Kardeş kavgaları her evin klasik sorunlarındandır. Bazen mini bir savaş şeklini bile alır. Çocuklara anne-babalar da katılır.

Sataşma, harekete geçirir. Okulda geçirilen kötü bir gün, ağabeyin kardeşini itmesi, açlık ve yorgunluk bir sebep olabilir. Can sıkıntısı da olayın bir başka tetikleyici unsurudur. Görünüşte önemsiz gibi gözüken ağız kavgaları sorunu mahmuzlar.

Çocuklarınızın fikirlerini ifade etmelerinden korkmayın. Çocuklarınızın önünde bir seçim yapmaktan, hemen yargıya varmaktan sakının. 13 yaşındaki abla Şeyma ile 7 yaşındaki Ekrem kavga etmişlerdi. 5 yaşındaki Fatma Nur bu kavgayı seyrederken anne Elif Hanım kavgaya mutfaktan müdahale etti. Bu durumda Elif Hanım diğer annelerin yaptığı gibi birkaç yol izleyebilir. Çocukların hepsine kavga ettikleri için bağırabilir ve onları susturabilir. Kavganın sebebi, Ekrem'in ders çalışan ablasının oturduğu masayı kale yapıp şut çekmesiydi. Annenin bağırmasından Fatma Nur da payını alacaktı. Elif Hanım bazı anneler gibi üzerlerine de yürüyebilirdi. Ya da onları dinleyebilir, ondan sonra karar verebilirdi. Bu durumda özellikle küçük çocukların başvurduğu gözyaşının yanıltıcı etkisinde kalabilir ve faturayı ablaya keserek hata da yapabilirdi.

Bu durumda bir anne olarak annelik içgüdüsünü kullanmalı ve soruna farklı açılardan bakabilmelisiniz. Eğer küçük çocuğunuz, Ekrem gibi sık sık ağlamanın gücüne sığınıyorsa, bu ağlamayı masum bir davranış olarak görmemelisiniz. Kolay bir yaklaşım sergileyip hemen yaşça büyük çocuğunuza kızıp sorunu hallettiğinizi düşünmemelisiniz. Bu davranışınız hem abla Şeyma'da, Ekrem'de hem de küçük kardeş Fatma Nur'da olumsuz bir etki doğuracaktır. Haklı olduğu halde her zaman haksız duruma düşen ve haklılığını hep gözyaşına karşı kaybeden abla da ?Annem beni sevmiyor!? düşüncesi gelişecektir. Ağlamayı bir strateji haline getiren bir çocuk haksızlık karşısında ceza almadığı için cüretkar ve hak tanımaz birisi olacaktır. Gördüklerinden etkilenen en küçük kız kardeş Fatma Nur'un ise edineceği şey ağlamanın önemli bir silah olduğudur.

Yediğiniz meyveyi paylaşın

Eve aldığınız meyveler yenmeden çürüyor ve siz meyve yeme alışkanlığını edinemediğinizden mi şikayet ediyorsunuz? O halde size bir öneri. Çocuklar genelde bütün bir meyveyi yemekte zorlanır. Bu nedenle bütün bir meyveyi yemek istemeyen çocuğunuzun eline kesilmiş bir elma parçası verebilirsiniz. Hazır bir elmayı, şeftaliyi, armutu daha rahat yediğini göreceksiniz. Bunu ailenizin diğer fertleri ve eşiniz için de deneyebilirsiniz.

Yapmayacağını bildiğiniz halde emirler yağdırmayın

Bazı ebeveynler çocuklarının beğenmedikleri hareketleri karşısında kuru tehditler savurur. Baba öfkelenir, anne hiddetlenir. Ama söylenilen tehditler yerine gelmez. Ve çocuk anne-babasının söylediklerini yapmadıklarını test etmiş olur. Bu, tehditleri yerine getirin anlamına gelmez. Öncelikle çocuğunuzun yerine getirip getirmediklerine bakmaksızın emirler yağdırmayın. Onlardan, yerine getiremeyecekleri şeyler istemeyin. Suçlarını zamanında ve uygun cezalarla uygulayın.

Dayakla terbiye olmaz

Dayak çocukların duygularını yaralar. Gurur kırıcı bir cezadır ve hiçbir zaman istenilen etkiyi uyandırmaz. Hangi nedenle dayak atılırsa atılsın çocuk yavaş yavaş küçük düşüren bu cezaya alışır. Ona artık aldırmaz olur. Böylelikle başka cezalar da etkili olmamaya başlar. Sürekli dayak yiyen bir çocuk için sözle yapılan bir uyarının pek bir önemi yoktur artık, hatta her zaman yemeye alıştığı iki tokat bile o kadar mühim değildir.

Hatalarınızı çocukların yanında tartışmayın

Her eş, aile hayatı boyunca hatalar yapabilir. Ve çoğu zaman eşler tartışma ortamlarında yapmadıkları iyi fiiller ile yaptıkları kötü işlerle suçlanırlar. Eşinize hatalı olduğunu söylemek (doğru bir dille) sizin hakkınız. Ama bunu ısıtıp ısıtıp sunmanız yanlış olur. Bir de bu tür tartışmalarınızı çocukların önünde yapmanız, çocukların size olan güven ve saygısının azalmasına yol açar, bunu unutmayın.