Mutlu bir aile ortamı oluşturmanın ana maddesi sevgidir. Kişi, sevgiyle kendine güven duymayı öğrendiği kadar diğer insanları sevmeyi ve güven duymayı da öğrenmektedir.

Bununla beraber sevginin şartlı olması kişide kaygı düzeyini artırmakta ve ileri derecede olduğunda kaygı bozukluklarına yol açmaktadır. İhmalkâr ve çocuklarına hiç sevgi göstermeyen ailelerin çocuklarında şizofreniye yol açacak kadar ciddi problemler görülürken, koşullu sevgide bir miktar sevgi olduğundan olumsuz etkileri de sevgisiz ve ihmalkâr ailelerin ki kadar olmayabilir. Bununla beraber sevginin şartlı oluşu bireye yeteri kadar sevilmediği ve anlaşılmadığı duygusu verir. Bu da kişinin kendisini sevgi açısından yeteri kadar güvende hissetmemesine yol açar. Sevginin koşullu olma derecesine göre ve diğer sebeplerle de birleşerek ruhsal sorunlar ortaya çıkabilir. Obsesif kompulsif bozukluk, depresyon, anksiyete gibi kaygı bozukluğuna dayalı rahatsızlıkların bir kısmının temelinde aşırı sevgi kadar koşullu sevgi de yatmaktadır.

Şartlı sevginin gösterildiği ailelerde şu gibi sözlere sık rastlanır:

Uslu bir çocuk olursan seni çok severim.

Hata karşısında: Benim senin gibi bir çocuğum yok.

Artık seni sevmiyorum ve affetmiyorum.

Seninle küseceğim ve konuşmayacağım.

Şartlı sevginin gösterildiği ailelerde çocuk, başarıya verilen önem sebebiyle başarı gösterdiği zaman daha çok sevildiğini düşünebilir. Bu durumda çocukların bazısı aşırı çalışarak ailenin sevgisini bu şekilde kazanmaya çalışır. Bir kısmı ise, "beni ben olduğum için sevmenizi istiyorum, koşullu olan sevgiyi istemiyorum" şeklindeki duygu ve düşüncelerle motivasyon sorunları yaşayabilir. Bu ailelerde anne- babanın birbirleriyle ilişkileri de koşullu sevgiye dayalı olabilir. Eşler hatalar karşısında birbirlerine karşı soğuk davranır, hatta günlerce küs kalabilirler. Bu da eşler arasında sevgide yetersizlik duygularına bağlı olarak aile içi iletişimde stresi artırır. Koşulsuz sevgi karşılıklı duygusal paylaşıma dayanır.

Koşulsuz sevginin gösterildiği karşılıklı duygusal paylaşıma dayalı iletişim şekli ise bütün aile bireylerinin özgüveninin gelişmesini ve aile birliğinin güçlenmesini sağlar. Bu ailelerde bireyler birbirilerini yaptığı bir şey nedeniyle değil, kendine has kişiliği ve varlığı nedeniyle sever. Sevginin koşulsuz olduğu ailelerde başarısızlık ve hatalar ders almak için fırsat olarak değerlendirilir. Önemli olan başarı veya başarısızlıktan çok gösterilen çabadır. Sevgi, sorumlulukların yerine getirilmesi konusunda kararlı olmayı engellememekle beraber hata karşısında kişi aşağılanmaz, yüzleşme ve kesin bir tavır gerektiğinde bu, sevecen bir şekilde yapılır. Aile fertleri sorumluluklarından kaçamayacaklarını; fakat yapılan hatalar sebebiyle sevgi bağlarının asla kopmayacağını bilirler.

Koşulsuz sevgiye dayalı aile içi iletişimde şu hususlara dikkat edilir:

Her birey kendine has kişiliği ve varlığı nedeniyle sevilir.

Sevgi, sorumluluklar konusunda kararlılığı engellemez.

Bireyler kendi standartlarına göre değerlendirilip başkalarıyla kıyaslanmaz

Hatalar sevgiyi azaltmaz, bağları koparmaz.

Davranış sorgulanır, kişilik aşağılanmaz.