Tatil bitiyor ve okullar yakında açılıyor. ÖSS'ye ve OKS'ye hazırlananları zorlu bir maraton bekliyor. Sınava hazırlanan öğrenciler için en büyük sorun sene başında yaşanan mevsimsel değişikliğin oluşturduğu isteksizlik ve motivasyonsuzluktur. Bunun iki nedeni var.

1- Mevsimsel değişiklikler sonucunda biyolojik dengenin bozulması

2-Tatil sonrası çalışma alışkanlığının kazanılamaması

Yazın sonlarına doğru güneş ışınları giderek azalır. Bu azalma mutluluk hormonu serotonin salgılamasının azalmasına, beyin kimyasının değişmesine ve bazen depresyona neden olur. Yaz aylarında ise güneş ışınlarının dik gelmesi sonucunda ışınlar gözlerimiz aracılığıyla kimyasal enerjiye dönüşüyor ve mutluluk hormonu olarak bilinen serotoninin artmasını sağlıyor. Bu mevsimsel farklılıklardan dolayı insanlar yazın daha fazla mutlu olurken sonbaharda mutluluk düzeyleri azalmaya başlıyor.

Bununla birlikte yaz ve sonbaharı algılayışımız da bunu etkiliyor. Yazı, çoğumuz neşe, umut, tatil, mutluluk, eğlence ve dinlenme olarak algılıyoruz. Ancak sonbahar öyle mi? Sonbahar denince insanlar hüzünlenmeye başlıyor. Her yer sararıyor, yağmur ve soğuklar artıyor. Güneş ışınları daha az görünmeye başlıyor ve kapalı havalar hüzünlenmemize neden oluyor. Bir taraftan da tatilde ki rahat ortamınızı özlüyorsunuz. Gecenin geç saatlerine kadar oturmaları, öğleye doğru uyanmaları, öğleden sonra yaptığınız gezintileri, akşamüzeri  katıldığınız sohbetleri!

Birkaç gün okula veya dershaneye yeni başlamanın heyecanıyla bu sorunları pek hissetmiyorsunuz. Ancak zamanla bu heyecan kayboluyor ve sıkılmaya başlıyorsunuz. Bir an önce zorlu maratonun son bulmasını ve tekrar tatil günlerine dönmeyi istiyorsunuz. Bu isteksizlik sizleri derslerinize motive edemiyor. Ancak günler çok çabuk geçiyor. Her geçen gün sizi sınava daha çok yaklaştırıyor. Tabiî ki sınavda başarılı olanlar hep sınava iyi hazırlananlar oluyor. Bu nedenle iyi bir başlangıç yapmak ve tatilin oluşturduğu isteksizliği bir an önce kırmak gerekiyor.

İsteksizlikten kurtulup motivasyonu sağlamanın değişik yolları var. Bunların en başında zorlu maratona iyi bir başlangıç yapmaktan geçiyor. Öğrenciler sınav psikolojisinin oluşturduğu havayla saatlerce süren günlük ders çalışma planları yapıyor, soru bankası bitirmeyi planlıyor, günlük soru çözümü hedeflerinde bulunuyorlar. Ancak bunları yaparken kendi yeterliliklerini ve tatilden yeni dönmüş olmanın oluşturduğu olumsuzlukları göz ardı ediyorlar.

Öğrenci ne kadar çalışkan, zeki ve yetenekli olursa olsun. Okul ve dershane başlar başlamaz ders çalışmaya abanması, günün büyük bir bölümünü ders çalışmaya ayırması yanlıştır. İlk birkaç gün tatilden yeni dönmenin oluşturduğu havayla bunu başarabilir. Ancak bir hafta sonra sıkılmalar baş göstermeye başlar. Yavaş yavaş öğrenci planlarını gerçekleştiremez, hedeflerine ulaşamaz ve bunun sonucunda ders çalışmaya karşı olan isteği kırılır, kendine olan güveni azalır. Böylece kendi sonunu da hazırlamış olur.

Bu nedenle asıl olan maratona iyi başlamaktır. Gücü, zamanı ve imkanları iyi kullanıp. Dengeli ve hedefe ulaşmaya dönük plan yapmak gerekir. Bunun için sene başında ilk günler fazla yüklenmemek gerekir. Örneğin öğrencinin birkaç ay içinde günlük 4 saat çalışma gibi bir hedefi varsa hemen ilk günlerden kendini günlük 4 saat ders çalışmaya zorlaması doğru değildir. Çünkü tatilden yeni dönmüş bir birey hem psikolojik yapısını hem fizyolojik yapısını bir anda buna uyarlayamaz. Bu nedenle hedefini gerçekleştiremediği için kendine olan güveni yitirmeye başlar. Okul ve dershanenin başlangıcından kısa bir süre sonra ÖSS'yi veya OKS'yi kazanamayacağını düşünür. Bu düşünce zamanla inanca dönüşür. İnançlarımız da davranışlarımızı etkiler. Bunun sonucunda da ders çalışmayı bırakır ve hedeflerimizi küçültmeye başlarız ya da onlardan tamamen vaz geçeriz.

Çinlilerin güzel bir sözü var. 'Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklersen sonuç her zaman yanlış olur.' diye.  Eğitim-öğretim yılına iyi bir başlangıç demek var gücünüzle ders çalışmanız, dinlenme alışkınlıklarınızı bir kenara bırakmanız anlamına gelmez. Kendinizi bir maratonda koşan atlet gibi düşünün. Yarışa ilk başladığınızda rakiplerinizi kontrol etmeniz, gücünüzü doğru kullanmanız ve önde koşan gruptan ayrılmamanız gerekir. Bu arada sürekli nefesinizi dengede tutup, vücudunuzu son yüz metre de atacağınızı depara hazırlamanız gerekmektedir. Eğer bunları başarabilirseniz, yani öndeki koşan gruptan ayrılmayıp, gücünüzü ve nefesinizi yerinde kullanıp son düzlükte depar atabilirseniz başarılı olursunuz. Bu nedenle eğitim-öğretimin başladığı ilk günlerde dengeli olmakta ve tempoyu yavaş yavaş artırmakta her zaman yarar vardır.

Eğer hedeflerinize ulaşmak ve mutlu olmak istiyorsanız yani iyi bir sonuç için iyi bir başlangıç yapın. İyi bir başlangıçta gücünü ve mantığını yerinde kullananlar yapar. Duygularınızın esiri olup büyük yarışta erken çıkış yaparak geleceğinizi karartmayın!  ..