Çetelerin oluşmasındaki belli başlı faktörler:

Dil güçlükleri: Konuşulan dili anlamama ya da çocuğun konuştuğu dilin başkaları tarafından anlaşılmaması.

Okulda karşılaşılan güçlükler: Başarısızlık, okula devamsızlık, okulda iyi bir arkadaş çevresinin oluşmaması...

Her türlü ayrımcılık: Din, mezhep, dil, ırk ayrımı

Düşük ekonomik durum.

Aile ocağındaki yıkıntı: Üvey anne baba tutumları, ailenin ilgisizliği...

Çocuğun içinde bulunduğu gruptan dışlanması: Çocuk çeteyi prestij sağlamak,bir mevkii sağlamak açısından bir araç kabul etmekte ve çeteye katılmaktadır. Çeteye katılan kişinin bazı kişilik sorunları çözümlenememiştir. Özellikle güvensizlik duygusu çete içinde kaybolur. Çetelerde aşırı bir dayanışma söz konusudur. Çeteye girmek isteyen kişiler önce sadece heyecan duymak için birlikte küçük suçlar işlerler. Eğer işlenen suçlar cezasız kalırsa bu sefer daha büyük suçlar işlemede adım atarlar. Çete içinde suçlar bir âdet-gelenek halini alır ve yeni üyelere suç tekniği öğretilir, birey işlediği suçlardan dolayı suçluluk duygularına kapılmaz. Çünkü bunu bireysel olarak işlenmiş bir suç değil; grubun suçu olarak algılar. Bu dönemde ergenlerin yalnızlık ihtiyacı çete içinde engellenerek ortadan kalkar ve kişi daha doyumlu olur, kendisine benzeyen insanların da olduğunun farkına varır. Başka insanların da kendisi gibi yalnız, başarısız olduğunu bildiği zaman rahat ederler. Ayrıca sigara, alkol gibi madde kullanımları da bu dönemde başlar. Önce özenti olarak kullanılır. Daha sonra birey bu maddelere sorunları olduğu zaman yaklaşır ve bunları sorunlardan kaçma yolu olarak algılar. En son aşama da ise alışkanlık olur.

Yıkıcılığın kontrolü

Tüm dürtü ve davranışların amacı organizmayı korumak, onun dengesini sağlamak, varoluşu sürdürmek, gereksinimleri doyurmaktır. Biraz garip görünse de çocuklar özgüvenlerini "yıkıcı" davranışlar yoluyla da kazanabiliyorlar. Davranışlarına gösterilen tepkiyi çok iyi değerlendiriyor, neyi yapıp yapamayacaklarını bu yolla anlıyorlar. Çocuk her yaşta bir takım yıkıcı duygular taşıyor. Fiziksel, zihinsel ve ruhsal açıdan büyük dönüşümlerin yaşandığı ergenlik dönemi yıkıcı davranışların kolaylıkla artabileceği bir zemin oluşturuyor. Gelişimsel olarak sorunlar yaşayan ergenler çevreden gelen olumsuz etkilerin de kışkırtmasıyla öncelikle kendilerine dönük yıkıcı davranışlar içine girebiliyorlar. Bu dönemde merakla başlayan sigara, alkol ya da madde kullanımı gencin bedensel ve ruhsal sağlığına yıkıcı etki sağlıyor. Toplumda yüceltilen şiddet örnekleri çocukta yüce bir amaç uğruna birilerine zarar vermenin yanlış olmadığı düşüncesini doğuruyor. Özellikle bulundukları ortamlarda şu yada bu şekilde şiddetin tanığı olan çocuklar yıkıcı davranışlarda bulunmaya daha yatkın oluyorlar. Bir de televizyondaki şiddet programları çocukları derinden etkiliyor. Çocukta gece korkuları, yalnız kalmaya tepki, konsantrasyon güçlüğü görülebiliyor. Yıkıcı dürtüler her zaman her çocukta ve her yaşta mevcuttur. Ancak aile ortamlarının değişikliği çocuktan çocuğa farklılıklar yaratıyor. Sevginin disiplin ve denetimle birlikte verildiği ailelerde çocuklar yıkıcı dürtülerinin buyruğuna girmiyorlar.