Az zamanda çok iş başarmanın sırlarından bir tanesi, söz vermektir. Söz vermek ya da eski deyimle yapacağını taahhüt etmek, vicdan ve sorumluluk sahibi insanlar için harekete geçirici bir güçtür.

İnsanlar, belirli bir işle ilgili söz verirken çoğu zaman o işi yapabilecekleri zaman normunu ele alırlar. Söz konusu işi, norm zamanın üçte birinde yapmayı taahhüt edecek olurlarsa belki de o işi, üçte bir zamanda yapmanın yolunu icat edebilirler. Taahhütlerine sadık kalamasalar, işi norm zamanın yarısında bile bitirseler bile kendilerine ve müşterilerine bir katma değer üretmiş olurlar. Alışık olduğunuz zaman normlarının dışında taahhütlerde bulunmak, geçen zamanı daha iyi değerlendirmeye zorlayan, saniyeleri ya da dakikaları hissettiren itici bir güçtür.

Diyelim ki, eskiden bir ayda bir iş yaparken, artık bir ayda aynı işin yanında dört ya da beş farklı iş yapmayı daha taahhüt ettiniz. Ayın sonunda işlerin türüne ve sizin bu işleri becermedeki yetenek ve şartlarınıza bağlı olarak ya bu işlerin hepsi yapılmıştır ya da bir kısmı yapılamamıştır. Ancak ortada bir sonuç vardır. Siz bir önceki aydan daha çok iş yapmışsınızdır. Bu yöntemi sürekli kullandığınız takdirde bir yıllık vadede, bir önceki yıla göre daha çok iş yapmış olursunuz.

İnsanların çok önemli bir bölümü düzenli spor yapmak, düzenli okumak istemekte; ama bunların hiçbirini yapamamaktadır. Seminerlerimde katılımcılara, 'Her sabah saat yedi ile yedi otuz arasında yürüyüş yapmak ister misiniz?' diye sorarım. Bazen saat değişikliği önerseler de hemen hepsi 'evet' der. Ben de 'Öyleyse adresinizi verin, yarın sabah kapınıza geleceğim.' derim; onlar da 'tamam' der. Normal şartlar altında kendi kendine yataklarından çıkmayan bu insanlar, bir başkasına söz verince harekete geçmektedir. Buradaki kritik nokta, sözün bir başkasına verilmesidir. Çünkü insanlar başkalarına söz verdiklerinde mahcup olmamak için sözlerini tutmaya çalışmaktadır. İnsan birçok örnekte kendisine verdiği sözleri tutmamaktadır.

Kitap okumak için, kilo vermek için birçok insan kendine söz verir; ama sözünü tutmaz. Ancak bir kitabı bir arkadaşınıza belirli bir günde özetleyeceğinize söz verirseniz son gece de olsa o kitabı okur ve özetini verirsiniz. Bir arkadaşınıza 60 gün içinde 8 kilo vereceğinize dair söz verir; vermediğiniz takdirde 5 bin Euro arkadaşınıza ödeyeceğinize dair bir senet imzalayacak olursanız 8 kilo vereceğinizden emin olabilirsiniz. Neden böyle peki?

İnsanlar ikiye ayrılırlar; birincisi ancak arkalarında itici bir kuvvet olduğu zaman iş yapanlar. Gözlemlediğim kadarıyla toplumun büyük çoğunluğu bu tip insanlardan oluşuyor; sınav günü gelince çalışanlar, patrona mahcup olmamak için projeyi bitirenler, ancak sunum yapılacak günün gecesinde projeyi bitirenler. İkinci grup ise kendi kendilerine harekete geçebilen, kendilerine verdikleri sözleri tutabilenler. Tek başlarına erkenden kalkıp yürüyüşlerini yapabilen, başkalarına söz vermeden projelerinde ilerleyen insanlar. Eğer birinci grupta iseniz sorun yok. Önemli olan, insanın kendini tanımasıdır. Kendi kişilik profilinize göre hareket edin. Sürekli söz verin ve bunları tutmaya çalışın.