İki dalda ÖSS birincisi olan Abdurrahman Yılmaz, gösterilen yoğun ilgiden biraz bunalmış da olsa, kendisini bin bir fedakârlıkla okutan, 'sıkmadan motive eden' ailesinin gururundan memnun, "Bilim adamı olmak istiyorum" diyor.

Öğrenci Seçme Sınavı'nda Eşit Ağırlık-1 ve Sözel-1'de Türkiye birincisi, Sayısal-2'de de Türkiye ikincisi olan Ankara Atatürk Anadolu Lisesi öğrencisi Abdurrahman Yılmaz'ın "en başarılı öğrenci" unvanına ulaşmasının arkasında fedakârlıkla yoğrulan bir Anadolu ailesinin öyküsü yatıyor.

Ankara'nın Oran semtinde kooperatif yoluyla aldıkları mütevazı evlerinin kapısını Milliyet'e açan Yılmaz ailesi, ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan'ın "Bence Türkiye'nin en başarılı öğrencisi" dediği oğulları Abdurrahman'la gurur duyuyor. "Ben yaşamadım, ama bize bunun karşılığını fazlasıyla ödediler. Bir baba başka ne bekler ki" diyen baba M. Faruk Yılmaz, Gaziantep'in İslahiye ilçesinde başlayan sıkıntılı geçmişini tebessümle anıyor.

Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü'nden kazandığı bursla okuyan ve 1981'de bu kurumda memur olarak çalışmaya başlayan baba Yılmaz, hayatının zorluklarla geçtiğini söylüyor. Yılmaz, yakın akrabası ve 27 yıllık eşi Zeynep Hanım'la 1981'de İslahiye'den göç ettikleri Ankara'da bütün zorluklara göğüs gerdiklerini vurguluyor.
Babasının yardımıyla kooperatif yoluyla aldığı evinin dışında Gaziantep plakalı 1976 model bir Renault marka otomobili olan M. Faruk Yılmaz, "Varım yoğum hepsi bu. Var olanı da eşimle, tırnaklarımızla kazıyarak yapabildik. Bir memur maaşıyla üç çocuk okutarak hem de" derken duygulanıp susuyor.

Söze giren Zeynep Yılmaz, "Sosyal imkânlarımızdan fedakârlık ettik. Dışarı yemeğe çıkmak mesela. Ama hiç pişmanlık duymadım. İlkokul mezunuyum. Çocuklarıma, 'Aman çocuklar ben cahil kaldım. Siz siz olun okuyun, tek başınıza ayakta kalmayı bilin' derdim. Yüzümü kara çıkarmadılar" diyor.

'Soruları kafamızı şişirir'

Hacettepe Üniversitesi Bilgisayar Öğretmenliği'nden yeni mezun abla Serpil Yılmaz, "Anne ve babamın yaptığı fedakârlığı gördükçe, 'Bunun karşılığını en başarılı olarak vermeliyim' diye düşündüm hep. Ders çalışmadığımda vicdan azabı duyardım" sözleriyle duygularını dile getiriyor.

Türkiye İstatistik Kurumu Gaziantep Bölge Müdürlüğü'nde çalışan abla Gülşah Yılmaz da, sarıldığı Abdurrahman'ı "Israrlı sorularıyla kafa şişirir, ama mantığına sığmayan şeyi asla kabullenmez. İnatçıdır" sözleriyle anlatıyor.
Konuşmaları biraz mahcup dinleyen Abdurrahman, "Böyle bir ailem olduğu için çok şanslıyım, incitmeden yönlendirdiler" diyor. Babası tıp okumasını istemesine karşın elektrik-elektroniğe eğilimli olduğunu belirtiyor.
Kendisinden söz ederken telefonunun hiç susmamasından da yakınıyor: "Arkadaşlar, akrabalar, öğretmenlerim, üniversitelerin yöneticileri arıyor. Bunlara alışık değilim. Açıkçası aşırı ilgiden bunaldım. Bilimsel konuları çok seviyorum. Lise başlarında Jules Verne'in 'Ay'a Yolculuk' kitabını okuduğumda imkânsız gibi görünen şeylerin zamanla nasıl gerçekleştirilebilir olduğunu gördüm. Astronot olmayı hayal ederdim. İmkânsız şeyleri başarmak isteği hep içimde var. Bilim adamı olma isteğimin altında da bu düşünce yatıyor sanırım. Ama NBA'i izlemeye ve basketbola da devam edeceğim."

Babasının siciline işlendi

Oğlunun başarısı baba Yılmaz'ın memuriyet siciline de işlendi. Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Özak, Yılmaz'a takdir belgesi ve plaket verirken, Abdurrahman'a da bir cep telefonu ile dizüstü bilgisayar armağan etti.