Tatil öncesi anne ve babalara uyarılar

Yrd. Doç. Dr. Alev Kılıçoğlu, birinci dönem karnesinde zayıf not bulunan öğrencilerin intihara yönelmesinin en

 Yrd. Doç. Dr. Alev Kılıçoğlu, birinci dönem karnesinde zayıf not bulunan öğrencilerin intihara yönelmesinin en önemli nedeninin, ailelerin verdiği tepki olduğunu belirtti.

 

Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Alev Kılıçoğlu, birinci dönem karnesinde zayıf not bulunan öğrencilerin intihara yönelmesinin en önemli nedeninin, ailelerin verdiği tepki olduğunu bildirdi.

Yrd. Doç. Dr. Kılıçoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çocuğunun karnesinde zayıf notlar bulunan anne ve babaların karneyi görünce bunu sakinlikle karşılamalarının yararlı olacağını söyledi. Yrd. Doç. Dr. Kılıçoğlu, ''Üzüntülerini ifade etsinler, ancak bunu büyük tepkiler haline getirmesinler. Dünyaya gelmemizin veya yaşamamızın amacı her zaman sınavlardan iyi almak değil, ne olursa olsun yaşamımız süresince mutlu olmak. Anne ve babamızla mutluysak geri kalan şeyler aslında hep ikinci plandadır'' dedi.

ZAYIF NOTU BULUNAN ÇOCUKLARIN İNTİHARA YÖNELMESİ

Yrd. Doç. Dr. Kılıçoğlu, karnelerinde zayıf notları bulunduğu için yarıyıl tatillerinde intihara kalkışan çocukların, bunu yapmalarının kolay olmadığını ifade etti.

Çocuğun anne ve babasını üzmek istemeyeceğini belirten Yrd. Doç. Dr. Kılıçoğlu, şöyle konuştu:

''Birinci dönem karnesinde zayıf notlar bulunan çocukların yarıyıl tatilinde intihara yönelmesinin en önemli nedeni, ailelerin verdiği tepkidir. Ailesinden alacağı tepkiden korkarak böyle bir şey yapabilir. Ergenlik döneminde çocuklar arkadaşlarından, dizi filmlerden, kendi kahramanları ve idollerinden etkilenebilir. Bunlar olacak şeyler ama bir çocuğun intiharı düşünüp karar vermesi, hareket geçmesi ve bunu gerçekleştirmesi kolay bir şey değildir. Burada çok ciddi bir sorun var demektir. Dizi filmler çok etkiliyor olsaydı, izleyen çocukların pek çoğu intihar girişiminde bulunurdu.

Çocuklardaki intihar vakalarının pek çoğu aslında dikkat çekme amacına yöneliktir. Eğer bir çocuk, annesine ve babasına, 'Ölsem de kurtulsam', 'Bir öleceğim siz de kurtulacaksınız' diyorsa bunu kesinlikle dikkate almak gerekir.''

''DERS ÇALIŞMAYA ZORLAMAYIN''

Yrd. Doç. Dr. Kılıçoğlu, yarıyıl tatilinde çocukların ders çalışmaya zorlanmaması gerektiğini söyledi.

Tatil süresince çocuğun sportif faaliyetlere yönlendirilip boş zamanlarını değerlendirmesi ve dinlenmesinin sağlanabileceğini belirten Yrd. Doç. Dr. Kılıçoğlu, şöyle devam etti:

''Çocukların yarıyıl tatilinde özellikle bir hafta derslerinden uzak kalmalarında yarar var. Tabii ki her çocuğun seviyesi farklıdır. Bazılarının karnesi iyi, bazılarının kötü olabilir. Karnesi kötü olan çocuklarının velileri, çocuklarını yargılamaktan ziyade bu durumu nasıl çözebileceklerini düşünmelidir. Anne ve babasının çocuğuna söylediği, 'Sen bu işi yapamıyorsun', 'Bu ne biçim karne' gibi sözler ya da başvurdukları cezalar bir işe yaramadığı gibi çocuğun derslerden soğumasına neden olur. Bütün çocuklar annesinin, babasının gözüne girmek ister. Annesi ona güzel sözler söylemiyorsa başarılı olmak için hiçbir motivasyonu kalmaz. Bir sonraki dönemde ders çalışmasına rağmen yine zayıf not alırsa, 'Annem yine bana kızacak' diyebilir ve o endişe onun çalışmasını engeller, bir süre sonra ders çalışmayı bırakmasına neden olur.''

