UNICEF ile Milli Eğitim Bakanlığı'nın yaptığı araştırmaya göre, anneler kızlarının âşık olup töre cinayetine kurban gitmesinden korktuğu için okula gitmesini engelliyor.


"Haydi kızlar okula" kampanyası çerçevesinde Türkiye'yi dolaşıp aileleri bilinçlendirmeye, ikna etmeye çalışan UNICEF ve Milli Eğitim Bakanlığı, bir de araştırma yaptı: Kız çocukları neden okula gönderilmiyor? Araştırmanın sonuçları ve çözüm önerileri şöyle:

TÖRE KORKUSU:

Ekonomik sorunlar dışında, kız çocuğunun üçüncü sınıftan sonra okula gönderilmemesinin çarpıcı en büyük engel ise töre. Güneydoğulu ailelerde akraba evlilikleri çok yaygın. Kızlar okula giderse kendi çevrelerinden olmayan birisi ile evlenmeyi isteyebilir ve bu durumunda namus cinayetine kurban gitmesi çok mümkün. Anneler bunu engellemek için kızlarını okula göndermiyorlar.

ANNE İKNA EDİLMELİ:

Ailelerin karar verme sürecinde yetkin kişi baba. Ancak, annenin baba üzerindeki etkisi çok büyük. Kızların okula gidebilmesi için öncelikle anne ikna edilmeli. Ardından anne aracılığıyla babaya ulaşılmalı. Bazı ailelerde dede, nine ve çalışan kardeşlerin yanı sıra amca-oğlu, amca-kızı evliliklerinin yaygın olması nedeniyle amcanın kararı da çok önemli. Köylerde bu kararda ailelerin dışında muhtar ve imamla birlikte köyde yaşayan öğretmenler de çok etkili olabiliyor.

TERCÜMANLIK:

Aileler genellikle kız çocuklarını ilkokul 3'üncü sınıfa kadar okutuyor. Çünkü, Türkçe okuma ve yazmayı öğrenince, Türkçe ya da okuma-yazma bilmeyen anneleri için "tercüman" oluyorlar. Hastanede, yolculukta, alışverişte, telefon etmeleri gerektiğinde ya da televizyon izlerken kızlar, annelerine tercümanlık yapıyor.

10 YA?INDA ORTACI:

Anne-babalar okula göndermeme nedeni olarak en çok ekonomik sıkıntıyı öne sürüyor. Ancak burada kastedilen okul masraflarını karşılayamamak değil. Ailenin çocuğun emeğine ihtiyaç duyması. Erkek çocukları sokakta ya da sanayide çalışmaya yönelirken kız çocukları 10 yaşından itibaren, yani ilkokul üçüncü sınıf bitince tekstil atölyelerinde "ortacı" olarak işe başlayan bir kız çocuğu, ayda ortalama 200 milyon TL kazanıyor. Bu nedenleri ortadan kaldırmak için ailelere sosyal ve ekonomik destek modelleri oluşturulması, sonuç alınamazsa ailelere "ceza" öneriliyor.

Bugünün teması kadın-erkek eşitliği

Dünyada, 1987 yılından bu yana her yıl 11 Temmuz'da kutlanan Dünya Nüfus Günü'nün bu yılki ana teması ''kadın-erkek'' eşitliği olarak belirlendi. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) Türkiye Temsilciliği tarafından yapılan yazılı açıklamada, toplumsal cinsiyet eşitliği için Türkiye'de son yıllarda hukuki alanda çok fazla ilerleme kaydedildiği, şimdi önemli olanın, hayata yansıtılabilmesi olduğu belirtildi.

TÜRK KADINI

* 2005 yılında erkeklere göre üreme sağlığı problemleriyle üç kat daha fazla karşılaşıyor.

* Toplumsal cinsiyet ayrımcılığının ve ataerkil düzenin bir sonucu olarak çocuk doğurma nedeniyle sağlığından, hatta yaşamından oluyor.

* Son 5 yılda doğum yapanların yüzde 12.5'i 20 yaşın altında.

* Her üç kadından biri hayatı boyunca en az bir kez sadece kadın olduğu için şiddete uğruyor.

* Yüzde 20'si okuma yazma bilmiyor. 570 bin okul çağında kız çocuğu okul dışında.

* Kentlerde yaşayan eğitimli genç kadınların işsizlik oranı, genç erkeklerin iki katı. Parlamentodaki oranı yüzde 4.6, yerel yönetimlerdeki oranı ise yüzde 1'e bile ulaşmamakta.