Okullar tatil olalı neredeyse bir ay oldu. Çocuklar ilk günler tatilin heyecanıyla dopdoluydu.

Ama sıcak hava, dağılan arkadaş çevresi onlarda sıkıntı emarelerini ortaya çıkardı. Hele aileler için tatil demek, okul dönemi kadar sıkıntı demektir. Bir yazı bomboş geçiren çocuklara sahip olmak her anne-baba için endişe vericidir. Çocuklar hayata hazırlanmalı, okulda öğrendiklerine pratik eklemeli, belki öğrenemedikleri şeyleri de yazın takviye etmelidir. Ama bu takviyenin yanında eğlence ve güzel vakitler de geçirilmelidir. Peki, bu uzun tatil nasıl değerlendirilmelidir? İşte birçok ebeveyn bu sorunun cevabını bulamamaktan şikâyetçidir.

İtiraf etmeliyiz ki ülkemizde ?faydalı tatil? kavramı henüz oluşmamıştır ve bu yönde güçlü bir çaba da henüz görünmemektedir.

Tatiller sosyal hareketliliği, dini aktiviteleri ve gelenek-görenekleri güçlü bir şekilde işlemeyi gerekli hale getirmede temel bir rol oynamaktadır. Öyleyse uzun yaz tatilleri dinî-içtimaî birlik ve beraberliğin sağlanması açısından da önemli bir hale gelmektedir denilebilir. Mesela:

Tatil münasebeti ile yakın-uzak akraba görüşmeleri rahatlıkla yapılabilmektedir. Bu ziyaretler dinimizin aynı zamanda çok önem verdiği ?sıla-i rahim? yani akraba ziyaretleri emrinin yerine getirilmesi anlamına gelmektedir.

Çocukların ve gençlerin dinî kurslara devam etmeleri mümkün hale gelmektedir.

Ders dışı faydalı eserleri mütalaa için tatiller faydalı bir zemin durumundadırlar.

Sosyal tabakalar arası iletişim artmaktadır.

Din ve ahlak öğretimi Anayasa güvencesindedir, herkes çocuğuna din eğitimi verebilir

Okullarda zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi dersi bulunmakla birlikte, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 24. maddesinde yer alan; "Din ve ahlâk eğitim ve öğretimi devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlâk öğretimi ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanunî temsilcisinin talebine bağlıdır." Anayasa hükmüne dayanarak, isteyen velilerimizin okullar dışında da çocukları için din eğitimi alabileceklerini bilmeleri gerekmektedir.

Bu açıdan yaz tatilleri önemli bir fırsattır. Bu fırsatın hiç olmazsa çocuklarımız açısından Kur'ân-ı Kerîm'i yüzünden okuyabilecek, bazı kısa sure ve duaları bu vesile ile yeniden hatırlayabilecekleri uygun eğitim ortamlarını bulmak gerekmektedir. Bu eğitim ortamının başında camilerimiz gelir. Bu açıdan yaz tatillerinin bir kısmında çocuklarımızın, Diyanet İşleri Başkanlığı'nca camilerde oluşturulan ?Yaz Kur'ân Kursları?na gönderilmeleri açısından kullanmakta büyük fayda vardır.

Çocuğunu en küçük bir karşılık beklemeden yetiştirmeye çalışması, özellikle annelerde yüksek bir şefkatin varlığını gösterir. Bu yüksek şefkat neticesinde bir anne, çocuğunun bu dünyada başarılı olması, üzülmemesi, dünyanın süsü ve güzelliklerinden istifade edebilmesi için her fedakârlığı yapar. Oğlum/kızım en güzel kolejlerde okusun diye bazen varını yoğunu satar, eğitim alması için Avrupa'ya ya da Amerika'ya gönderir. Fakat bu çocuğun sonsuz hayatının tehlikeye girebileceğini pek de düşünmek istemez. Dünya sıkıntılarından kurtarmaya çalışırken, uhrevi sıkıntılara düşmemesini hesap etmez. Allâh'ın (cc) özellikle annelere koymuş olduğu temel şefkat duygusunun tam tersine olarak, o mâsum çocuğu âhirette kendisine şefaatçi olabilecekken ve olması lâzım gelirken dâvâcı konumuna düşürebiliyor. Çünkü böyle bir çocuk diğer dünyada ebeveyninden, ?Niçin benim imanımı takviye etmeden bu perişanlığa sebebiyet verdin?? diyerek şikâyet edecektir. Bu dünyada ise, dinî ahlak ve eğitimini tam alamadığı için, özellikle annesinin bu yüksek ve harika şefkatine karşı lâyıkıyla karşılık veremeyecek ve belki de anne-babasına karşı göstermesi gereken saygı açısından çok yanlışlıklar bile yapabilecektir.

Allah'ı (cc) bilmeyi nasıl teşvik edebiliriz?

İnsanın en temel ihtiyaçlarından biri Allâh'ı (cc) bilmeye, tanımaya ihtiyaç duymasıdır. Bu açıdan tefekkür ve düşünce unsurları önemlidir. Uzun okul dönemlerinde çocuklarımız ve gençlerimiz Allâh'ın (cc) insanların tanımasını istemiş olduğu ayrıntı ve inceliklere tam anlamıyla nüfuz edememiş olabilir. Bu dönemlerde, Allahu Teâlâ'yı gönülden anmak ve anlamaya çalışmak için şu adımlar atılabilir:

1- Allah'ın varlığını gösteren delilleri düşünmek, onları anlamaya çalışmak.

2- Allah'ın koyduğu hükümleri, kulluk vazifelerimizi, yani Allah'ın bildirdiği sorumlulukları, onlarla ilgili hükümleri, emir ve yasaklarını düşünmek.

3- Maddi ve manevi varlıkları, bunlardaki yaratılış sırlarını seyredip düşünmekle zerrenin kutsal âleme bir ayna olduğunu görmeye çalışmak. Bu aynaya, gereği gibi bakanların gözüne, o güzellik ve büyüklük âleminin nurları yansır. Bir anlık hisle bundan alınacak olan müşahede zevkinin bir göz kırpacak kadar süren parıltısı bile dünyalara değer.