Öğretmen adaylarının büyük bölümü anne ve babalarından harçlık alıyor. Yaıplan anket vahim tabloyu işaret ediyor.
Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Ortaöğretim Sosyal Alanlar Eğitimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Gümüş, öğretmen adaylarının büyük bölümünün baba, anne veya kardeşinden harçlık aldıkları, başta depresyon ve kaygı olmak üzere önemli sağlık sorunları şikayetinde bulunduklarının tespit edildiğini bildirdi.

Prof. Dr. Gümüş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ''Eğitim Fakültesi Mezunlarının Çalışma Durumları'' konulu araştırma kapsamında, 2000 ve 2007 yılları arasında mezun olan 151 kişinin katıldığı anket çalışması yaptıklarını belirtti.

Ankete katılanlardan 16'sının kadrolu, 17'sinin ücretli öğretmen olarak görev yaptığını ifade eden Prof. Dr. Gümüş, 44'ünün dershanede, 6'sının kolejde, 8'inin sözleşmeli, 8'inin alanında serbest, 5'inin ise başka mesleklerde çalıştığını, fakülte mezunlarının 9'unun ise ''iş aramadığını'' beyan ettiğini bildirdi.

Ankete katılan 38 ''işsiz öğretmen''den yüzde 55'inin ''3 yıl veya daha uzun süredir'' bu durumda olduklarını belirten Prof. Dr. Gümüş, yüzde 59'unun babasından, yüzde 10'unun anne veya kardeşinden harçlık aldığının, geriye kalanların ise geçici işlerde hizmet vererek geçimini sağlamaya çalıştığının tespit edildiğini söyledi.

Araştırmaya göre, ''işsiz öğretmenlerin'' yüzde 79'unun yaşamını anne-babasıyla sürdürdüğünü belirten Prof. Dr. Gümüş, son 3 ayda babasıyla kavgalı olanların oranının yüzde 37, annesiyle benzer sorunlar yaşayanların oranının ise yüzde 43 seviyesinde olduğunun anlaşıldığını kaydetti.

Araştırmanın, öğretmen adaylarının yaklaşık yarısına yakınının, ''çok düşük ücret teklifi'' ile karşılaşmaları nedeniyle çalışmayı kabullenemediklerini gösterdiğini ifade eden Prof. Dr. Gümüş, şöyle konuştu:

''Öğretmenlerin yaklaşık yüzde 80'inin bin ile 2 bin YTL arasında maaş beklentisi olduğu anlaşıldı. Ancak işsiz sayısının çok olması, çalışanları da zor duruma sokuyor. Bu durum, çalışanı terbiye aracı olarak kullanılıyor. İşsiz öğretmenlerin yüzde 66'sı, 1500 YTL veya daha az ücrete razı olduğunu belirtti.''

Öğretmen adaylarının yüzde 63'ünün gelecek 10 yıl içinde ''mesleğin içinde olacaklarını'' umduklarını bildiren Prof. Dr. Gümüş, yüzde 29'unun ''başka alana yönelmeyi'' tercih edeceğini, diğerlerinin ise bu konuda ''henüz oluşmuş düşüncelerinin bulunmadığını'' ifade ettiklerini söyledi.

Öğretmen adaylarının yüzde 87'sinin, atamaları yapılmadığı için ''yaşamlarının olumsuz etkilendiğini'' belirttiklerini bildiren Prof. Dr. Gümüş, bu durumun kaygı ve depresyonu artırdığını, yüzde 20'sinin çoğu zaman veya sürekli ''kendini önemsiz-değersiz hissettiği'', yüzde 15'inin sık sık veya sürekli ''baş dönmeleri, ateş basmaları, çarpıntılar yaşadığı'' seçeneklerini işaretlediğini kaydetti.

Araştırma ve anketten elde edilen sonuçların fakülte mezunları açısından dikkati çekici unsurlar içerdiğine dikkati çeken Prof. Dr. Gümüş, ''İşsiz öğretmenler, kendi özel yaşamlarını kurmakta büyük sıkıntıya düşüyor, evliliklerini erteliyor, sağlıklı bir ilişki kurma konusunda öz güvenlerini yitiriyor'' dedi.


-BİR ÜMİT DERSHANE...-


İşsiz öğretmenlerin ümit ve beklentilerinin düştüğünü belirten Prof. Dr. Gümüş, şöyle dedi:

''Beklenti düştükçe, verimli olma ve iş yapma motifleri de azalıyor. İşsiz kalmak, öğretmenlerin ruh sağlığını bozuyor, çevreleriyle iletişimlerini olumsuz etkiliyor, öz saygılarının düşmesine neden oluyor. İşsizler arasında da depresyon düzeyi bariz şekilde artış gösteriyor.''

Prof. Dr. Gümüş, fakülte mezunlarının da dershaneye giderek, sınavda yüksek puan alma konusunda ümit yaratmaya çalıştıklarını, ancak bu durumun sorunu erteleyici bir antidepresan işlevi gördüğünü ifade ederek, ''Bu çaba yeni bir ümit veriyor, ancak ümit acıyı uzatıyor. Yani KPSS hazırlığı, dershane-kurslara devam süresi ile atanma arasında doğrudan bir ilişki bulunmuyor. Çünkü yüksek not almak değil daha çok alanlar belirleyici oluyor'' dedi.

İşsiz öğretmenlerin sayısının yeni mezunlarla her geçen gün arttığını vurgulayan Prof. Dr. Gümüş, bu durumun, eğitim fakültelerinin, birkaç bölümleri hariç, neredeyse piyasaya ''işsiz öğretmen adayları'' yetiştiren kıymetsiz birer okul olarak algılanmasına neden olduğunu söyledi.