Bu yıl son kez yapılan Ortaöğretim Kurumları Seçme Sınavı'nda (OKS) birinciliği göğüsleyen 97 öğrenciden altısı ile bir araya gelerek sohbet ettik. Biz sorduk, onlar sınava nasıl hazırlandıklarını, hedeflerini ve başlarından geçen ilginç olayları anlattılar.

Hayatlarının son üç yılı, hedefleri uğruna okulda, dershanede, evde testlerle boğuşarak, oynamak, gezip tozmak gibi çocukça arzulardan fedakârlıklar yaparak geçmiş gencecik öğrenciler var karşımızda. Onlar, bu yıl son kez yapılan Ortaöğretim Kurumları Seçme Sınavı (OKS)'nda birinciliği göğüsleyen 97 öğrenciden sadece altı tanesi. Geçtiğimiz cuma günü sınav sonuçlarının açıklanmasıyla genç kariyerlerine “OKS birincisi” unvanını eklediklerinin iki gün sonrasında bir sabah kahvaltısında buluşuyoruz bu altı öğrenciyle. Canlı yayınlar, röportajlar, her medya kurumu için cevaplanan “Senden sonra sınava gireceklere tavsiyelerin neler?” türünden birbirinin aynı onlarca soru derken o güne kadar alışık olmadıkları bir temponun içine girmeleri yormuş gibi görünüyor birincileri. Yine de küçük yaşta adlarını tüm ülkeye duyuracak kadar büyük bir başarıya imza atmanın mutluluğuyla yüzleri gülüyor, uykulu olsa da gözleri parlıyor. Ulaştıkları başarıyı “kısmet” ya da “denk geldi” ifadeleriyle değerlendirecek kadar mütevazı, “İleride neden başbakan olmayayım ki?” sorusunu yöneltecek kadar da gözleri her daim zirvede. Biz de sınava Anafen Dershaneleri'nde hazırlanan bu gençlerle nasıl ve ne kadar çalıştıklarından ziyade OKS'ye hazırlık süreci ve sınav sonrası dönemde yaşadıkları ilginç olayları, değişen hayatlarını konuştuk. Anladık ki sınava hazırlık için masa başında dört şık arasında geçirilen saatlerin içinde ve dışında çok şey yaşanıyormuş.

İlk olarak sınavın hemen sonrasında düştükleri boşluktan bahsediyorlar. Alıştıkları rutinin dışına çıkmak çok şaşırtmış onları. Hepsinin yaptığı ilk iş üst üste dizdikleri kitaplarını bir süre izlemek olmuş. Soru bankalarıyla iç içe bir hayattan kopmak çok zorlamış olsa gerek. Öyle ki sınav sonuçlarının açıklanmasından bir gün önce soru çözen bile var aralarında. Esentepe İlköğretim Okulu öğrencisi Sinem Gündoğdu, “Bağlandık onlara, gece gündüz onlarlaydık.” sözleriyle açıklıyor durumu. Sınav sonrası hayat biçimine dair yaşadığı çelişkileri ise şöyle anlatıyor: “Masanın başına geçiyorsun ama çalışacak bir şey yok. Televizyona, bilgisayara vurduk kendimizi. Ailem de televizyon izlememe çok şaşırıyordu. Zaten ben de kendime inanamıyordum.” 700. Yıl Osmangazi İlköğretim Okulu öğrencisi Ebru Özdemir ise düştüğü boşluğu yıl içerisinde bitiremediği kitaplarla kapatmaya çalışanlardan. “Hem liseye hem de ÖSS'ye hazırlık olsun diye düşündüm.” diyor. MEV Özel Basınköy İlköğretim Okulu öğrencisi Zeynep Rana Demir'in anlattıkları da birinciliği paylaştığı arkadaşından geri kalmıyor: “Annem, babam ben ablam, oturup televizyon izliyoruz mesela. Hiç alışmadığım bir ortam son üç yıldır. Gidip ders çalışmam lazım diye düşünüyordum. Alıyorum test kitabını önüme, sonra ben ne yapıyorum diye düşünüp bırakıyordum.”

F 1 PİSTİNDE KOŞMAK STRESE BİREBİR!

OKS birincilerinden Özel Başakşehir Burç İlköğretim Okulu öğrencisi Leyla Elmas'ın en büyük zevki Formula 1 yarışlarını izlemek. Hıza, hesaba kitaba dayalı rekabet tam ona göreymiş. Fakat sınava hazırlandığı süreçte okul, dershane, denemeler derken fırsat bulamıyormuş F 1 pilotlarının hünerlerini izlemeye. O da çözümü gecenin üçünde uyanmakta bulmuş. Nasıl olsa gecenin bir yarısı ne ders var ne hoca! Hatta babasını ikna eder etmez Kurtköy'deki F1 yarış alanına koşturmuş. Yarışlar biter bitmez kendini biraz önce F 1 araçlarının son sürat geçtiği piste atmış. ?Deliler gibi koştum.? diyor. Hatta fren izlerinin üzerinde koşmanın sınav stresine birebir olduğunu söylüyor. Leyla'nın ilginç hikâyesi bununla sınırlı değil tabii. Kendisini öyle kaptırmış ki hazırlıklara, deneme çözerken çalan yangın alarmına bile aldırmamış.

