Son yıllarda Seviye Belirleme Sınavı (SBS)'na girecek gençler arasında çok farklı tablolar gözlemleyebiliyoruz. Bir kısmı spora, müziğe ara veriyor, bütün aile sınav kampına giriyor ya da ailedeki herkes birbirine sürekli kaygı ve olumsuzluk topu atıyor.

Gençlerin bir kısmı, hobilerine zaman ayırdıklarında bile zevk alamayıp suçluluk hissediyor. Genel bir mutsuzluk hali içinde hayatın zorluğu ve sıkıcılığından dem vuruyor.

Çocuğuna iyi bir eğitim ortamı kuramadığı için üzülen aileler, masa başında oturup sadece yemekten zevk alan, bu yüzden kendinden nefret eden gençler, huzursuz ev ortamları söz konusu... Ebeveynler, çocuklarının saçının teline zarar gelse dünyayı yıkacak kadar üstüne titrerken; 'ders çalışmıyor' sıkıntısıyla sergiledikleri davranışlar ile onlara verdikleri zararın farkına bile varamıyor. Gençlerse zaman zaman ailelerine saygısızca davranıp ağır sözler söyleme noktasına gelebiliyor.

Gençleri anlamak

SBS sürecinin 3 yıla yayılması, hem olumlu hem de olumsuz etkileri beraberinde getirdi. Olumlu sonuçlarından biri, öğrenciyi, bütün okul yıllarını dikkate alan, okuldaki bilgiye, okul notlarına da önem vermeye alıştırması. Olumsuz yönü ise, sınav için aşırı gayret gösterme ilkokul 4. ve 5. sınıfa kadar indi. Sosyal, sanatsal ve sportif etkinlikler iyice ötelendi. Çocuklar arkadaşlarıyla daha erken dönemde yarışmaya başladı. Arkadaşların değeri, sınav becerikliliği ile ölçülür oldu. Sınav kaygısı 6. sınıf öğrencilerinde daha yoğun.

Bu yaşlarda soyut düşünce gelişimi tam oturmamış, uzun vadeli bir sonuç için çalışma olgunluğu henüz gelişmemiştir. Ergenlik döneminin de tipik hayatî öncelikleri vardır: Arkadaşlarına kendini kabul ettirme, ailesine mesafe koyup kendi ayakları üstünde durma, değişmeye başlayan bedeniyle baş etme, duygusal dalgalanmalar, dikkat ve dürtülerini kontrol etmeyi öğrenmek gibi... Bireylerin bu gelişim sürecinin üzerine sınav kaygısının eklenmesi onların yükünü oldukça artırıyor.

Gençler bu ağır yükün altından kalkmaya çalışırken, başarısızlığa birçok bahane bulabilir. Eğitim sisteminin bozukluğu, eski öğretmenlerin yetersizliği, geçirilen hastalıklar, şanssızlıklar, ailesinin eğitimsizliği, komşuların gürültüleri, ekonomik imkanlar, trafikte geçen süreler...

Aslında okullarda bütün becerilerin keşfedilmesi ve çocukların uyuyan yeteneklerinin farkına varmaları, bunları sergileyebilmeleri için ortamlar hazırlanması uygun olurdu. Fakat sonuçta öncelikle gencin içinde bulunduğu şartları, zihninin özelliklerini tanıması, 'Bu ortam ve şartlarda en iyi nasıl kendimi ifade edebilirim, benim amacım ve yeteneklerim nedir?" sorularına cevap bulabilmesini sağlamak gerek. Hedefimizi oluştururken hayallerimiz ve ideallerimiz bize yol gösterir. Hayali olmayanlar, isteklerini bilmeyen ve kendilerini iyi tanımayanlardır. Ya da isteklerini bilir ama ona ulaşmak için yapılması gerekenler konusunda kendine güvenemiyordur. Hayal kurmak yerine zamanını hayaline doğru yürüyerek geçirenler bir yerlere ulaşır. Ergenlik dönemindeki bir gencin, yetişkin gibi yukarıdaki süreçleri gerçekleştirmesi her zaman mümkün olmaz.

"Ailece bilmelisiniz ki sınav sonucunu, telafisi mümkün olmayan yıkıcı bir dönem olarak yaşamamanız gerekir."

Ergenlik dönemi; değişim, başkalaşım ve hızlı büyüme dönemidir. Bu nedenle genç, sık hata yapar, acemilik yaşar, bir o kadar da enerjik, üşengeç, meraklı ve gözü kara olabilir. Bedeni yavaş yavaş kadın ve erkek kimliğine bürünür. Duyguları değişken ve zıtlıklarla doludur. Tepkisel, öfkeli, alıngan, hüzünlü, umursamaz, takıntılı... Zihinsel gelişim ise ergenlikte en görünmeyen ama hayatı en fazla etkileyen süreçtir. Küçüklükten bu yana beyin gelişir, şekillenir ve ergenlikte olgunlaşır.

Kabaca 8 yetenekten bahsedilebilir. Bunlardaki zayıflıklar özellikle belli bir müfredat takip edilen eğitim sisteminde sınav başarısını olumsuz etkiler. Bunun tespiti için psikometrik testler, psikiyatrik inceleme gerekebilir. Bu alanlar: Dikkat kontrol sistemi, hafıza sistemi, dil-sözel yetenek sistemi, mekansal düzenleme sistemi, ardışık düzenleme sistemi, bedensel-motor sistem, soyut-yüksek düşünme sistemi, sosyal düşünme sistemidir. Kendi eşsiz zihinsel yapınıza uygun çalışma ve hedef belirlemeniz önemlidir.

Bunları mutlaka uygulayın

Huzurlu ve sakin bir ev ortamı hazırlayın. Eleştiri ve emir verici ifadeler yerine esprili ve yardım niyetli yaklaşın. Çocuğunuzun yeteneklerini ve bilgi seviyesini iyi tanıyın.

Çalışma ve öğrenme tarzını çocuk ve aile bilmelidir. Dinleyerek, çizerek, izleyerek nasıl öğreniyor bakın. Zamanı ve mekanı kullanırken destek olun. TV, bilgisayar, telefon, oyunların kullanımına dikkat edin.

Çözdüğü soru adedine takılmak yerine, çözme tekniğine ve yapamadığı sorulara odaklanınız.

Kıyaslamayın ve yermeyin, o da sizi kıyaslar ve beğenmezse ağırınıza gider. Genelleme yapmadan, hatalarını ve eksiklerini bulması için ona fırsat tanıyın, sorununu kendi tanımlasın, kendi çözmek için sizden yardım istesin, yoksa SBS'ye siz hazırlanırsınız.

Umutsuzluk ve öğrenmekten nefret aşamasına gelmeyin. Bunalınca beraber yemek yapın, pazara gidin, araba yıkayın. Her TV izlerken görünce uyarmayın, program aralarında TV'yi kapatın. Onunla gurur duyduğunuzu ve onu önemsediğinizi hissettirin.

Çocuğunuzu üçüncü kişilere şikâyet etmeyin, başkasının yanında eleştirmeyin. Sınavları çok iyi olsa bile bu konuda aşırı övmeyin ve memnuniyet göstermeyin. Yemek, uyku ve sağlığı ile her zamanki kadar ilgilenin.

Uz. Dr. LEYLA BENKURT ALKAŞ