Yaşlanmayı nasıl yavaşlatabiliriz?

Pamukkale Üniversitesi'nde 'Kişisel kalite' başlığıyla yaptığım bir konferansta keskin bir ifade kullandım "Hastanelere ihtiyacımız yok." diye. İhtiyacımız olan, önleyici sağlık yaklaşımı.

Sağlıklı besleneceğiz, spor yapacağız, ortam şartlarına uygun şekilde giyineceğiz, hijyene dikkat edeceğiz ve düşük bir stres düzeyiyle yaşayacağız. Bu şartlar altında hastalanma ihtimalimiz düşük. Ama ne var ki, yine beklenmedik bir hastalık bizi vurabilir, bir kaza olabilir ve hastaneye düşebiliriz. Ancak marifet, genel kontroller dışında (check-up) ve doğum gibi sebeplerin dışında hastaneye uğramadan bir hayat geçirmek. Büyük lokma yiyip büyük konuşmamak gerek, hemen bu konuşmadan birkaç gün sonra kıdemli ekip arkadaşım Nurtaç Yelden, bir apandisit rahatsızlığıyla hastaneye yattı ve ameliyat oldu. Çok şükür şimdi iyi. Hastanelere ihtiyacımız varmış. Kahramanmaraş Megapark Hastanesi'nin özenli ilgisine teşekkür ederiz.

Ameliyat sonrasında Nurtaç ile sohbet ederken, apandisit büyümesi gibi sorunların önüne geçmese de insanın düzenli spor yapması gerektiğini söyledim. Birçoğumuz 'keşke günde bir saat spor yapabilseydik' der. Ancak birçok örnekte spor, insanın nefsiyle ilgili verdiği birkaç aşamalı bir sınavdır. Öncelikle spor yapmak için zaman ayırmanız gerekir. Uykuyu, televizyonu ya da rahat bir ortamı veya çalışmayı bırakıp spor yapmak için karar almamız gerekir. Birçoğumuz bu aşamayı geçemeyiz. Eğer bu aşamayı geçebilirsek işin spor boyutuna geliriz ki, bu da güçlükleri olan başka bir deneyimdir. Evde mekik de çekseniz, spor salonunda ağırlık da kaldırsanız, dışarıda bisiklet de sürseniz bir süre sonra kaslarınız yanmaya başlar. Özellikle kaldırılan ağırlıklar, çıkılan yokuşlar arttıkça kasların yanması artar ve kişinin kararlılığıyla ilgili bir sınavın içinde bulursunuz kendinizi. Birçokları bu iki sınavı da vermekten kaçınır ve vücutlarına ihtiyaç duyulan enerjiyi veremez. Spor yaparken enerji harcanır mı, enerji kazanılır mı? Bu da cevabını aramamız gereken bir başka sorudur.

Uzakdoğu sağlıklı hayat sporu olan Tai Chi Chuan yaparken şunu fark etmiştim. Oldukça yavaş hareketlerle yapılan bu spor sırasında tüm kaslarımızı ve kılcal damarlarımızı kullanırız. Örneğin başlangıçta iki elinizi sanki bir topu vuracak gibi havaya kaldırıp dizler biraz bükülüyken neredeyse bir dakika gibi yavaş bir sürede en yukarıdan dizlerinize kadar indirirsiniz. Kollar yerçekiminin etkisiyle değil, tamamen sizin kontrolünüzde dizlerinize doğru iner. Bir taraftan da derin bir nefes alırsınız. Aldığınız bu nefes, kontrol etmeye çalıştığınız kol ve bacak kaslarınıza doğru yol alır. Kaslar oksijenle çalışır ve parmak uçlarına kadar yavaşlatmak için kontrol ettiğiniz bu kasların hepsine doğru temiz bir kan yol alır. Spor faaliyeti, mevsimlerden bağımsız olarak insanın vücudunda yaptığı bir bahar temizliğidir. İster bisiklete binin, ister kürek çekin, ister futbol oynayın, kullanılan kaslara doğru oksijenle temizlenmiş tertemiz bir kan yol alır.

Namaz kılarken yaptığımız özel hareketler ve özellikle özgün oturma pozisyonu da vücudun kaslarının kullanılmasına yardım etmekte, ayak parmaklarına kadar kasların değerlendirilmesine imkân vermektedir. Bu kasların kullanılması sırasında temiz kan birinci sınıf bir şekilde vücudu dolaşmakta ve vücuda enerji vermektedir. Dolayısıyla ibadet ederken de spor yaparken de kalori harcarız ama soluduğumuz oksijenle de enerji alırız.

İstanbul'daki ekip arkadaşım Şirin Gavas ile insanın yaşlanması nasıl yavaşlatılır konusunda tartışırken bu konuda yedi unsurun öne çıktığını söyledim. Daha önce yazmıştım; insan bedenine, ruhuna, ailesine, arkadaşlarına, gelişimine, kariyerine ve mali durumuna dengeli bir şekilde zaman ayırmalı. Burada uzun ve sağlıklı yaşamak için ne gerek diye düşünerek bir sadeleştirme yaparsak, en önemli iki unsur insanın bedenine ve ruhuna yaptığı bakımdır.