12 milyon çocuğun eğitim gördüğü ilköğretim okullarındaki karne coşkusunun ardından toplumu yeni bir heyecan dalgası sardı.

Yaş sınırlaması nedeniyle 15 yaşından sonra çocuklarına Kur'an öğretmekte zorlanacaklarını düşünen veliler ile çocukları şimdi de yaz kurslarının yolunu tuttu. Yapılan kamuoyu araştırmalarının da insanların Kur'an okumayı daha çok yaz kurslarında öğrendiğini ortaya koyması kurslara ilgiyi artırıyor. Uygulanacak iyi bir eğitimle Kur'an-ı Kerim'in iki ayda çok rahat öğretileceğine dikkat çeken eğitimciler, bu konuda ders veren kurs hocalarının bilgi ve formasyon açısından donanımlı olmasının önemine dikkat çekiyor. Diyanet, 20 Haziran'da başlayan yaz kurslarına ilkokul beşinci sınıfı bitiren 12 yaş üstü bütün öğrencilerin katılmasını bekliyor.

2004-2005 eğitim öğretim sezonunun sona ermesiyle birlikte camilerde yaz Kur'an kursları da başlıyor. Diyanet'in yaptığı bir araştırmada Kur'an-ı Kerim okuyanların büyük çoğunluğu bunu yaz kurslarına katılarak gerçekleştiriyor. Ancak burada da din eğitimi için olmazsa olmaz şartlardan biri olan yetişmiş insan unsuru öne çıkıyor. Genellikle camilerdeki imam ve müezzinler tarafından verilen dersler yeterli olmuyor. İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Sıtkı Gülle, bu dersleri verenlerin en az altı ay formasyon eğitiminden geçmesinin şart olduğunu düşünüyor.

Yaz kurslarına 12 yaşını bitirmemiş çocukların alınmaması Kur'an eğitiminin önündeki en büyük engel. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, dindar bir toplumun kendi dinine ait kutsal kitabını öğrenmek istemesinin yerinde ve masumane bir talep olduğunu ifade ediyor. Bardakoğlu, 'Gönlümüz arzu eder ki her isteyen istediği yaşlarda çocuklarına Kur'an-ı Kerim eğitimini düzgün bir şekilde yerinde verebilsin.' diyor. Yaz kurslarının diğer bir sorunu ise ders veren kimselerin yeterli pedagojik formasyona sahip olmaması. Formasyon bakımından yetersiz olan din görevlilerinin, sergiledikleri sert tutumlar birçok öğrencinin camiden soğumasına sebep olabiliyor. Yaz kurslarında sürenin az olması ise diğer bir olumsuzluk. Kanun yaz kurslarını iki ay ile sınırlıyor. Öğrenciler tam Kur'an-ı Kerim'i öğreneceği sırada kurs bitiyor.

Çocukların 'vakit geçirsin' anlayışı ile Kur'an kurslarına gönderilmesi başarıyı olumsuz etkiliyor. İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, öğrencilerin kurslarda öğrendiklerine ailelerin de katkıda bulunması gerektiğine vurgu yapıyor.

Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. M. Zeki Aydın, yaz kurslarının öğrenciler için cazip hale getirilmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Kursa katılan öğrencinin, bir şeyler öğrenirken, oyun oynamaktan da geri kalmaması gerekiyor. Aydın, derslerin dışında sosyal etkinliklere de yer verilmesi gerektiğinin altını çiziyor.

Yard. Doç. Dr. Sıtkı Gülle'ye göre uzun süre kapalı yerde kalan öğrenciler birkaç gün geçtikten sonra dersleri ihmal etmeye başlıyor. Öğrencilere çikolata, dondurma gibi doğrudan istifade edebilecekleri hediyeler verilmesinin kursa karşı bağlılığı artıracağını ifade ediyor.

Hocalar çocukları cezp edici etkinlikler yapmalı

Kurs hocalarına büyük görevler düştüğünü belirten İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı şu çağrıda bulunuyor: 'Bunu zorunlu yapmanız gereken bir görev olarak değil, size teslim edilen çocuklara Allah rızası için bir şeyler vermeye, onlara dinî değerleri ve dinimizin güzelliklerini kazandırmaya çalışın.' Yard. Doç. Dr. Sıtkı Gülle ise imam ve müezzinlerin ev ev ziyaretlerde bulunarak aileleri ikna edip öğrencileri camiye çağırması gerektiğine vurgu yapıyor. ?ehzadebaşı Camii imam-hatibi Selman Okumuş hoca, öğrencilerine sunduğu yaklaşım tarzıyla bu konuda güzel bir örneği sergiliyor. 'Çocuklara şefkatle yaklaştım. Onları caminin en değerli yerleri olan müezzinlik mahfili gibi yerlere oturtarak değerli olduklarını hissettirdim.' diyor.