Günümüzde birçok anne-baba çocuklarının sorumluluk bilincine sahip olmadığından yakınıyor. Kendi başına bırakıldığında ödevini yapmayan, eşyalarını ve odasını toplamayan, okul çantasını hazırlamayan, dışarıdan geldiğinde ellerini yıkamayan, yemekten sonra dişlerini fırçalamayan çocuklar, anne-babaların çoklukla şikâyetçi oldukları çocuklardır. Bu çocuklar aynı zamanda sorumluluk duygusu gelişmemiş çocuklardır. Sorumluluk, kişinin kendi davranışları ve kendi yetki alanına giren olayların sonuçlarını üstlenmesi, bu konuda hesap vermeye razı olması ve kendi üzerine düşen görevleri yerine getirmesidir.

Sorumluluk duygusunu kazanmamış çocuklar, hayatları boyunca ailelerine yük oldukları gibi, evlendiklerinde evin temel gereksinimlerini de yerine getiremeyebilirler. Çalıştıkları işte kendilerine verilen görevleri öteleyip tam anlamı ile yerine getiremeyebilirler. Bu nedenle anne-babanın görevlerinden biri de çocuklarına sorumluluk duygusunu kazandırmaktır.

2 Yaş Kritik Dönem

Çocuklar iki yaşına yaklaştıklarında benlik duyguları gelişmeye başlar. “Benim” demeye başlayan çocuk, kendi işini bu dönemde kendi yapmak ister. Yolda kimsenin elinden tutmadan yürümek, kendi yemeğini kendi yemek ister. Suyunu kendi elleriyle içmeyi, ellerini kendi yıkamayı arzu eder. İşte bu dönem çocuğun sorumluluk duygusunun ilk gelişme dönemdir. Bu dönemde aileler çocuğa kendi işlerini yapması için fırsat tanımalıdır. Bu fırsat tanındığında çocukta sorumluluk duygusu gelişecektir.

Ne var ki çoğu anne-baba bu dönemde kırar, döker, dağıtır, eksik yapar kaygısı ile çocuklarının işlerini kendilerinin yapmasına müsaade etmezler. Kaşığı onun eline verdiklerinde yemeği dökerek yiyeceğini bilirler. Bunu da istemediklerinden yemeği kendileri yedirirler. Bu davranışlar zamanla çocuğun sorumluluk duygusunun körelmesine neden olur. Kırar diye çocuklarına tabak taşıtmayan, araba çarpar diye yoldan karşı karşıya geçmesine izin vermeyen, düşer diye koşmasına müsaade etmeyen anne-babalar farkında olmadan sorumsuz çocuklar yetiştiriyorlar. Bırakalım eksik yapsınlar, yarım yapsınlar, hatalı yapsınlar ama kendileri yapsınlar.

Bırakın Hatalarını Kendileri Telafi Etsinler

Diyelim ki, çocuğunuz bardakla su içmeye çalışırken bardak elinden kaydı ve yere düşüp kırıldı. Bu durumda birçok anne-baba çocuğuna ilk önce kızar, sonra onu kenara çaker ve kendileri kırılan döküleni temizlerler. Çocuğa hatasını telafi için fırsat vermezler. Böylece çocuk yaptığının sorumluluğunu almamış olur. Bu durumda yapılması gereken kırılanı-döküleni temizleme sürecine çocuğu da dahil etmektir. Bezle yeri silmek çocukların zevkle yapabilecekleri bir iştir ve onlarda sorumluluk duygusunu geliştirir. Duvarı çizen çocuklara duvarın silinmesinde görev vermek, eşyasını kıran çocuğa onu tamir etmesi için zemin hazırlamak, elbisesini kirleten bir çocukla birlikte elbiseyi temizlemek, çocukların daha sorumlu yetişmesine zemin hazırlayacaktır.

Sorumluluğun Altın Kuralı

Sorumlulukta şu temek kural vardır: Aynı anda iki kişide sorumluluk olmaz. Odayı ya anne toplar, ya çocuk. Çantayı ya çocuk hazırlar ya baba. Çocukların yapması gereken bir işi biz yaptığımızda, çocuk o sorumluluğu aklından çıkarır ve artık o işi bizim sorumluluğumuz olarak görür. İlerleyen yaşına rağmen çocuğumuza biz yemek yediriyorsak, çocuğa göre ona yemek yedirmek artık bizim sorumluluğumuz olmuştur. Kendisi bu sorumluluğu hemen üzerinden atar. Aç kaldığında bizi suçlar. Ödevlerini yapması için annesi tarafından ikaz edilen çocuk, bilir ki ona ödevlerini hatırlatmak annesinin sorumluluğudur. Çünkü aynı sorumluluk iki kişide birden bulunmaz. Yani bir kişi sorumluluğu üzerine aldığında diğerinin üzerinden bu sorumluluk hemen düşer. Sorumluk ya ortada olmalı, ya da kimin üzerine düşüyorsa onda kalmalıdır. Bu nedenle anne-babalar sorumluluğu ortada bırakmalı, çocuğun ortadaki sorumluluğu alması için sabırla beklemelidir.

Eleştiri, Sorumluluğu Öldürür

Çocuklar kendilerine düşen işleri çok iyi bir şekilde yapamayabilirler. Mesela, odasını ilk defa toplamaya çalışan çocuk, bu işi yarım yamalak yapar. Eğer anne-baba burada mükemmeliyetçi davranır ve çocuğun topladığı odayı “Bu nasıl oda toplamak böyle” diye eleştirirlerse, çocuklar kendilerinin bu işi yapamayacaklarını düşünürler ve bu sorumluluğu almaktan kaçınırlar. Çünkü sorumluluk aldıklarında ardından eleştiri de alacaklardır. Bu nedenle anne-babalar çocukların yeni yeni yerine getirdikleri sorumluluklarından eleştirel değil cesaretlendirici bir yaklaşım sergilemelidir. “Hmm, ilk deneme için odanı oldukça iyi toplamışsın.” gibi olumlu bir cümle çocukları sorumlulukları üzerine alması için cesaretlendirecektir.

Özetle, sorumluluk duygusu çocuklarda geliştirilmesi gereken önemli duygulardan biridir. Bu duygunun gelişimde ilk yıllar çok etkilidir. Çocuklara hatasını telafi etmesi için fırsat tanımak, onların sorumluluklarını üzerimize almamak, eksik yaptıkları sorumlulukları için eleştirmek yerine cesaretlendirmek onların sorumluluk duygusunu pekiştirecektir. Sorumluluk duygusu gelişen çocuklar yetiştiğinde ailelerimiz ve ülkemiz daha hızlı kalkınacaktır.

Bu içerik alıntıdır.
Yazar: Mehmet Teber
Kaynak: Haber 7