Bir kelebek yanlışlıkla bir mutfağın penceresinden içeri girmişti. Begüm ise kelebeğin içeri girdiğinden habersiz pencereyi kapatıp dışarı çıkmıştı.

48 saatlik sıradan bir kelebek ömrüne sahip olan kahramanımız kısacık ömrünü hiç istemediği bir yerde geçirdiğini seziyor ve mutsuz oluyordu. Bir saat sonra Begüm alışverişten eve döndü ve yine kelebekten tamamen habersiz bir şekilde mutfak penceresini açtı. Eşyaları yerleştirmeye başladı. Kelebeğimiz de ömrünün geri kalanını özgür bir şekilde geçirmek üzere kanatlarını çırparak uzaklaştı.

F.'nin çok ilginç ve gizli bir amacı vardı. Bu amacından ötürü, güneşin erken doğmasını istiyordu. Gün ışığıyla karşılaşmak için inanılmaz bir arzusu vardı. Bu arzusunu bilgeliğiyle tanınmış bir arkadaşı olan E.T. ile paylaştı. Arkadaşı da sabahı beklemesini önerdi. Sabretmesi yeterliydi. F., arkadaşına, 'Sabrın dışında bir yol yok mu?' diye sordu. Bilge arkadaşı, 'Elbette var.' dedi. 'Doğuya doğru yürüyecek olursan, senin açından güneş daha erken doğmuş olur.'

Filiz, Deniz ile evlenmek istiyordu. Ne var ki, Filiz'in babası bu evliliğe karşıydı. Konu komşu daha önce Deniz'in birçok kızla gezip tozduğunu ve hiçbir ciddi ilişki kurmadan ayrıldığını söylemişti. Filiz'in babası, Deniz'in nişanlandıktan sonra ayrılabileceğini düşünüyordu. Bunu da açık bir şekilde kızına, dolaylı bir dille Deniz'e söylemişti. Filiz ve Deniz bu konuyu değerlendirdiklerinde Deniz sadece, 'Sabredelim.' dedi. 'Doğru zamanın gelmesini bekleyelim.' Böylece görüşmeye devam ettiler. Bu arada her türlü bayram ve kandil gününde Deniz, Filiz'in babasını ya ziyaret etti ya da telefon açtı. Filiz'in babası zamanla bu genci başka bir gözle görmeye başladı ve yaklaşık 1,5 yıl sonra kızına sordu: 'Sen bu adamla evlenmek istiyor musun?' Kızı da 'Evet.' deyince babası: 'Gelip istesinler o zaman.'

İngiltere'ye çocuk bakıcısı olarak giden Duygu, umulmadık bir sorunla karşılaşmıştı. Çocuğun anne-babası onu çok sevdiyse de Teta onu sevmemişti. Tek başına yemek yiyemiyor ve giyinemiyorsa da Duygu'nun onun yemesine, giyinmesine yardım etmesini istemiyor ve Duygu'yla oynamıyordu. Sürekli çatışma halindeydiler. Duygu, İngilizcesini geliştirmek için oradaydı ve yeni bir aile bulması zor olacaktı. Ancak o sabretti. ?artlar mutlaka değişecekti ve geçen zaman içinde Teta onu çok sevdi. O kadar ki, neredeyse annesinden çok. Duygu'nun aileden ayrılma günü gelip çattığında yaşanılanlar, Duygu'nun bu aileyle birlikte yaşamaya başladığı günden çok farklıydı. Teta, Duygu'ya sarılmış, gittiği için hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Zaman ve şartlar değişmişti.

Alp, bir fabrikaya uzun süre mal sattıktan sonra satın alma müdürüyle bir çatışma yaşamıştı ve fabrika Alp'lerin şirketinden mal almayı bırakmıştı. Bir yıl sonra fabrikanın satın alma müdürü işten ayrıldı ve yerine yeni biri geldi. Alp de yeni satın alma müdürüyle tanışarak yeniden mal satmaya başladı.

Gün ışığında E.T., F.'ye herhangi bir sorunumuzun çözümünün ve çözümsüzlüğünün birçok örnekte belirli bir zamanla ilgili olduğunu söyledi. Amacımıza ulaşamıyorsak, bu, amacımıza ulaşılamayacağını değil, o anki şartlar itibarıyla ulaşılamayacağını gösterir. Dünya sürekli bir değişim içinde. İnsanlar doğuyor, ölüyor; ülkelerin sınırları değişiyor. İklimler, kara parçalarının yerleri bile değişiyor. Sorunlarımızın çözümü, bazen sadece uygun şartların ortaya çıkacağı zamanı beklemektedir. Elbette insan, elinde imkân varsa zamanı bu uygunluğa ulaşması için çaba harcayarak da değerlendirebilir.