Sosyalleşme doğumdan itibaren başlayıp hayat boyu devam eder. Kişilik gelişimi kişinin çevresiyle iletişimine ve gördüğü modellere bağlı olduğu gibi sosyalleşme de kişinin çevresiyle etkileşimi sonucu gelişir.

Çocuğun büyükleriyle beraber olması kadar yaşıtları ile görüşüp oynaması da sağlıklı bir sosyal gelişimin temellerinin atılması için önemlidir.

Sosyal ilişkilerin, kişinin pek çok temel ihtiyacının giderilmesi yanında bireyin kendisini ifade edebilmesi, kendisine güveninin artması, başka insanları örnek alarak kendisini geliştirmesi, eksiklerini görerek düzeltmesi gibi pek çok işlevi vardır.

Bireyin gelişmesinde doğumdan itibaren kritik evreler vardır. Çocukluktan gençliğe kadar bireyin, hayatın her döneminde edineceği özellikler ve kazanacağı beceriler farklıdır. Bu sebeple sosyalleşmenin kesintisiz olması gerekir. Ergenlik dönemi gencin belli dönemlerde iç dünyasına çekilmeyi veya aile ve akrabalarla biraz daha mesafeli olup arkadaşlarıyla daha çok vakit geçirmeyi tercih ettiği bir dönemdir. Küçükken anne-babasıyla aile, akraba, dost ziyaretlerine gitmek için can atan gencin ergenlikle birlikte evde kalmayı tercih ettiği çok görülür. Bu, gencin; aile, akrabalar, okul, komşular, televizyon, kitaplar gibi pek çok kaynaktan veri elde ettiği, bazen birbiriyle çakışan bilgileri özümsemeye çalıştığı, zihninde beliren yeni sorularla yeni arayışlara ve araştırmalara yöneldiği ve belki de farkında olmadan kendi değerlerinin, fikirlerinin ve kendine has kişiliğinin oluştuğu dönemdir.

Yalnız kalmasına da fırsat verin

Bu sebeple zaman zaman yalnız kalmak istemesi yadırganmamalı, hatta biraz da buna fırsat verilmelidir. Bununla beraber gencin tamamen kendi dünyasına çekilmesine göz yumulmamalıdır. Bunun için genci, ailece gidilen ziyaretlerin bir kısmına gitmeye ve onlar ziyarete geldiği zaman ev sahipliğinde etkin rol oynamaya teşvik etmek ve bazı sorumluluklar vermek gerekir. Zira ergenlik döneminde hormonların değişmesi, ÖSS heyecanı, eğitim veya iş amacıyla aile çevresinden uzaklaşma gibi nedenlerle artan kaygı düzeyi başka psikolojik nedenlerle de birleşerek bazı gençlerde sosyal kaygıyı artırmaktadır.

İlköğretim döneminde sosyal ilişkilerde çok rahat olup da lise ve üniversitede sosyal kaygıları artan, toplum içinde, bilhassa hocalarının ve diğer yetişkinlerin yanında daha çok heyecanlanan ve rahat konuşamayan gençler oldukça çoktur. Sosyal ilişkileri fazla olan, aile ve dost çevreleri geniş olan, yapılan ziyaretlere katılan ve sohbet ortamlarından uzak kalmayan gençlerde ise bu tür problemler çok daha az görülmektedir. Bununla beraber ailelerin, gencin bu ziyaretlerde yalnız kalmasını önlemeye çalışmaları, daha sonraki ziyaretlere daha istekli katılmalarında yararlı olur. Zira sosyal kaygısı yüksek gençler ergenlik döneminde, aile ziyaretlerinde ilgisizlikten sıkılıp bu sebeple evde kalmayı tercih ettiklerini ifade ediyorlar.

S.H. diyor ki, "Annem ve babam sık sık çok fazla sayıdaki akrabalarımızı ziyarete gider, beni de birlikte gelmek için zorlarlar. Bazen ben de gitmek isterim. Fakat ziyarete gittiğimizde ya herkes ikili üçlü gruplar halinde birbiriyle konuşur, ben yalnız kalırım ya da birlikte konuşulan konular beni ilgilendirmeyen mevzular olup bundan sıkılırım. Ben de bir daha bu sıkıntıya katlanmamak için gitmek istemiyorum."

Tabii ki aynı ortamda kendisine arkadaş bulabilen, gruplar oluşturup oyunlar oynayan ve kendi aralarında sohbet edebilen gençler de vardır. Bununla beraber büyüklerden ilgi bekleyen, değer görmek isteyen biraz çekingen gençlerin hassasiyetlerine karşı duyarlı olmak ve onları ilgisiz bırakmamak, her konuda olduğu gibi akraba ziyaretlerinde de aşırılıktan kaçınmak genci iç dünyasına çekilmekten koruyacaktır. Gencin her dönemde olduğu gibi bu dönemde de yetişkinlerle beraber olmaya ihtiyacı vardır.

Zira gençlerin çoğu kendi arkadaş çevrelerinde rahat konuşurken, yetişkinlerle diyaloglarında kaygı duyarlar. Yetişkinlerle görüşme fırsatı bulan gençler, onların tecrübelerinden yararlanacak, düşüncelerini onların arasında ifade etmeye fırsat bulacak ve bu konuda daha fazla deneyimli olacaklardır. Aile, akraba ve dost ziyaretleri, kuzenler ve akran gençler gibi gencin kendi seçtiği arkadaş çevresinden farklı çevrelere sahip gençlerle görüşmesine de fırsat verir. Böylece gencin farklılıkların farkında olmasında ve hadiselere daha geniş perspektiften bakmasında etkili olur. Aynı zamanda üniversite ve iş hayatında katıldığı gruplarda daha az kaygı duymasına yardımcı olur.