Bir yere geç kaldığımız için sorun yaşıyorsak, planlama becerilerimizde ve zaman kullanma alışkanlıklarımızda sorun var demektir. Birçok insan, bir yere geç kaldıktan sonra, eğer gittiği yere kabul edilmişse geç kalma olayını sorgulamadan yaşamına devam eder.

Halbuki insan, geç kalma olayını iyice sorgulasa yaşamında devrim yapabilecek bir sürü şeyin farkına varır. Gittiği yere geç kalan kişinin (eğer geç kalma rutine dönmüşse) verdiği sözleri tutmakla ilgili bir sorunu vardır.

'Kişisel gelişim nereden başlar?' sorusunun birçok yanıtı olsa da, en önemli cevaplardan bir tanesi, insanın kendisinin farkında olmasından başlar. İnsanın kendini geliştirmesi, olumsuz özelliklerini ortadan kaldırırken, olumlu özelliklerini pekiştirmesi anlamına gelir. Diğer bir deyişle, iyi yaptığımız ve olumlu sonuç getiren davranışlarımızı çoğaltacağız ve olumsuz sonuçlar getiren davranışlarımızı değiştireceğiz.

İşe değiştirmemiz gereken davranışlarımızdan başlayabiliriz. Ne var ki, çok az kişi değiştirmesi gereken davranışlarının farkındadır. İnsan, her zaman her durumda kendini haklı görme eğilimi gösteriyor. Dolayısıyla kim bir sorun yaşarsa yaşasın bunu kendi açısından değerlendiriyor ve karşı tarafı haksız buluyor. Sorunu düşündüğü ya da başkasına aktardığı zaman da kendi açısından görüyor ve haklı olduğuna ilişkin deliller yetersiz-mantıksız olsa da, o delil kırıntılarını kendini haklı çıkarmak için kullanıyor.

Kendimizi geliştirmek için sorunları samimi bir şekilde masaya yatırmalıyız. Bir sorunu masaya yatırabilmek için, bir sorun avcısı gibi yaşamımızdaki irili ufaklı sorunları belirlemek için bir çaba içine girmeliyiz. Ardından bir dizi sorun yakalarız. Okulda olumsuz sınav neticeleri, işyerinde bitirilmemiş işler, arkadaşlarla ya da ast-üstlerle ve aile üyeleriyle sorunlarımız olabilir. Birisiyle ilişkimizde bir sorun varsa, o soruna az ya da çok bizim de katkımız vardır. Dolayısıyla yaşamımızda herhangi bir konuda yaşadığımız sorunu samimi bir şekilde incelediğimizde, o sorunun bir davranışımızın ya da yapmadığımız bir davranışın sonucu olarak ortaya çıktığını görürüz.

İlişki sorunlarının dışında performans sorunları da olabilir. Diyelim ki, dersler kötü gidiyorsa ya da raporlar yetişmiyorsa, olasılıkla bu kötü gidiş bizim tembelliğimizin, zamanı iyi kullanmamızın; yanlış bölümde çalışıyor–okuyor olmamızın, önceliklerimizi belirlemede başarısız olmamızın bir sonucu olabilir. Dolayısıyla her sorunu ameliyat masasına yatırdığımızda sorunun içinde kendimizi buluruz.

Bazı yazarlar ve danışmanlar, her şeyin insanın içinde olduğunu düşünüyor. Her şey insanın içinde değil. İnsanın içindekiler dış dünya ile ilişkiye girdiğimizde ortaya çıkıyor. Bir dağa tırmanmaya kalktığınızda kararlılık düzeyiniz, dağa bir ekip olarak çıkıyorsanız arkadaşlarınızla uyum beceriniz ortaya çıkıyor. Bir arkadaş toplantısına gittiğinizde giyim kuşam seçiminizin doğru olup olmadığını, orada yeni tanıştığınız insanlarla bir sohbet başlatıp başlatamadığınız da ortaya çıkıyor. Başlattığınız sohbetler, birdenbire şiddetli bir tartışmaya ve iddialaşmaya dönüşüyorsa orada bir ilişkiyi makul düzeyde tutamadığınıza ilişkin işaret oluşuyor. Dışarıya çıktığımızda kendimizi tanıyoruz.

Birçok insan, hastalandığı zaman ilaç içip onu iyileştirmeye çalışıyor. Hastalıkların neredeyse tamamı, bizim yaşam şeklimizden (yeme içme alışkanlıkları, stres düzeyi, spor yapma/yapmama) kaynaklanıyor. Vücuttaki ağrılar, acılar, şişler, ateşlenmeler, kızarıklıklar bizim yaşam şeklimizdeki hataların habercisiyken, günlük yaşamdaki tartışmalar ve sorunlar bizim kişiliğimizdeki ya da davranışlarımızdaki hataların habercisidir.