Zeynep Rana Demir'in şimdilerde gülerek anlattığı anısı da bu öğrencilerin birincilik başarısını nasıl elde ettiğinin göstergelerinden. Hiç öyle “Kaç saat ders çalıştın, kaç kitap bitirdin?” diye sormaya gerek bıraktırmayan bir anı bu. Zeynep Rana'nın bizler için eğlenceli, sınava hazırlananlar için düşündürücü ve dahi “Başarı için fedakârlık ve kararlılık gerek.' sözünü doğrulatıcı anısı şöyle: “Biz bir arkadaşımla geç saatlere kadar dershanede kalıp test çözüyorduk. Yine bir gün çalışırken saat bayağı geç olmuştu. Dershanede kimse kalmamıştı. Bir bekçi bir de ikimiz kalmıştık. Sınıfta ders çalışırken ben sırayı salladım biraz. Bayağı bir zaman geçti. Ama şişe sallanmaya devam ediyordu. Arkadaşıma baktım. İkimiz de durduk. Hâlâ sallanıyor şişe! Deprem oluyor dedik. Masanın altına falan girmeye çalıştık. Neyse sonra sakinleştik biraz. Korktuk tabii. Eve gitmek istedik. Aşağı indik. Her taraf karanlık. Kapıyı açmak istedik ama kilitli. Zorluyoruz kapıyı, bağırıyoruz “Kimse yok mu?” diye. Bekçi de o sırada depoya inmiş. Kimse yok ortalarda. Kapıyı zorluyoruz. Ağlayacağız neredeyse. Sonunda bekçi sesimizi duymuş. Geldi, kapıyı açtı da dışarı çıkabildik.” Tabii bu öğrencilerin hazırlık sürecinde tüm hayatları ders çalışmayla geçmiyor. Sınırlı da olsa sosyal hayattan kopmuyorlar. Örneğin Özel Avcılar Fatih İlköğretim Okulu öğrencisi Efe Yasin Akman, her fırsat bulduğunda evlerinin yakınındaki ağaçlık alanda top koşturuyormuş. Bir de dershanenin düzenlediği yoğun programların sıkıldığı anlarında kitapların sayfalarına iskambil kâğıdı çizip arkadaşlarıyla oynuyormuş. Bu arada sayfanın ilk iki üç sorusunu çözmeyi de ihmal etmiyormuş “Hocalara karşı görüntü olsun diye!” Özel Merter Fatih İlköğretim Okulu öğrencisi Recep Çelebi'nin de sınava hazırlanırken sürekli takip ettiği bir televizyon programı varmış. Israrla program dediği yayın ise ısrarımız sonunda adını söylediği Hatırla Sevgili dizisi. O, “Televizyon da izlerim, bilgisayarda oyun da oynarım. Kontrollü olduktan sonra birincilik için bile engel değil.” diyor.

Birincilerden öneriler

Leyla Elmas: Özel Burç Fen veya Özel Fatih Fen liselerinden birinde eğitimine devam etmek istiyor. Hedefi ise telekomünikasyon mühendisi olmak. Seneye sınava gireceklere “Okulda veya dershanede hocaların hazırladığı programlara uyun.” tavsiyesinde bulunuyor.

Ebru Özdemir:Atatürk Fen veya Özel Fatih Fen liselerinden birinde okumak istiyor. Onun hedefi iyi bir eğitimci olmak. Kendinden sonra gelenlere “Çok çalışmak gerekiyor. Morallerinin bozulduğu anlarda bile pes etmemeleri gerekiyor.” diyor.

Sinem Gündoğdu: Onun arzusu Özel Fatih Fen veya İstanbul Lisesi öğrencisi olmak. Bilgisayar mühendisi olmak istiyor. Sınava hazırlananlar için “Kararlı olmak başarıyı getirir. Hedefinizden şaşmayın.” tavsiyesini dile getiriyor.

Zeynep Rana Demir:Galatasaray Lisesi'ni düşünüyor. Fransa'da alacağı eğitimin ardından iyi bir uluslararası hukuk uzmanı olmayı hedefliyor. Sınavda yüksekleri hedefleyenlere “Herkesin çalıştığından en az bir kat daha fazla çalışın.” diyor.

Recep Çelebi:Özel Fatih Fen Lisesi'nde eğitim hayatını sürdürmek istiyor. Matematik alanında akademisyen olmayı hedefliyor. “Okul ve dershane programlarına tam anlamıyla uyun yeter.” diyor seneye sınava gireceklere.

Efe Yasin Akman:Galatasaray Lisesi'nde okumak istiyor. Maaşlı işleri sevmediği için yazılım uzmanı olmak istiyor. “Paraya sıkışınca program yazarım.” diyor. Sınava gireceklere tavsiyesi ise şöyle: “Öncelikle başaracağınıza inanın. Deliler gibi test çözmek yerine eksiklerinizi belirleyip çalışın”