?Issız bir adaya düşseniz yanınıza ne alırdınız?' sorusunu bilirsiniz. Peki son birkaç yılda bu kadim ve klasik soruya verilen cevabın bir hayli değiştiğini biliyor musunuz? Bu sorunun cevabı olabilecek şeylerin bulunduğu listenin başında artık bilgisayar yer alıyor. Hadi halkayı biraz daraltalım; ?gençlerin' listesinin en vazgeçilmez maddesini bilgisayar oluşturuyor.

Yapılan araştırmalar gençlerin vakitlerinin büyük çoğunluğunu bilgisayar başında geçirdiğini ortaya çıkardı. Ya oyun için ya da internette sörf yapmak için, çivilenmişçesine bilgisayar başındalar, gençler. Bu durumda ailelerin de en büyük şikayeti ?çocuklarda sosyalleşme problemi oluşturan' bilgisayar bağımlığı oluyor doğal olarak.

Uzmanlar da boş durmuyor pek tabii. Bünyeyi mikroplara karşı güçlendirmeye yarayan ?aşı' benzeri çözümler üretmeye çalışıyorlar bilgisayar bağımlılığına karşı. Bilgisayar bağımlılığını, yine bilgisayarla çözmeyi düşünecek kadar sürrealist olabiliyorlar!

?aka yapmıyoruz. İstanbul'da faaliyette bulunan ?Bağımlılık Tanı ve Tedavi Merkezi? (BATEM), bilgisayar bağımlılığını yine bilgisayar aracılığıyla tedavi eden yeni bir yöntem geliştirdiği iddiasında. Kullanılan ilaç ise özel hazırlanmış bir bilgisayar programı.

BATEM Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Kültegin Ögel, söz konusu tedavi ile internet ve bilgisayar kullanımını tamamen ortadan kaldırmanın değil kontrollü kullanımın amaçlandığını söylüyor. BATEM, ailelerin geleneksel mücadele yöntemine de karşı çıkıyor. Fişi çekme ya da güç düğmesinden kapatma modelleri gençleri çileden çıkarmakla kalmıyor, gençleri bu kez internet kafelere yönlendiriyor.

Doç. Dr. Ögel, günlük yaşamda her an ihtiyacımız olan bilgisayara karşı olmadığını belirtiyor. ?Bağımlı olunan durumu tamamen yasaklamak sorunu çözmüyor. Bu yüzden tedavimiz kişinin internet kullanımı ile diğer etkinlikleri arasında sağlıklı bir denge kurmasına yönelik.? şeklinde açıklama yapıyor. Ailelerin internet bağımlılığını bir hastalık olarak görmemesi gerekiyor Ögel'e göre... Bağımlılık bir davranış bozukluğundan ibaret. Bu nedenle de terapi destekli tedavide öncelikle bilgisayarın günlük yaşantıyı ne kadar engellediği tespit ediliyor. Bağımlılık oluşturup oluşturmadığına karar verilmesine yarayan bazı ölçüler var.

Bağımlılık da öyle kendi kendine oluşmuyor tabii. Anne-baba baskısının bu işte önemli bir payı olduğundan dem vuruyor Ögel. İlk olarak terapilerle çocuk ve ebeveyn arasındaki çatışmaya son veriyorlarmış bu yüzden. Ögel, ?Çocuklar internet bağımlısı olduklarını kabul etmedikleri için ilk terapide uzlaşmak istemiyorlar. Böyle durumlarda çocuğu memnun edecek; ama onu bağımlı kılmayacak ortak internet kullanma süresinde anlaşıyoruz. Belirlenen süreye göre hazırlanan bilgisayar programını aileye veriyoruz.? diyor.

BATEM'in hazırladığı programda öncelikle aileler haftalık kaç saat bilgisayar kullanacaklarına karar veriyor. Belirlenen süreye göre hazırlanan program şifresiyle birlikte aileye veriliyor. Çocuk bilgisayarı kullanmak istediğinde anne ya da baba önce verilen şifreyi girmek zorunda. ?ifre girilince bilgisayar ekranında sürekli görünen saat işlemeye başlıyor. Böylece internet kullanıcısı ne kadar süre bilgisayarın başında kaldığını kontrol edebiliyor. Zaman dolunca bilgisayar kilitleniyor. Böylece kişi doktorlar eşliğinde belirlenen süreden fazla bilgisayar kullanamıyor.

İnternet kullanırken en önemli sorun zamanın nasıl geçtiğinin farkına varılmaması. ?Bu program sayesinde kullanıcılar zamanı kontrol edebilme yeteneği kazanıyor. Bilgisayarı kullanmadığı zamanlar için de kendisine başka uğraşlar bulmak zorunda kalıyor. Böylece bilgisayardan uzaklaşmış oluyor.? diyor Ögel. İnternet bağımlısı bu tedavi ile artık bağımlı olmadığı için 2-3 ay sonra verilen programı kullanma gereği bile duymuyor. ?imdiye kadar en küçük yaş grubunun 12 olduğunu belirten Ögel, başarı oranının altı aylık sürede yüzde yüz olduğunu söylüyor. İnternete bilgisayar çözümü ilk anda kulağa çelişik geliyor belki ama, üzerinde düşünülünce mantığını kavrayabiliyorsunuz