Debbie, yan odada yatan başka bir hasta idi. O da umutsuz kabul edilen bir durumdaydı. Beyninde bir tümör vardı.

Tamamen iyileşmek için ameliyatın başarı şansı yüzde birdi ve Debbie, şans faktörü yüzde bir de olsa ameliyat olmak istemişti. Hastanede herkes Debbie'nin motivasyonuna hayran olmuştu. Bir kere her gün saçlarını tarıyordu. Hasta önlüğünü her gün değiştiriyordu. Hiç hasta bir insan gibi değildi. Bir hemşire, ona sırrını sordu ve o da anlatmaya başladı: 'Hayatım boyunca dış görüntüme önem verdim. Ama cazibeli bir kadın olmaya değil, güzel giyinen bir insan olmaya çalıştım. Temiz ve uyumlu giysiler giyiyordum. İnsanlar da bana 'Ne kadar güzel giyinmişsin.' diyordu. Bu bana enerji veriyordu. Yaşamımda rutinler oluşturdum. Mutlaka eşim ve çocuklarımla birlikte geçireceğim bir gün olurdu. Onlarla oyunlar oynar ya da birlikte dans ederdik. Eşimle her sabah yürüyüşe çıkardık. Çok uzun da değil, 30 dakika. Aynı zamanda arkadaşlarımla birlikte olmak için, dinlenmek için, kitap okumak için düzenli zaman ayırdım. Bunlar beni besleyip dinlendirdi.

Anneme, babama, kardeşlerime, eşime, çocuklarıma sevgimi ifade etmekte hiç tasarruflu davranmadım. Sevdiğim şeyleri yapmaya özen gösterdim; ama aşırıya kaçmadan. Biliyor musunuz, her şey az olduğunda daha çok lezzet veriyor.

Cimri değil, ama tutumlu bir insandım. Onun için para tasarruf edebiliyor, bir şey gerektiğinde alabiliyordum. Aynısı yemek yememe de yansımıştı. Yemek yerken benzer bir disiplini göstermiştim. Böylece hiç aşırı kilolu olmamıştım. Egzersiz yapmayı hayatımdan hiç çıkarmadım. En güzel egzersiz de ailenizle yaptığınız sanırım. Ayrıca hiçbir kötü alışkanlığım olmadı.

Geleceği hep planlamaya çalıştım; küçük küçük hedefler koydum ve onlara ulaştıkça mutlu oldum. Verdiğim tüm sözleri tutmaya çalıştım. Tutabildiğim her söz bir başarıya dönüşüyordu. Bu aynı zamanda iş hayatında beni başarıya taşıdı. Ayrıca tüm fatura ve borçlarımı zamanında ödedim. Hiçbir zaman günlük işleri, bulaşıkları ertesi güne bırakmadım. Bu da yine bana bütünlük hissi veriyordu. Akşamları ödevimi yapmış olarak uyuyordum.

Dürüstlük hep düsturum oldu. İnsanlar yapamayacağım bir şey isteyince onlara 'hayır' demesini bildim. ?ikayetçi olduğum bir konu da varsa, bunu yerinde ve zamanında söylemesini bildim. Birçok insan şikayetçi olduğu, beğenmediği şeyleri başkası kırılmasın diye dile getiremiyor. Sonra da bir sürü sorun yaşıyor.

Bir de çok iyi arkadaşlarım vardı. Kitap okuyan, paylaşacak yeni bir şeyler öğrenen insanlarla arkadaşlık yaptım ve dinlemeyi iyi bildiğimi söyleyebilirim. Dinlemek ve konuşmak için oranım, iki kulak bir ağız olmuştur. İnsanları dinlemesini bildim. Onları anlamaya çalıştım. Onları takdir etmesini de bildim ve onların iyi yönlerini hep söyledim. Onlar da bana olumlu geribildirim verdiler.

Bir taraftan da yardıma ihtiyacı olanlara yardım etmeye, başkalarına destek olmaya çalıştım. Ben de yardıma ihtiyaç duyduğumda Allah da bana yardım etti. Bir de büyük kararları iyice araştırdıktan sonra verdim. Ama yine de duygularımı dinledim. Eğer bütün bilgiler tersini de gösterse bazen araştırmamın sonuçlarının yönlendirmesinin tersini yaptım. Hayallerimin peşinden gittim. İster tatil olsun, ister kariyerimle ilgili bir hayal olsun. Onlar olmaz demedim; hep olacaklarını düşündüm. ?imdi de tamamen iyi olacağımı düşünüyorum. Onun için bu ameliyatı istiyorum. Bu bir sınav ve ben bu sınavı geçeceğim.'