Öfkeli olma durumu zaman zaman hepimizi esir alan bir ömür törpüsüdür. Yolda, işte ya da alakasız bir yerde bizi yakalayan öfke virüsü, tüm günümüzün berbat geçmesine, eşimizle ve dostumuzla gereksiz tartışmalara girmemize neden olur...

 

İşin aslı, olan olur, biz ise sinirlendiğimizle kalırız, öfkenin kimseye bir yararı olmaz. Üstelik yapılan araştırmalar, öfkelenen kişilerin zannedildiğinin aksine sinirlerini boşaltıp rahatladıklarını değil, tam tersine öfkelendikçe daha çok sinirlendiklerini ortaya koymuş.

 

İşyerinde öfkelenmek, yapılabilecek hataların en büyüklerinden biridir. Öfke bizi her gün görmek ve birlikte çalışmak zorunda olduğumuz insanlara karşı çok zor durumlarda bırakabilir.

 

Ancak, çalıştığınız yerdeki olaylar ve insanlar sizi çıldırtıyorsa ne yapabilirsiniz? Pek çok şey!

 

Madem olaylara etki edemiyorsunuz, o zaman yapılabilecek tek şey kendimizi kontrol etmektir. İşte size iş yerinde öfkenizi kontrol etmenin dört yolu:

 

1. Yöneticinizle ya da ilişkilerinizde öfkenize hakim olmanın ilk yolu, sizi çok öfkelendiren davranışları belirlemektir. Daha sonra bu problemleri yaşadığınız kişiyle karşılıklı oturup konuşmayı denemelisiniz. Düşünün; sizi en çok sinirlendiren davranışlar nelerdir? Size yalan söylenmesi mi? Bu sizi çok sinirlendiriyorsa ve size yalan söylenmişse veya yalan söylenmesini istemiyorsanız karşınızdaki kişiyle bu konuyu konuşun.

 

2. İkinci adım, çocukluk dönemlerinizden kaynaklanan ve öfkenizi göstermenize engel olan faktörleri bulmaktır. Bu tarz olaylar siz küçükken aileniz ve yakın çevrenizdeki kişilerin sizi kızdırmak için yaptığı şeylerin benzerlerinin bu gün iş hayatınızda yaşanması sonucu tahammül edemediğiniz durumlar olabilir. Ya da annenizin sizi çıldırtan davranışlarına verdiğiniz aşırı tepkileri, iş yerinde benzeri şekilde davranan bir kişiye karşı verdiğinizi fark edebilirsiniz. Ancak iş yerinde insanlara bu tarz etiketlerden bağımsız olarak bakmayı alışkanlık haline getirmelisiniz.

 

3. Üçüncü adım, kızmakta "haklı" olduğunuz durumlarda kızgınlığınızı doğru şekilde ifade edebilmektir. Buradaki anahtar, bir ebeveyn gibi yargılayıcı ya da bir çocuk gibi tepkisel değil, böyle durumlarda öfkenizi bir yetişkin gibi ve karşınızdakini yargılamadan ve bağırmadan aktarmaktır. Böylece kişisel ilişkilerinizde sizi kızdıran durumlarla kolaylıkla başa çıkabilirsiniz. Kızmanız gereken yerlerde kızmalısınız. Bunu yapmazsanız daha sonra sizi kızdıran kişiye başka bir durumda durduk yere aşırı tepkiler verebilir, sonuçta siz hatalı duruma düşersiniz. Bazen kırgınlıklarınızı ve öfkenizi öyle bastırırsınız ki kendiniz bile fark etmezsiniz. Yakın bir arkadaşınızın hoşlanmadığınız davranışlarının sizi nasıl üzdüğünü onunla paylaşmayıp içinizde biriktirirseniz günün birinde incir çekirdeğini doldurmayacak bir konu yüzünden tartışmaya başlarsınız.

 

4. Dördüncü adım da daha önce sizi kıran birine duyduğunuz öfkeyi yok etmekle ilgili. Bu yarayı iyileştirmezseniz bu konuyla ilgili hep öfke duyarsınız. Halbuki sizi inciten kişiyle canınızın çok yandığını paylaşıp onu affederseniz öfkenizden eser kalmaz.