Bazen neye baktığınız değil, hangi çerçeveden baktığınız çok daha büyük önem taşır. Günümüz şartlarında sorunsuz, kedersiz bir hayat geçirmek zor. Ancak hayatımızdaki olumsuz etkenlerle güçlü bir biçimde yüzleşmek ve başa çıkmak mümkün...

Çok stresli bir anınızda şunları düşünmeyi deneyin:

'Daha kötüsü olabilir miydi?', 'böyle bir duruma düşmemek için gelecekte yapabileceğim şeyler var mı?', 'bu kötü durumdan kendim için bir ders çıkarabilir miyim?', 'bu içinde bulunduğum kötü durumla ilgili ne yapabilirim?'...

Ünlü bir söz vardır, 'hayatın bize bakış açısını, bizim hayata bakış açımız şekillendirir'. Kuşkusuz ki, günümüz şartlarında sorunsuz, kedersiz bir hayat yaşamak mümkün değil. Çünkü kendi hayatımızın kontrolünü elimizde ne kadar tutmaya çalışırsak çalışalım, çevremizdeki pek çok olumlu/olumsuz etkenlerden kaçamıyoruz. Olumsuz etkenlerden kaçmak mümkün değil ama onlarla güçlü bir biçimde yüzleşmek ve başa çıkmak mümkün. Bunun ilk koşullarından biri de, insanın kendi bakış açısını şekillendirebilmesi.

Düşünün, bir sabah uyanıyorsunuz ve kendinize şöyle diyorsunuz:

Çok kötü bir gün geçireceğim. Bu koşullandırmayla güne başladığınızda, her şeyin ters gittiğini gözleyebilirsiniz. Çünkü bir kere terslik sizin içinize yerleşmiş olur. Siz iyi olan şeyleri bile kötü görmeye başlar ve içinizdeki kasvetin etkisiyle başınızın üzerinde kara bulutlarla gezersiniz.

Elbette ki, hayatı sürekli toz pembe görmeye çalışmak ve olumsuz koşulların varlığı reddetmek gerçekçi değil. Gerçekçi olmaması bir yana, çok da yapay. Ama siz bu yapaylığa düşmeden kendine pozitif bir bakış açısı geliştirebilirsiniz. Çünkü yaşadığınız sürece başınıza hep iyi bir şey gelme olasılığı mevcut. Bazen umulmadık bir biçimde önünüzde yeni bir kapı açılabilir. Siz her şeyin sonu, diye düşünürken, kendinizi bambaşka bir ortamda bulabilirsiniz. Oysa umudunuzu kaybedip yıkılmış ve bitmiş olduğunuzu düşünmeye başladığınızda, önünüzde açılacak yeni kapıları da göremeyebilirsiniz.

İnsanlar genellikle olumsuzlukları görürler ve çok çabuk umutsuzluğa düşerler. Oysa bazı zorluklar karşısında elimizde son bir kart daha bulunur. Bu da 'olasılık' kartıdır.

Çok stresli bir anınızda şunları düşünmeyi deneyin:

·          Daha kötüsü olabilir miydi?

·          Böyle bir duruma düşmemek için gelecekte yapabileceğim şeyler var mı?

·          Bu kötü durumdan kendim için bir ders çıkarabilir miyim?

·          Bu içinde bulunduğum kötü durumla ilgili ne yapabilirim?


Daha kötüsü olabilir miydi?

Bazen öyle durumlar vardır ki, gerçekten kötü bir şeyle karşı karşı yayızdır. Ama daha kötüsü olması da mümkündür. Bu durumda daha kötüsünün de olabileceğini düşünüp kendimize bir avuntu bulabilir, en azından bu gerçeği bir çıkış noktası olarak kullanabiliriz.

Böyle bir duruma düşmemek için gelecekte yapabileceğim şeyler var mı?

İçinde bulunduğunuz durumu iyi değerlendirin ve analiz yapın. Yaşadığınız sıkıntıyı düşünün ve bunu bir daha yaşamamak için gerekli önlemleri alın. Sıkıntıdan kıvranıp kendinizi akıntıya bırakmak yerine, bir kez daha aynı acıları çekmemek için önlemler almaya başlayın.

Bu kötü durumdan kendim için bir ders çıkarabilir miyim?

Pollyannacılık oynamaya gerek yok. Kötü bir durumla karşı karşıyaysanız, bunu kendinize itiraf edebilirsiniz. Ama bu durum size bir konuda ders veriyorsa, bunu hemen değerlendirilmelisiniz. Bazen olumsuz sandığınız durumlar size hayatınızı yeni bir perspektifte değerlendirme ve değiştirme fırsatı verir. Böyle bir seçenekte, aldığınız dersleri gelecekte de kullanabilirsiniz.

Bu içinde bulunduğum kötü durumla ilgili ne yapabilirim?

Bu, en önemli seçenek. İçinde bulunduğunuz zorlu durumdan nasıl kurtulacaksınız? Genellikle kendini strese, acıya kaptırmak, sıkıntıdan çıkma seçeneklerinin üzerini örter. Siz de yaşadığınız zorluklardan şikayet etmekten ziyade kurtulmanın yollarını düşünüp bir an önce sıkıntılarınıza son vermeye çalışmalısınız.