Üniversite sınavına girenlerin yüzde 58'i hiç matematik sorusu işaretlemiyor. Uzmanlar bu inanılması zor sonucu lisede matematik derslerinin doğru öğretilmemesine bağlıyor. Sınıf öğretmeni Gökhan Yücel ise sorunun ilköğretimdeki yanlış yöntemlerden kaynaklandığını düşünüyor. Yücel, matematik korkusunun Türk ekolü olarak tanımladığı "dokunarak matematik" eğitim modeliyle çözülebileceğini iddia ediyor. İlkokul 1-2-3 ve 4 öğrencilerine temel matematik bilgilerini, geliştirdiği ders araçlarıyla öğretiyor. Çünkü Yücel'e göre anaokulundan 4. sınıfa kadar çocukların matematik işlemlerini dokunarak yani işlemleri kendi elleriyle yaparak öğrenmesi gerekiyor: "Bu yaş grubu somut algılama dönemindedir. Bizim tahtaya yazıp anlattıklarımızı algılamakta zorlanıyorlar; önceden, anlattığım konuyu sınıfta 5–6 çocuk anlarken, şimdi hepsi anlıyor. Çünkü çocuk zihninde somutlaştırabiliyor."

Bilinen bir gerçektir; insan duyduğunun yüzde 10'unu, gördüğünün yüzde 20'sini, dokunduğunun yüzde 80'ini, uyguladığının ise yüzde 90'ını öğrenir. Gökhan hoca da birer oyuncağı andıran 'matematik öğretenler'iyle çocukların duyduğunu ve gördüğünü dokunup uygulayarak öğrenmesini hedefliyor. Matematiği böyle ders araçlarıyla anlatma fikri henüz üniversite öğrencisiyken ortaya çıkmış: "Üniversite son sınıfta 'Sofi'nin Dünyası' kitabını okumuştum. İçeriğinden çok fikri etkilemişti beni. Kitabın yazarı bir öğretmen, felsefeyi bir roman kahramanı etrafında somutlaştırmış ve herkesin sıkıldığı bir dersi keyifli hale getirmiş. Ben de çok sıkıntısını çektiğimiz matematikte aynı şeyin yapılabileceğini düşündüm. Öğretmenlik yapmaya başladıktan sonra tecrübelerimden yola çıkarak bu ürünleri geliştirdim."

Dersin nasıl anlatılacağını yabancı uzmanlar değil öğretmenler belirlemeli

Gökhan hoca, 11 tane matematik ders aracı geliştirmiş. Bir tanesinin patentini almış, diğerleri için başvurusunun sonucunu bekliyor. Patentini aldığı 'doğal sayılar ve ondalık sayılar öğreteni'ni kendi imkânlarıyla ürettirmiş. İsteyen öğretmenlere de göndermiş. Milli Eğitim Bakanlığı'na da göndermiş, müfettişlere anlatmış. Hatta bir televizyon kanalının "Bir Fikrim Var" yarışmasına katılmış. Ali Sabancı, Hüsnü Özyeğin ve Ahmet Zorlu gibi jüri üyelerinin büyük heyecanla karşıladığı eğitim modeli yarışmada dördüncü olmuş. Ama henüz resmi makamlardan geri dönüş olmamış. Öğretmenlik yaptığı Çekmeköy İlköğretim Okulu ve çevresindeki okullarda matematik dersleri onun geliştirdiği araçlarla veriliyor. Gökhan hoca, "Ülkemizde öğretmenler öğretmenleri kadar öğretmenlik yapıyor. Bu çocuklar farklı, yeni şekilde öğreteyim diyen çok fazla yok. Ben istiyorum ki çocuklar matematiği sevsin, bunun için uğraşıyorum. Çünkü matematik havuz, türev, integralden ibaret değildir. Analitik düşünmeyi öğretir, sorunlar karşısında hemen küsüp, sızlanmayı değil 'bunun altından nasıl kalkılır'ı kavratır. Çocuklara bu bilinci vermek istiyorum. Mesela Türkçeyi hemen öğreniyorlar ama anlamakta sorunlar oluyor. Onun için de çeşitli çalışmalar yapıyorum. Tüm bunları kendi öğrencilerim dışında birileri fark ediyor mu bilmiyorum. Moralimi bozmamaya çalışıyorum ama bazen bu ilgisizlik hevesimi kaçırıyor. Biz kendi eğitim sistemimizi geliştiremeyecek miyiz? İlla Batı'dan mı gelecek? Beklemeyin derim, çünkü onların böyle bir sorunu yok. Burada çocukların sorununu biz görüyoruz ve biz öğretmenlerin soruna dair bir fikri olmalı. Kendi ders kaynaklarımızı kendimiz geliştirmeliyiz, yazmalıyız." diyor. Gökhan hocanın çalışmalarını duyan birkaç özel okul görüşmek istemiş. O da gidip sunum yapmış. Hocayı üzense bu ürünlere verdiği Türkçe ismin eleştirilmesi. Çünkü ilgi çekmezmiş. Hoca, "Yabancı bir kavram olmalıymış. Böyle konularda illa Batı'dan Maria Montessori gibi birinin bir şeyler geliştirmesi gerekiyor. Maalesef!" diyor. Nitekim ismini değiştirmiş, Latince karga kelimesinin Türkçe okunuşu olan Korpus'u kullanıyor. (www.korpusegitim.com) Bu isimden sonra doğal sayılar ve ondalık sayılar öğretenden sipariş edenler olmuş.

