Büyükler kurbanı kutsallaştırınca çocuklar da onlar gibi yapıyor

Çocuğun önceden kurbanla ilgili bilgilendirilmesine dikkat çeken Prof. Nevzat Tarhan, "Bunun bir dinî görev olduğu ve yoksullara yardım gibi sosyal boyutu üzerinde durularak çocuk bilgilendirilmeli." dedi.

Her Kurban Bayramı'na kurbanla ilgili yerli yersiz yapılan tartışmalarla giriyoruz. Bu bayram da diğerlerinden pek farklı olmadı. Kesilmeli, kesilmemeli, kesme yerine para verilmeli, çocuklar kan ve şiddetten uzak tutulmalı tartışmaları altında bayram arifesine gelmiş bulunuyoruz. Söz konusu tartışmaları değerlendiren İDER (İnsani Değerler ve Ruh Sağlığı Vakıf Başkanı) Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, çocuğun şiddet ve kana bakışında "soyut düşünce" ve "gerçeklik duygusu" olduğunu belirterek, 7 yaşına kadar çocukların beyinlerinde bu kavramların şekillenmediğini, bu yüzden de çocukların bu kavramları ebeveynlerinin tutumlarına göre verecekleri tepkilerden öğrendiklerini söyledi. Prof. Dr. Tarhan, "Eğer ailede büyükleri kurbana ritüel olarak yaklaşıp kutsallaştırıyorlarsa onlar da kutsallaştırırlar." dedi. Çocukların suç işlemesinin bazı kavramlarla erken tanışmasından kaynaklandığını dile getiren Tarhan, "Özellikle 90'dan sonra doğan kuşak birçok şeyle erken tanıştı. Kan ve şiddet de bunlar arasındadır. Büyüklerin kan ve şiddete yükledikleri anlam çocukların standartlarını oluşturur. Aslında kurban, sevdiği şeyi daha çok sevdiği bir şeye feda etme mesajını içerir." şeklinde konuştu. Zorunluluk olmadan zevk için bir canlının öldürülmesinin suç ve yanlış olduğunun semavi dinlerce öğretildiğine vurgu yapan Tarhan, semavi dinlerin hayvan kurban etmenin sosyal boyutunu belli bir düzene oturtarak hayvanları korumaya çalıştığını belirtiyor. Bunun yanında insanoğlunun et yediğinin, hayvan derisinden ayakkabı, elbise, çanta yaptığı gerçeğinin de görmezden gelinemeyeceğini hatırlatarak, "Bütün bunlar için bazı hayvanların kesilmesi ve avlanması gerekiyor. Günümüzde öldürdüğü insanların yanında fotoğraf çektiren kana susamışlık ve sadistlik eğilimlerine eski çağlara göre daha sık rastlıyoruz." diyor. Buna sebep olarak da insanlardaki saldırganlık eğilimlerinin körüklenmesi; ama kabul edilebilir şekilde de ifade edilememesini gösteren Tarhan, Osmanlı'nın kasaplarına saldırganlığı otomatizm haline getirmemeleri için "senede birkaç ay bahçıvanlık yaptırdığı" bilgisini veriyor. Kurbanda dökülen kanla ilgili de "Bu, sosyal boyutta yoksulların et ihtiyacını karşılamak için kişinin hoşlanmadan yaptığı bir görev olmalıdır." tespitinde bulunan Tarhan, eylemin acı vermeden ve hijyenik şartlarda yapılmasının önemine değiniyor. Kurbanın en önemli yönünün kurbanın psikolojik boyutu olduğunun altını çizen Tarhan, bu boyutu şöyle izah ediyor: "Kurban, her şeyin geçici olduğunu, ölümün kaçınılmaz olduğunu hatırlatıyor. Yine Allah'a yakınlaşmak için arzuladığımız her şeyden vazgeçerek, içimizdeki olumsuz düşünceleri olumluya çevirip en sevdiğimiz şeyleri feda edebilmemiz gerektiği boyutu nefis terbiyesinde önem taşır."

 

Kurbanın bir dinî görev olduğu çocuğa anlatılmalı

Çocuğun zihinsel olgunluk düzeyine uygun hareket edilmelidir. 7 yaşına kadar çocuklar istemedikçe kurbanın kesilmesi gösterilmemelidir.

Eğer istiyorsa önceden bilgilendirilmelidir. Bunun bir dinî görev olduğu, yoksullara yardım gibi sosyal boyutu olduğu anlatılmalıdır. Ölüm kavramı, kan akıtmaktan hoşlanmamak gerektiği; ama insanın proteine ihtiyacı nedeniyle bazı şeylere katlanması gerektiği, ölüm ötesi gerçeklik gibi kavramlar yine bu yaşta öğretilmelidir. Ayrıca kesilecek hayvanla çocuğun duygusal bir iletişiminin ve ilişkisinin olmaması gerekir. Korkutucu yönü en aza inmiş, sosyal boyutu ön plana çıkmış kurban törenlerini izlemek çocuğun zihinsel olgunluğu ile ilgilidir. Zihinsel olgunluğu haiz çocuklar olayları doğru karşılar. Kurbanda psikolojik mesaj olan; "Allah'ım, beni Senden alıkoyan her şeyi kurban etmeye hazırım" anlamı öğretilmeli.