Savaş, üniversiteye hazırlanmak için mutlaka özel ders alması gerektiğini düşünüyordu. Ancak ailesinin özel derse ayırabileceği bir bütçe kesinlikle yoktu. Gazeteye bir ilan verdi ve üç kişilik bir gruba matematik dersi verebilecek bir öğretmen adayı aradığını belirtti.

Başvuran hocalardan birini beğendi ve onunla anlaştı. Hoca saatine 30 YTL istiyordu; bu işin piyasası böyleydi. Savaş, iki arkadaşına "Çok iyi bir hocadan yarı fiyatına özel matematik dersi almak ister misiniz?" diye sordu. Arkadaşları 15 YTL'lik teklifi kabul etti ve arkadaşlarından aldığı parayı hocaya vererek kendisi özel ders için hiç para ödememiş oldu.

New York'a öğrenci olarak gelen Aytül, Manhattan'daki kiralık ev fiyatlarını görünce çok şaşırdı. 2000 dolardan aşağıya ev yoktu ve şehir, İstanbul ile kıyaslanınca çok pahalıydı. Aytül, dört oda-bir salon ev aramaya başladı. Bir Türk iş kadını dostunun kefaletiyle 3000 dolar kira ile Manhattan'ın kuzey bölümünde bir ev tuttu. Sonra gazeteye 1000 dolara kiralık oda ilanı verdi. Kendisine dört kiracı buldu, odaları kiraladı, kendisi de salonda yatmaya başladı. Aylık geliri 4000 dolar, gideri ise 3000 dolardı.

Ala, ehliyeti ve arabası olan bir üniversite öğrencisiydi. Bir gün arkadaşlarıyla birlikte Tuzla'ya köfte yemeye gitmişlerdi. Birden gözüne bir sürücü kursu ilişti ve arkadaşlarına "Ben şimdi geliyorum, siz köfteciye oturun." diyerek sürücü kursuna gitti. Arkadaşları Ala'nın bu hareketine anlam verememişti. Ala, sürücü kursunun müdürüne kurs bedelini sordu. 200 YTL idi. Ala "Size on öğrenci getirirsem, bana 200 YTL verir misiniz?" diye sordu. Kurs müdürü kabul etti. Üniversitede henüz ehliyet almamış sayısız öğrenci vardı. Ala on kişi buldu; ve bir hafta sonra 200 YTL'sini aldı.

Tuba, bir kursa gitmek istiyordu; ancak kursa gidecek parası yoktu. Kursu sunan kişiyi buldu. Kursa gelmek istediğini ancak parası olmadığını söyledi. Direkt olarak şöyle bir soru sordu: "Size iki öğrenci getirsem, ben ücret ödemeden katılabilir miyim?" Kursu sunan kişi, bir an düşündü ve kabul etti. Tuba kursa ücretsiz olarak katılıyordu. Kurs zaten iyi bir kurs olduğu için iki arkadaşını katılımcı olmak için ikna etmek çok zor olmadı.

Richard Branson, karısı ile Puerto Rico'ya iki günlük bir tatile gitmek üzere, gidiş-dönüş bir uçak bileti aldı. Ancak yeterli müşteri olmayınca uçuşu iptal ettiler. Richard Branson da, bir yolcu uçağı kiraladı. Uçağın kira bedelini koltuk sayısına bölerek, İngiltere'de bir gazeteye ilan verdi. "Puerto Rico'ya şu tarihte gidiş-dönüş uçuş. Fiyat çok cazip. 50 sterlin." Richard Branson, bir kumar oynamıştı. Ancak bütün biletleri satmayı başardı. Karısı ve kendisi toplam yüz sterline Puerto Rico'ya gidiyorlardı; üstelik tatil programlarında hiçbir aksama olmamıştı.

İstanbul'a gelen ve ekonomik durumu iyi olmayan bir öğrenci olan Yasin, bir dersten kalınca kazandığı tüm bursları kaybetti. Üçüncü sınıftaydı ve artık geliri sıfırlanmıştı. Bir arkadaşından borç alarak, şehir tiyatrolarından yirmi tane bilet aldı. Tanıdığı bir şirket yöneticisine giderek, bu biletleri öğle tatilinde çalışanlara satmaya çalışmak istediğini söyledi. İhtiyacı olan iki öğrenciye yardım etmek amacıyla biletleri iki katı fiyatına satmayı teklif edecekti. ?irketlerde insanlar birlikte bir yere gitmek üzere daha kolay organize olabildiklerinden biletler hemen satıldı. ?irketin çalışanlarına, iş yaptıkları başka bir şirketin yöneticisiyle, o şirkette de bilet satmak için bir randevu almalarını rica etti. Yasin elde ettiği kazancın yarısını gerçekten kendisi gibi iyi durumda olmayan bir arkadaşına verdi. Para kazanmak için bir yol bulmakla kalmamış; üstelik burs verecek duruma gelmişti.