''YAPICI DAVRANILMALI''

Yrd. Doç. Dr. Kılıçoğlu, anne ve babaların, 2 ya da 3 zayıf notu bulunan çocuklarına, ''Bak sen bu 8 dersi ne kadar güzel başarmışsın, geri kalanlarda da başarılı olacağına inanıyorum'' gibi sözler söylemesinin onların daha iyisini yapmak için çaba harcamalarını sağlayacağını bildirdi.

Ailelerin zayıf notları bulunan çocuklarına cezalandırmak, yargılamak yerine yapıcı yaklaşımlar sergilemesinin yararlı olacağına işaret eden Yrd. Doç. Dr. Kılıçoğlu, böyle olduğu zaman çocukların kendilerini ailelerine karşı daha fazla sorumlu hissedeceklerini kaydetti.

''Kendimize nasıl davranılmasından hoşlanıyorsak çocuklarımıza da aynı şekilde davranmalıyız'' diyen Yrd. Doç. Dr. Kılıçoğlu, şöyle devam etti:

''Çocuğun dersleriyle ilgili başarısızlıklarının birçok nedeni olabilir. Anlama ve algılamayla ilgili sorunu varsa gerçekten yapamıyordur. O zaman ona bağırıp çağırmanın hiçbir anlamı yok. Bu sorunun nasıl çözüleceğine bakılmalıdır. Bunun dışında dikkat eksikliği olabilir. Böyle bir sorunu olduğu için dikkatini sürdüremiyordur, sürdüremediği için dersleri kötü gidiyordur. O zaman çocuk derslerinde kendi başına başarılı olamaz.

Bütün dersleri en yüksek puan olan 5, bir dersinin notu 4 olunca aile çok ciddi tepki gösterebiliyor. Bu biraz da ailenin mükemmeliyetçi yapısından kaynaklanıyor. Ancak bu, çocuğun sürekli anksiyeteye girmesine neden oluyor. Sınav kaygısı da buradan kaynaklanıyor. Sınav kaygısı, sınavda daha başarısız olmayı getiren bir durum. Bu yaklaşım aslında çocuğun başarısını daha kötüye götürüyor. Bu yüzden çocuğun başarısını desteklemek gerekiyor.''

AİLEDEKİ SORUNLARIN ÇOCUĞUN BAŞARISINA ETKİSİ

Yrd. Doç. Dr. Alev Kılıçoğlu, aile içi düzensizlikler, anne ve baba arasındaki sorunların çocukların kişilik gelişimini, özellikle okul başarılarını olumsuz etkileyebileceği uyarısında bulundu.

Ailede bir sorun varsa bunların çocuklara yansıtılmaması gerektiğine dikkati çeken Yrd. Doç. Dr. Kılıçoğlu, şu bilgileri verdi:

''Evin içinde sürekli bir bağırış, çağırış varsa çocuklarda iki şey olur; ya geri çekilip bir şeyleri bırakırlar ya da daha agresif olurlar. Her ikisinde de hem ders başarısı hem kişilik gelişimi anlamında ciddi sorunlar ortaya çıkar. Sorunlar çocuğun bulunmadığı başka bir odada konuşulabilir. Özellikle bu sorunların kaynağının çocuk olmadığını, çocuğun bilmesi gerekir. Bazı durumlarda anne ve baba, 'Her şey senin yüzünden oldu' diye çocuğa karşı tavır takınır. Böyle olduğu zaman çocuklar çok çabuk suçluluk duygusuna kapılır. Bu da çocuğun öz güveninin kaybolmasına, kişilik gelişimi ve başarılı olmada sorunlar yaşamasına neden olur.''