YGS son mudur yoksa sadece bir başlangıç mıdır, bu konuda herkes farklı bir düşüncede bulunabilir. Gerçekten de YGS kimine göre bir son kimine göre başlangıç. Ama aslında ne son ne de başlangıç. YGS 100 adım sonra ulaşılan bir hedefin sadece 40 adımı. Ama daha geride 60 adım var. Peki, yolun asıl kısmı daha geride değil mi. Ya da şöyle düşünün bir maçın kaçıncı dakikasıdır YGS. Belki 30 belki 40. Ama daha geride çok dakikalar var. Süper Lig'de 2009-2010 sezonunda goller en çok 76. ve 90. dakikalar arasında atılmış. O zaman karar verin oturup maç bitti diye ağlayalım mı yoksa golün en çok atıldığı dakikalarda gol mü atalım. Ya da son dakika golünü yiyip ‘’artık önümüzdeki maçlara bakacağız’’ yorumunu mu yapalım?

 

 

          Akıllardan geçenleri kâğıda dökelim, neler bunlar:

 

       - O kadar çalıştık; ama emeğimiz boşa gitti.

       - Ben sıkıntıya girip çalışırken acaba başkaları şifrelerle kolayca sonuca mı ulaştı?

       - Aslında çalışacaktım; ama bu durum moralimi çok bozdu.

       - Bu olay karşısında sınavlara karşı güvenim sarsıldı.

       - Tüm dikkatim dağıldı.

       - Konsantrasyonum bozuldu.

       - Çalışma isteğim kalmadı.

       - Sınavım zaten kötü geçti; sınav iptal olsaydı daha iyi olurdu.

 

Bunlar öğrencilerin söyledikleri cümleler. Ve daha çok şey üretilebilir. Zaten bu konuda yapılan küçük bir araştırmadan sonra ortaya çıkan sonuç ta bu durumu bize açıklıyor.

  

Şu an çoğu öğrenci hedefinden uzaklaşmış ve LYS’ ye hazırlığı bırakmış durumda ve bu kaostan nasıl kurtulacakları konusunda en ufak bir fikir sahibi de değiller; çünkü bırakmışlık psikolojisine bürünmüşlük var. Herkes kendi bahanesinin gölgesinde serinliyor. Öğrencilerin en kısa zamanda üzerlerindeki bu ölü toprağını atıp silkelenmeleri gerekmektedir. Bu konuda öğrenciler dışında asıl büyük görev ailelere düşmektedir. Onları eğer bu durumdan bir an önce kurtaramazsak bu kez de YGS sonuçları açıklandığında geç kalmışlık psikolojisi başlayacak.

 

Değerli öğrenci arkadaşlarım biz her yıl bu sahneyi sizler gibi binlerce öğrencimizle zaten yaşıyoruz. Sahne de roller de değişmiyor, sadece oyuncular değişiyor. Gelin bu senaryoyu hakkını vererek ve yaşayarak oynayalım, inanıyorum bu senaryonun sonunda hepiniz ödül alacaksınız. Bırakmayan, yılmayan, yenilmeyen bahane üreten değil yoluna kaldığı yerden devam edenler kazanıyor. Kısacası: Geleceğini kendine inananlar ve kendine güvenenler daha iyi belirler!

 

Şu an yapmamız gereken şey çok basit aslında. LYS’ ye yalnızca 2 ay kaldı. Bu süre hem çok kısa hem de çok uzun. Ama bu süre kime göre kısa kime göre uzun? Bunu belirleyen şey sürenin niceliği değil, niteliğidir; yani değerlendirilme biçimidir. Bir an önce YGS’ yi tartışmayı bırakalım ve geriye kalan süre içerisinde zamanımızı iyi değerlendirip hep beraber LYS’ yi kurtaralım.