1-Çocuğumuzla konuşmasak bile onlara sürekli mesaj verdiğimiz ve bir şeyler öğrettiğimiz unutulmamalı. Her davranışımız bilinçli ve şuurlu olmalı; çünkü çocuğumuz tarafından sürekli izleniyor, takip ediliyoruz.

2- Çocuklarınızı akranlarıyla kıyaslamayın, örneklendirme yapın. Örnek vereceğiniz kişi ile çocuğunuz arasında en az 10 yaş olmasına dikkat edin. Böylece çocuk örnek verilen kişiyi kendine rakip hissetmeyecektir.

3- Övgüyü de, eleştiriyi de çocuğun şahsına değil, davranışına yapın. Böylece övgüde çocuğun benliğinin kabarmasına, yergide de özgüveninin sarsılmasına engel olursunuz. Örneğin; "Sen çok iyi bir çocuksun ama bu yaptığın davranış sana hiç yakışmadı."

4- Problem size göre küçük olabilir, ciddiye alın. Çocuğunuzun problemlerinin çözümü ile ilgili olarak onunla yapacağınız görüşmeleri mümkünse farklı ortamlarda yapın. Dışarıda farklı bir yerde bir çay içerek, dondurma yiyerek meseleleri konuşun.

5- "Kısıtlı özgürlük" hakkını kullandırın. Örneğin markete giderken anlaşın. "Çikolata, cips, kola dışında 3 şey alma hakkın var, ya da benim belirleyeceğim 3 kıyafet arasından birini seçme hakkın var." gibi şartlarınızı ve kurallarınızı net ifade edin. Böylece çocuk sizin gözetiminiz ve isteğiniz doğrultusunda seçme hakkını kullanmış olur.

6- Konu ne olursa olsun (ders, arkadaşlık, ödev yapma vs.) ortamda gerilimin, kavganın kokusunu alıyorsanız tartışmaya girmeyin. Sakinleşince konuşmayı deneyin. Çünkü hiçbir şey çocuğunuzdan, onunla kuracağınız güzel iletişimden önemli değildir.

7- Kesinlikle fiziksel şiddete başvurmayın. Fiziksel şiddet bütün gerekçelerinizi ve haklılığınızı geçersiz kılar.

8- Ona çok eleştirel davranmayın. Önce "Ben mükemmeliyetçi biri miyim?" sorusuna cevap verin. Sürekli eleştirilen çocuk iletişim kurmakta zorlanır. Kişilik ve irade erozyonu yaşar. Her işte eleştirileceğini düşünür.

 

Eleştiriyi şahsına değil, davranışına yapın

Her anne-baba için kendi evladı biriciktir, kusursuzdur, her şeyin en iyisine layıktır. Çocukların yetiştirilmesi ve geleceğe hazırlanması anne-babalara, doğumla birlikte verilmiş bir görevdir.

Tüm ebeveynler çocuklarıyla gurur duymak, onların mutluluğu ve başarılarıyla sevinmek isterler. Çocukların eğitiminde ve onlarla nitelikli iletişim kurmada "sevgi" tek başına yeterli değildir. Çocuklarla sevgi ve zaman paylaşımı çok önemli olmakla beraber, paylaşılan zamanın içini doldurmak, sevginin olumlu ve kalıcı etki bırakacak şekilde yansıtılması gereklidir. Çocuklar, hayatın kesintisiz akışı içinde eğitilmeli, hayatın her anında onlarla paylaşılan zaman dilimlerinde doğru davranışlar sergilenmelidir.