Televizyon, hayatımızı; bizim atfettiğimiz önemden de fazla etkilemektedir. Bunun anında ve günlük etkilemeler olarak değil; bize başka bir dünyanın kültürünü ekerek oluşturmakta; zamanla ve sabırla hasadını almayı beklemektedir.

Bazı çizgi filmlerde karakterler onca şiddetten sonra ayağa kalkar. Çocuk şiddetin zarar vermediği hissine kapılır. Şiddete uğrayanın acı çektiğini anlayamaz.

Çizgi filmlerde erkekler şiddet yanlısı, kavgacı, saldırgan; kızlar pasif, zayıf, kurtarılmayı bekleyen bireyler olarak gösterilir. Çocuklar bunlarla özdeşleştiğinde hem kendisi hem karşı cins için beklentisi bu yönde olur. Türk yapımı filmlerde de erkek çocuk sürekli kızları koruma ve onu sosyal yaşantıdan uzak tutma eğilimindedir.

Çocuk, yabancı kaynaklı çizgi filmlerde kahramanın anne ve öğretmen ile son derece lakayt olan diyaloglarını görmekte ve onları örneklemektedir. Anne bunu hazmedememekte, çocuğuyla arası açılmaktadır. Benzer durum baba-çocuk arasındaki ilişki için de söz konusudur. Amerikan ve Batı kaynaklı yapımlarda babaya çoğu zaman ismiyle hitap edilir. "Hey'' gibi ünlemlerle seslenilir.

Yabancı kaynaklı çizgi filmlerde çocuklar yaşlılara parayla yardım ederler, komşunun köpeğini gezdirirlerse veya ona yardım ederlerse karşılığında para alırlar (cedrik).

Türkiye'de programlarda en çok şiddet olgusu yer almaktadır. Dramalarda, dizi filmlerde, çizgi filmlerde, haberlerde, reklamlarda, magazin programlarında kısacası hemen her programda şiddet söz ya da görüntü ile yer alır. Bir çocuk filmi olarak hazırlanan yapımlarda dahi "alkolik veya kumarbaz bir babanın anneyi dövmesi" sahnesi çok tanıdıktır. "Kötü baba, anneyi döver" mesajı verilmekle birlikte şiddet görüntüsüne maruz kalan çocuk bundan olumsuz etkilenmekte, duyguları incinmektedir.

Televizyon ve bilgisayar, play station gibi sanal oyunlardaki şiddet görüntüleri çocukta vicdan oluşumunu engellemektedir. Batılı ve Amerikan kaynaklı filmlerde üzülen insanlar kusarak duygularını ifade etmektedirler. Çünkü üzülmenin vicdan muhasebesinin içte, hislerde yaşandığını bilmezler. Fizikî bir tepki ile bunu ifade etme yoluna giderler. Bunun sebebi Amerikan, Japon ve Batı kaynaklı yapımlarda izleyicinin dikkatini canlı tutmak için çok fazla şiddet görüntüsüne yer verilmesidir.

Çocukluklarını ve masumiyetlerini kaybederler

Çocuk filmi, çocuk programı ve çizgi film olarak sunulan birçok yapımda şunları görürüz:

Anne baba veya diğer yetişkinler arasındaki ilişkiler detaylandırılarak mahrem sınırlar düşünülmeden anlatılır.

Büyüklerin yaşadığı aşk ilişkilerine ayrıntılı yer verilir. (Sihirli Annem)

Çocukların ya sevgilisi ya da âşık olduğu birileri vardır. (Cedric)

Bazı çizgi filmlerde kadınlar Yunan heykeli gibi resmedilmiştir. Tüm kadınsı hatlar belirgindir. Hatta özellikle vurgulanmıştır.

Karakterler cinsel içerikli ifadeler kullanırlar.

Genellikle öldürme, savaş, şiddet sahnesi defalarca tekrarlanır.

Çocuklar televizyondan neler öğreniyor?

Çocuklar tüketmeyi öğrenir

TV, eğlendirme ve tüketme temelleri üzerine inşa edilmiştir. 'En çok eğlendiren program en çok reklamı alır.', kuralı bunun somut ifadesidir. Ailelerin marka seçiminde artık çocuklar etkilidir. Reklamlarda mutluluk sloganları verilir. Yani bu ürünü kullanırsan mutlu olursun denir. O ürünleri alan anne baba iyidir, alamayan kötüdür. Dolayısıyla çocuk çalışmak, başarılı olmak, erdemli olmak yerine mutluluğu tüketimde aramayı düşünür.

Ailenin referansını kaybetmesine sebep olur

Artık aile çocuğunu yetiştirirken televizyon ile paylaşmak zorundadır. Bilinçli bir yetişkin ile savunmasız, bilinci gelişmemiş bir çocuğun etkilenmesi çok farklıdır. Çocuk gördüğünü belirli bir yaşa kadar olduğu gibi alır. Anne baba çocuğunu günümüzde televizyon ile beraber yetiştirmektedir.

Okumaya, başarıya ve düşünmeye izin vermez

Sayısız TV kanalının olduğu ve konuşma dilinin 13 yaş seviyesi olarak belirlendiği 2006 yılında Türkçe bilgisinin çok televizyon izleyenlerde düştüğü, ifade güçlüğü olduğu ve yabancı sözcüklerin yerli yersiz kullanıldığı tespit edilmiştir. Çocukların okul başarısı ise özellikle ifade gerektiren derslerde azalmaktadır. TV tek yönlüdür. O konuşur, gösterir, inandırır. Çocuk dinler, bakar, inanır.

Kendi kişiliğini oluşturmasına engel olur

Çocuğun çok fazla televizyon izlemesi onu oyun oynamaktan, sofraya oturmaktan, kardeşiyle, annesiyle, babasıyla sohbet etmekten, sosyal faaliyetlerden alıkoyar. Çocuk, TV'de gördüğü ve kendisini özdeşleştirdiği karakter gibi olmaya çalışır. Kendini Spider Man zannederek yüksekten atlayan çocuklar, Pokemon gibi uçanlar, yaktığı ateşi Çilek gibi sihirle söndürmeye çalışan çocuk bu özdeşleşmenin çok çarpıcı örnekleridir.

Cinsel kimliği olumsuz etkilenir

Çok fazla cinsel içerikli görüntüler çocuğun cinselliğinin erken gelişmesine yol açar.