 

180 ülke arasında sondan onuncuyuz

Gökhan Yücel: OECD'nin (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) matematik eğitimiyle ilgili tüm dünya ülkelerini kapsayan bir araştırması var. Türkiye 180 ülke arasında sondan onuncu. Birçok ülkede Türkiye'ye yakın basamakta yer almak incitici bir şey olarak görülüyor. Milli eğitim bakanının istifasını istiyorlar. Geçen yıllarda yanılmıyorsam Danimarka'da bu sebepten bakanın istifası istenmişti. Bizde de matematik konusunda özürlü bir toplummuşuz, matematiği anlamayız gibi düşünceler var. Tabii ki öyle değiliz. Sınavlardaki sonuçlara bakıp lise veya ortaöğretimde nerede hata yapılıyor deniyor. Bence sorun temel matematik eğitimiyle ilgili.

"Türkçe, okuması ve yazması kolay öğrenilen bir dil. İngilizce yazmasını öğrenmek insanların 5 yılını alıyor. Yani 10 yaşına kadar dili öğretmekle uğraşıyorlar. 10 yaşında da çocuk somut dönemden soyut döneme geçiyor. Bu yüzden 10 yaşına kadar matematiği geçiştirirler. 10'dan sonra asıl konuları gösterirler, o yüzden bizden iyi durumdalar. Biz ise anasınıfından itibaren Türkçeyi çabucak öğretip başlıyoruz matematik öğretmeye. Şunu da bunu da çöz. Somut dönemdeki çocuklara matematiği soyut şekilde anlatıyoruz. Çocuklar tiksiniyor, matematik deyince tüyleri diken diken oluyor. Bunun için bu materyalleri geliştirdim. Önce sigara kartonlarından kesip, elimle çizimler yaparak hazırladım. Aynı konuyu eskiden anlatırdım sınıftan 5–6 çocuk anlardı. Bu materyalle okuma yazma bilmeyen çocuk bile sayıları, rakamları, binler, milyonlar bölüğünü öğrendi. Müfredata göre 2,5 ayda anlattığımız konuyu çocuklar kısa sürede öğreniyor. Sonra bilgisayar ortamında ürünü geliştirdim ve kendi sınıfım için ürettirdim. Okuldaki öğretmen arkadaşlar da istedi, duyan öğretmen arkadaş istedi, şimdiye kadar sanırım 1.400 adet alındı."

Bu içerik alıntıdır.
Yazar: Gülizar Baki
Kaynak: Zaman