Başka çocuklarla bilhassa yaşıtlarıyla kıyaslanmak, çocuk ve gençlerde kaygıyı artırmakta ve ders başarısını olumsuz şekilde etkilemektedir. Özellikle kardeşler, kuzenler, dost ve arkadaş çocukları ile yapılan kıyaslamalar, çocuk ve ergenlerde zaman zaman değersizlik duygusuna yol açmakta hem ders yılı boyunca okuldaki sınavlarda hem de liselere giriş (SBS), üniversiteye giriş ve yerleştirme (YGS ve LYS) sınavları gibi genel sınavlarda performansı olumsuz şekilde etkilemektedir.

Çocuk eğitiminde nasihat ve güzel örnek vermek önemlidir. Ancak bu, kıyaslama şekline döndüğünde mutsuzluğa yol açmaktadır. Sadece çocuklar ve gençler değil, yetişkinler de başkalarıyla kıyaslandıklarında kendilerini kötü hissederler. Kişiler, kıyaslanmadan kendi kişilik özelliklerine göre takdir edilmelidir.

Her insanın yaratılışı, yetişme şartları farklıdır. Bunun için performansları değerlendirilirken, önlerine hedefler konulurken bu farklılıklar göz önüne alınmalıdır.

Kıyaslama durumunda kişi anlaşılmadığı duygusuna kapılır ve kendisini yalnız hisseder; anlaşılmama duygusu o andaki ruh haline bağlı olarak kızgınlığa, öfkeye ve küskünlüğe de yol açmaktadır.

Fiziki özellikler, anne-babaya yardım, hızlı ve girişken olmak gibi pek çok özellik kıyaslanma sebebi olabilirken başarı, en sık yapılan kıyaslanma nedenlerindendir. Bu, bazı ailelerde adeta alışkanlık haline gelmiştir. Kıyaslama, sadece anne-baba tarafından değil başka aile ve akraba üyeleri, öğretmenler tarafından da yapılmaktadır.

Kıyaslamaların büyük bir kısmı kardeşlerle yapılmaktadır. Akran kuzenler, dost ve arkadaş çocukları da sıklıkla birbiriyle kıyaslanır. Bu, çocukların rekabet duygusunu artırmak için yapılsa da yarışma motivasyonu artırırken kıyaslama motivasyonu düşürmektedir. Kullanılan olumsuz ifadeler, bir tarafı daha üstün tutma, rahatsızlığı artırır, kişinin güven duygusuna zarar verir.

Çocuk ve gençlerin yetişme çağlarında bir yönleri kuvvetliyken diğer yönleri nispeten daha zayıf olabilir. Kişilerin yeteneklerinin, ilgilerinin farklı olması doğaldır. Fakat gelişme çağında bu farklılıkların değişken, yanıltıcı olabileceği unutulmamalı, kuvvetli yan farklı bir kabiliyet olarak korunup geliştirilirken eksik yan da ihmal edilmemeli, geliştirmek için gereken yapılmalıdır.

Kıyaslanma sonucunda rekabet duygusunun aşırı hale gelmesi, kişinin gücünün üstünde gayret göstermesine sebep olabilir. Bazen de öğrenci için başkaları değil sadece kıyaslandığı kişi ile aynı hedefe ulaşmak bir amaç haline gelmektedir. Kişinin kıyaslandığı kişiyle çevre şartları, okuduğu ortam, öğrenim alanı, sağlığı, zekâ seviyesi vb. farklı olduğundan çalışmak dışında faktörler de sonucu etkileyeceğinden kişi ya ümitsizliğe kapılıp çabalamaktan vazgeçmekte ya da gücünün üstünde kendisine yüklenmektedir. Biri sınav hazırlığı sırasında çalışma isteksizliğine, diğeri ise sınavlarda aşırı heyecanlanmaya ve kaygı bozukluğuna yol açmaktadır. Anne-babalar, çocuklarının duygusal dünyasında böyle bir sıkıntı olup olmadığını ancak onlarla sohbet ederek ve onları sağlıklı bir şekilde dinleyerek öğrenebilirler. Öğrenci sıkıntısını ifade ettiğinde rahatlatılması ve sadece kendi kendisi ile yarışması daha kolay olmaktadır.

Kıyaslama yerine güzel örnekLER sunULmalı

Kıyaslama yerine empati göstermek, çocuk ve gencin olumsuz bir durum karşısında çektiği zorluğu, duygularını anladığını ifade etmek çok önemlidir. Suçlama yapmadan benzer duyguları yaşayan ve çözebilen birisi örnek verilebilir. Anne-baba ve diğer büyüklerin uygun üslupla kendi çocuk ve gençlik dönemlerinden veya aile büyüklerinin hayatından örnekler anlatması etkili bir metottur. Fakat bunu, kıyaslamadan, 'sen şu şekilde davranmıyorsun' gibi ifadeler kullanmadan yapmak gerekir.

Bu içerik alıntıdır.
Yazar: Farika Teymur Artır Uzman Psikolog
Kaynak: Zaman