Yalnızlık isteği:

Her genç yalnızlığını paylaşacağı ayrı bir odasının olmasını ister. Odasında saatlerce kalabilir. Küçük nedenlere kızabilir, kırılabilir. Gencin bu isteğinin doğal karşılanması gerekir.

İsteksizlik oluşabilir: Hızlı bir bedensel gelişme içinde oldukları için bu durum enerjilerini tam olarak kullanamamalarına neden olmaktadır. Tüm enerji bedene yansımakta ve sonuçta istek-sizlik oluşabilmektedir. Bir takım ağrılar ve sızılar da ortaya çıkabilmektedir. İşte tüm bu durumlar derslere de yansıyabilmekte, ilkokulda elde edilen başarıda düşüş görülebilmektedir. Bununla başa çıkmak çok önemlidir. Bu başarısızlık durumundan kaygı duymamak gerekir. Bunun geçici olduğunu düşünmek en doğru çözüm olur. Bu dönemde isteksizliğe bağlı olarak can sıkıntısı da oluşabilmekte ve can sıkıntısı uzun sürebilmektedir. Ayrıca huzursuzluk oluşabilmektedir. Bunun nedeni ise beden-deki değişimlerdir. Öğrencide, sürekli bir şeylerle ilgilenme, meşgul olma isteği vardır. Ergen hareketli, kıpır kıpırdır. Bu durum okul için de söz konusudur.

Toplumsal zıtlık durumu: Genç sürekli içinde bulunduğu ortama karşı çıkar. Bu nedenle çevresi ile olan ilişkilerinde zaman zaman geçimsizlik oluşabilir. (gerek aile, gerek okul, gerek arkadaş ilişkilerinde) Otoriteye karşı direniş eğilimleri: Ev ortamında mutlaka otoriteyi temsil eden birisi vardır. Ya anne ya baba ya da ağabey, abla. Gelişmekte olan ergenin karşı çıkacağı ilk kişi otoriteyi temsil eden kişidir. Eğer otoriteye karşı çıkamıyorsa bu istek ergende daha da alevlenecektir. Genellikle 13 yaş kişinin en huzursuz olduğu en geçimsiz olduğu, her şeye karşı çıktığı bir dönemdir. Otoriteye karşı gelemeyen bireylerde bazı davranış bozuklukları oluşabilmektedir.

Olay çıkarmak

İnsanları kızdırmak

Yerli yersiz ıslık çalmak

Dikkatsizlik

Kabalık

Sabırsızlık

Dalgınlık, aldırmazlık

İnatçılık

Kafa tutma

Şüphecilik

Bu bozukluklar cinsel olgunlukla birlikte düzelme gösterir. "Herkesten verebileceği kadarını istemeliyiz. Otorite her şeyden önce sağduyuya dayanmalıdır. Sen kalkıp halkına, kendilerini denize atmalarını buyurursan ihtilal çıkar. Benim verdiğim buyrukları akla yatkın olduğu için yerine getirmelerini istemek hakkımdır."

Karşı cinse olan zıtlık: Genellikle bu dönemde kızlar ve erkekler birbirlerini sevmezler. Ancak birbirleri olmadan da yapamazlar. Bir yandan da sürekli, karşı cinsten olanları küçük düşürme eğilimime girebilirler. Duygululuğun artması: Bu dönemde ergenler çok fazla duygusal olabilmektedirler. Ancak bu durum biçim değiştirerek kendisini gösterir.

Karamsarlık oluşur.

Kendilerine söylenen şeyleri ters anlarlar.

Çabuk sinirlenirler.

Hiçbir şeyden memnun olmazlar.

Küçük şeylerden dolayı hemen ağlama görülebilir. Kendilerine olan güven duygusu azalabilir: Çocukların kendilerine olan güvenlerinin azalmasının nedeni onlardan beklenen rollerin yoğunluğudur. İyi bir öğrenci, iyi bir evlat, iyi bir abla ya da ağabey...İşte çocuklardan beklenen mükemmeliyetçi özellikler özgüveni sarsıyor. Ayrıca bu dönemde çekingenlik oluşabiliyor ve kendilerini bu yönde gizleme eğilimi görülebiliyor. Hayalcilik oluşabiliyor. Genç nelerden yoksunsa, nelere arzu duyuyorsa o şeylerin hayalini kurar.

Ergenlerin Kaygıları: Bedeninin fiziksel özelliklerinin normal olup olmadığı durumu kaygı yaratabiliyor. Cinsiyetinin normal gelişip gelişmediği ve cinsiyetinin bir takım özellikleri kaygı durumlarını yansıtabiliyor. Örneğin, ayaklarının büyük olduğunu düşünen genç daha küçük ayakkabı isteyebilir. Ellerini saklar. Yüzü sivilceliyse, dişleri düzensizse bunu büyük bir sorun haline dönüştürebilir. "Acaba ben tam bir kadınsı özelliklere sahip miyim?" "Acaba ben tam bir erkeksi özelliklere sahip miyim?" düşüncesi sürekli zihinlerini meşgul eder. Cinsellikle ilgili konuları genellikle aileleri ile paylaşamazlar. Arkadaşları ile paylaşırlar, çeşitli yayınları takip ederler. Cinselliğin dışında din, ahlak, felsefe, siyaset konularını da yoğun olarak arkadaş gruplarında konuşurlar.