Gelibolu Yarımadası'nda Alçıtepe köyü yakınlarındaki Sığındere mevkiinde yaralılara ilk yardımın yapıldığı sağlık merkezinde, 28 Haziran 1915 gecesi İngiliz, Fransız donanmasının top atışları sonucunda Türk-İngiliz-Anzak yaralılardan 18.000'i hayatını kaybetmişti. Binlerce şehit Mehmetçiğin gömüldüğü "Sargı Yeri"nde daha önce küçük bir şehitlik yapılmıştı. Bu şehitlik, yaşanan acı olayı yeterince yansıtmadığından yeni bir şehitlik yapılmış, 30 Temmuz 1995 günü düzenlenen bir törenle halkın ziyaretine açılmıştır. Şehitlikte Heykeltıraş Tankut Öktem'in yaptığı bir anıt ile 60 subay ve 240 er için mezar taşı bulunmaktadır.

Çanakkale Savaşının en büyük hastanesi olan Sargı Yeri'ne gitmek için Alçıtepe köyünden Yahya Çavuş Anıtına giden yolun tam zıt istikametinde uzanan yola devam etmeniz gerekiyor. Köyün hemen çıkışında karşınıza Son Ok Anıtı gelecek. Oradan düz devam ettiğinizde birkaç dakika sonra tabiat içinde mükemmel gizlenmiş bir vadi ile karşılaşacaksınız. Zığındere denilen bu mevki, korunaklı yapısı ve gözden uzak duruşu nedeniyle hastaların tedavi edildiği bir yer olarak kullanılmıştır. Hatta bu konumuyla o kadar büyümüştür ki sadece Osmanlı yaralılarının değil, düşman askerlerinin de müştereken kullandıkları bir hoşgörü hastanesi haline gelmiştir.

Kıyıya ve dolayısı ile cephelere yakınlığı nedeniyle zamkın zaman o kadar çok hasta birikmiştir ki insanlar neredeyse üst üste uzanmak durumunda kalmışlardır. Bir seferde 40-50 bin hastanın barındığı bu büyük hastane, adından dolayı ufak tefek çiziklerin sarıldığı bir hastane gibi algılanmamalıdır. Hastaneye getirilen yaralıların durumları o kadar ağırdır ki anlatmaya yürek dayanmaz. Kimilerinin kolları, kimilerinin bacakları kopmuş, kimisinin gözü patlamış, kimisi son bir soluk halinde yaşam mücadelesi vermekte.

Onların bu aciz durumlarında, kendilerine yardımcı olmak için dost düşman ayırmayan Mehmetçik etraflarında pervane olmaktadır.

Ama kalleş düşman burada da yapacağını yapmış, Ortaçağ tarihinden alışık olduğumuz vahşi yüzünü gene göstermiştir. Çanakkale Savaşında düşmana ait hiçbir hastane gemisine bir tek Osmanlı kurşunu dahi atılmazken, cephenin en cehennemi ortamlarında düşmanın yaralılarına şefkatle yaklaşılırken, düşman sargı yerine karşı acımasız bir saldırı gerçekleştirmiştir. Hem de kendi askerlerinin de orada tedavi olduğunu bile bile.

Tarih 28 Haziran 1915. Saatler gece yansını çoktan geçmişti. Sargı yerine çok yakın bir kıyıdan düşmana ait bir zırhlı, uzun menzilli toplan ile sargı yerini dövmeye başlamıştı. Tonlarca mermi, belki parmağını bile kıpırdatamayacak binlerce aciz askerin başına düşmekteydi. Hiçbirinin kaçacak ya da kendisini bir şekilde savunacak gücü kuvveti yoktu. Öylece ölümü bekler gibiydiler. Zaten kısa sürede bu daracık vadi ateşler içinde kalmıştı. Zavallı Mehmetçiklerimiz yavaş yavaş yanıyorlardı. Bu unutulamaz vahşetin sabahında vadiye gelenler, binlerce yanık insan cesedi ile karşılaştılar. Bir gecede 18.000 askerimizi kaybetmiştik.

Bu bölgenin koruması normalde Albay Halil Sami Bey'in komu-tansındaki 9. Tümene verilmişti. Fakat bu ani saldırıda onlarda bir şey yapamamış, Halil Sami Bey de şehit düşmüştü.

Olay dünya basınında büyük ses getirmiş ama olan zavallı yaralılarımıza olmuştu. Fakat belki de en kazançlı olanlar onlardı.

Çünkü biliyoruz ki, aciz, hasta ve zayıfların üzerine Allahın rahmeti daha farklı ve fazla yağar. Bu Mehmetlerimiz de böyle bir durumda iken şehit edildiler. İnanıyoruz ve temenni ediyoruz ki onların mükâfatı diğerlerinden daha fazla olsun ve ötelerde bizleri de unutmasınlar.                                                                      

1947 yılında yeri belli olacak şekilde genel bir şekil verilen bu hastane vadisi, 1995 yılında Kültür Bakanlığı tarafından bugünkü haline getirilmiştir. Sargı Yerine yaptırılan, bir Mehmetçiğin o geceki bombalama esnasında yaralı arkadaşını korur halde bizi o geceye götürmektedir.                                        

Sargı Yerinin bir ilginç yanı da Anıtın hemen yanında bulunan selvi ağacıdır. Bu selvi ağacının gövdesi âdeta burum burum burulmuş bir vaziyettedir. Bu haliyle de bizlere, sanki bir gecede şehit edilen 18.000 askerimizin acılarını hatırlatmakta ve onların bu sıkıntılı durumunu dile getirmektedir.