz de kitap okuyan bir aile olmayı istemez miydiniz? İşte bunun için şunları yapmanızı öneririz:

Anne babalar kendiliğinden kitap okuyan bir birey yetiştirmek istiyorlarsa bunun ilk şartı kendilerinin de bu yönde bir alışkanlık kazanma gayreti içinde olmalarıdır.

"Çabuk sıkılıyorum", "kitabı elime bir türlü alamıyorum", "en kısa zamanda okumaya başlayacağım"... gibi düşünce ve ertelemeler de alışkanlık kazanımının önündeki en büyük engellerdir.

Özellikle babanın da bulunabileceği bir aile kitap okuma saati mutlaka olmalıdır. Teorik olarak çok söylenen, ancak pratiğe bir türlü dökülemeyen bu alışkanlık aile hayatınızda çok şeyleri değiştirebilir.

Aile bireyleri aylık okuduğu kitaplar listesini oluşturabilir ve ev panosuna asabilir.

Anne-baba ve çocukların tamamının katıldığı eş anlamlı-zıt anlamlı kelimeleri bulma oyunu, son heceyle kelime türetme oyunları, günün ya da haftanın sözü, şiiri gibi aktiviteler de yine aile içi okuma alışkanlığına olumlu katkı yapabilecek yöntemlerdir.

Okumaya başlamak için okumaya istekliliğimizin olmasını beklemek büyük bir yanılgıdır. Çözüm sadece "başlamak"tır.

Boş vakit aramak yanlış. Kitap okumamız için istekliliğimizin olmasını ya da hiçbir uğraşımız olmadığı boş vaktimizin olmasını beklememeliyiz. Evde, işe gelip giderken, seyahatlerde hep başucumuzda takip ettiğimiz bir kitabımız bulunmalı.

Okuma süresini uzatarak bunu bir alışkanlık haline getirebiliriz.

Okuma alışkanlığı zirve yapmış dostlarımız, arkadaşlarımız, akrabalarımız olabilir. Onların tecrübe edilmiş uygulamalarını siz de yapın.

İşyerinde ya da evinizde okumayı istediğiniz ya da niyetlenip de bir türlü okumaya başlayamadığınız kitaplarınızı görünür ve rahat ulaşılabilir yerlerde bulundurabilirsiniz.

Öğrendiğiniz bilgileri aileniz ve çocuklarınızla paylaşmaya çalışın. Bu gayret hem onların hem de sizin okuma şevkinizi artıracak, birlikte nitelikli zaman geçirmenize vesile olacaktır.

Öncelikle mutlaka bir gazete ve dergiye abone olmalı, bütçemiz nispetinde kitap almaya çalışmalıyız. Kütüphanelerden yararlanma yöntemlerini öğrenmeliyiz.

Kendimizi kitap okumaya teşvik etmek için şöyle bir özeleştiride bulunalım: Aile bireylerimizin ellerinde daha çok TV kumandası mı; yoksa bir kitap mı bulunuyor?

Ailecek kitap fuarlarını ziyaret etmeli, yazarından imzalı kitap edinmeye çalışmalıyız.

Evde oluşturulabilecek bir panoya tüm bireylerin okudukları ve hoşlarına gitmiş olan güzel yazı ya da kupürler asılabilir.

Anneler mutfakta uğraşırlarken ya da herhangi bir ev işi yaparlarken çocuklarından kendilerine bir şeyler okumalarını isteyebilirler.

Çocuklarımızdan bazı isimlerin hangi anlamlara geldiğini araştırmalarını isteyebiliriz. "Evladım, falanca kelimenin ne anlama geldiğini sözlüğe bakarak bana söyleyebilir misin?" gibi teşviklerde de bulunabiliriz. (Demek ki öncelikle iyi bir sözlüğümüzün de olması gerekiyor!)