Şizofreni, sıkça duyduğumuz; ancak pek fazla bilgi sahibi olmadığımız bir beyin hastalığı. Bazen insanların birbirine hakaret etmek için kullandığı bu kelimeyi en çok, bir hastanın işlediği şiddet ve cinayet olaylarında duyuyoruz.

Oysa şizofreni, toplum içinde her yüz kişiden birinde görülen, temelleri çocukluk ve gençlik döneminde atılan bir hastalık. Psikiyatri uzmanı Dr. Adnan Çoban şizofreniyi, 'beyindeki dopamin adlı maddenin miktarının artması sonucu, beyin fonksiyonlarının bazılarının bozulması, kişide gerçeklik sınırlarının kaybolması' olarak tarif ediyor. Hastalığı "Şizofreni Bin Parça Akıl" (Timaş Yayınları) kitabında detaylıca işleyen Adnan Çoban, erken yaşlarda belirtileri anlaşılıp tedaviye başlanırsa hastalığın iyileşmesinde daha yüksek oranda başarı sağlandığını vurguladı. Dr. Çoban, çocuklarını dikkatli izlemeleri için aileleri uyarıyor. Yüzde 35 oranında genetik geçişli bir hastalık olduğu için özellikle şizofren bir ebeveyn veya kardeşe sahip olan ailelerin diğer çocuklarının psikolojik testler yapılarak kontrol edilmesi gerekiyor.

Beyin görüntüleme yöntemleri şizofrenlerin beyninin farklı çalıştığını gösteriyor. İstem dışı olarak beynin bazı bağlantıları farklı çalışıyor, beyin yanlış düşünceler üretiyor, kişi bu düşüncelerin etkisiyle hareket ettiği için uygunsuz davranışlar sergiliyor. Şizofreni, genetik geçişin etkisi çok olan bir hastalık, ancak ortaya çıkmasında çevresel faktörlerin de etkisi büyük. Tek yumurta ikizleri üzerinde yapılan araştırmalara göre ikizlerden biri hastalanınca diğerinin hastalanma oranı yüzde 35 oluyor. Anne karnında ve sonra ortaya çıkan dış etkiler genlerde var olan hastalığın gelişmesine zemin hazırlıyor.

Dr. Adnan Çoban'ın verdiği bilgilere göre, hamilelik sırasında annenin geçirdiği veya doğduktan sonra çocuk yaşlarda geçirilen virüs kaynaklı enfeksiyonlar bile hastalığı tetikleyebiliyor. Buna dayanarak, şizofrenlerin daha çok kış aylarında doğduğu düşünülüyor. 11 yaşından önce anne veya babanın kaybı, çocuğun yeterli bakımı alamaması ve ilgi görmemesi rahatsızlığın oluşumunu etkiliyor. İnsan ilişkilerinin iyi olmadığı çatışmalı toplumlarda, komşuluk ilişkisinin iyi olmadığı ortamlarda daha çok görülüyor. Kırsal alanlara göre kentlerde yaşayanlar arasında şizofreni oranı daha yüksek. Göç de önemli bir etken.

Şizofreninin çocuk ve gençlerdeki belirtileri

- Çocuklukta beynin aktivitesini, zeka gücünü, dikkati, konsantrasyonu ölçen testlerden düşük değer alanlarda şizofreni gelişme riski daha fazladır. - Spor aktivitelerinde yetersizdirler; ancak resim gibi sanatsal uğraşlara daha yatkın olurlar. - Bedenleriyle aşırı uğraşırlar, bir konuda aşırı takıntılı davranırlar. Ergenlik belirtileri daha şiddetli olur. Aşırı el yıkama, temizlik takıntısı, hastalık korkusu, aşk takıntısı vardır. - Normalde dışa dönük iken insanlardan, okuldan, arkadaşlarından misafirlerden kaçar. - Cinsel yaşamda ve ahlaki durumda değişiklik olur. Cinselliği pervasızca konuşur, kişinin kendi özelinde kalması gereken şeyleri uluorta yapar. - Uyuşturucu madde, sigara kullanmaya başlar. - Yanlış değerlendirmeler yapar. Söylenen her sözü yanlış anlar. Anne-kız arasında daha çok anlaşmazlıklar yaşanır. - Bazı insanlara kafayı takar, olmayan aşklar üretir. Yanlış anlamalar veya yanlış yorumlamalar çok sık görülür. - Önceden fikirlerini söyleyen, programını yapan birisi iken kendi başına karar alamaz hale gelir. Edilgenleşir.