Üniversiteye girmekten öte bir şey başardılar... Onlar milyondan fazla kişinin girdiği sınavda birinci oldular... Peki bunu nasıl başardılar? İşte sırları...

Sadece bilgisayarsız, cep telefonsuz, internetsiz değil aynı zamanda dershanesiz de bir dünya bilmiyorlar, görmediler. İlkokul sıralarında başlayan bu serüven lisede ivme kazanıp üniversite sınavıyla devam ediyor. Ve bu maratondan geriye kalan ise kazanılsa bile başarıyı taçlandıracak iyi bir iş bulamama endişesi. Üstelik de bu yük hayata dershane ortamında hazırlanan birinin omuzlarına yükleniyor. Sınıftan ofise, sonra tekrar şirket içi eğitimle sınıfa diye devam eden bu döngünün kamçısı rekabet. Oysa "ÖSS birincisi olmak" çoğu ailenin çocuklarının kulaklarına küpe ettiği şekliyle "Hayata artıyla başlamak" olarak kabul ediliyor. Ancak bu şampiyonlar öyle zannedilenin aksine söze ne kadar düzenli çalıştıklarım söyleyerek başlamıyor. Onlar diğerlerinden farklı olarak kazanamama olasılığını önce ortadan kaldırarak yarışa başlıyor sonra da iyi bir üniversite kazanma vaadinin peşinden koşuyor. Bu nedenle sınava girecek olanlara süslü ve etkileyici formüller sunmuyor. Çok "basit" bir şeyden bahsediyorlar: Kazanacağından şüphe duymadan, inançla ve kendini yıpratmadan çalışmak.

2005 SAYISAL, SÖZEL, EŞİT A?IRLIKLI TÜRKİYE BİRİNCİSİ

"ÖNCE EKSİKLER KAPATILMALI"

2005'te sayısal, sözel ve eşit ağırlıklı alanlarında ÖSS Türkiye birincisi olan İbrahim Gökhan Hacıahmetoğlu, Boğaziçi Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü'nü kazandı. Çok soru çözerek hızını soru başına 15 - 20 saniyeye çıkaran şampiyon, sınavı rakiplerinden bir saat önce bitirdi. En büyük avantajlarından biri yüksek konsantrasyon. Öyle ki her koşul altında soru çözmeye odaklanabiliyor.

Belli bir çalışma düzenim yoktu. İyi bir yer kazanmak istediğimi söyleyip kendimi motive ediyordum. Planlı bir program uygulamadan, istediğim zaman çalışıyordum. Yeteri kadar çalıştığımı biliyordum. "Kendimi sıkmama gerek yok" diye düşünüyordum. Belirli bir soru sayısı ya da saat üzerinden gitmedim. Böyle kesin sınırlamalarım olmadı.

Başarımın pek çok etmeni var. Rahat biri olduğumu söyleyebilirim. Çok heyecanlı biri değilim. Biraz da şans faktörü var tabii. Sınav zamanındaki durumunuz da önemli. Çünkü kimi zaman bildiğiniz soruyu yanlış yanıtlayabiliyorsunuz. Kendimi iyi tanıyorum. Eksik olduğum yerleri fark edip önce açıklarımı kapattım. Neyi yapıp neyi yapamadığımı biliyordum. Bu yüzden yaptıklarımın değil yapamadıklarımın üzerinde durdum.

Lise ikinci sınıfta yavaş yavaş ÖSS'ye çalışmaya başladım. Sınavdan iki ay önce de programımı yoğunlaştırdım. Okulda öğrendiklerimi dershanede kullandım. Dolayısıyla eksiğim kalmadı. İstediğim zaman arkadaşlarımla dışarı çıkıyordum. Ama son dönemde başka şeylere pek vakit ayıramıyordum. Öyle ki haftanın altı günü sınava çalışıyordum. Bu iki ay bütün hayatımı etkileyeceği için bana çok önemli bir kayıp gibi gelmedi.

Sınava hazırlanan arkadaşların konu eksiği varsa önce onları bitirmeleri gerekiyor. Son bir - iki ayda sürekli soru çözmeliler. Yanlış yaptığım ya da doğru cevapladığım ama nasıl yaptığımı bilmediğim, yanıtı attığım sorulan sakladım. Sonra bunların üzerine gidip test çözerek eksiğimi kapadım. Önce eksikler kapatılmalı. Bunu herkese öneririm.

2004 ÖSS SAYISAL 1'İNCİSİ

"KONU Ö?RENMEDEN SORU ÇÖZMENİN HİÇBİR FAYDASI YOK"

2004 ÖSS sayısal birincisi Serhat Karahan da tercihini Boğaziçi Üniversitesi Elektronik Mühendisliğinden yana kullandı. Anadolu liseleri için başlayan ve yaklaşık 10 yıl süren dershane yaşamını noktalayan sınavdan sonra bile can sıkıntısından test çözdü. 180 soru içinde sadece bir Türkçe sorusunu yanlış yanıtlayan Karahan, ÖSS öncesinde öğrencilerin mutlaka dinlenmesi gerektiğini söylüyor.

Çok kısa süreli bir hazırlanma olmadı. Lise ikinci sınıftan başladım. Zaten sistem gereği sınavda çıkan sorular lisede okuduğumuz konulardandı ağırlıklı olarak. Dershane ve okulu bir arada yürütmek zor olsa da sosyal hayatımı da sıfıra indirmedim. Okula gitmediğim dönemlerde günde beş - altı saatlik bir çalışma programım vardı. Okul döneminde ise günde iki - üç saat.

Bir günde belirli miktar soru çözmek için şartlanmanın faydası olmaz, onun yerine öğrenciler kendilerini eksik hissettikleri konular varsa onlara ağırlık vermeli. Konu eksiklerini tamamladıktan sonra soru çözmeleri daha İyi olur. Soru çözerken öğrenebileceklerini düşünenler var ama ben buna katılmıyorum. Konuyu öğrenmeden soru çözmenin hiçbir faydası yok.

BURAK ERYİ?İT "HEYECAN İLLA YAŞANACAK"

2006 ÖSS sözel 2 Türkiye birincisi Burak Eryiğit şimdi Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde hazırlık sınıfında okuyor. Düzenli çalışmak gerektiğini söyleyen geçen yılın şampiyonu, test ya da soru sayısı üzerinden çalışmamış: "Benim için günlük hedef 300 soru çözmek değildi. Dört saat çalışmaktı. Çünkü sorular göreceli olduğu için süre değişebilir. Bu yüzden saat üzerinden çalışmak daha mantıklı."

Çalışmak sadece soru çözmek değil. Takıldığınız konulara geri dönüp yeniden üstünden geçmeniz de gerekiyor. Ne kadar çalışırsanız çalışın bazen sonuç istediğiniz gibi olmuyor. Yapamıyorum diyerek bırakmak yerine kendinize inanıp çalışmaya devam etmelisiniz. Bazı şeyler bir noktadan sonra elimizde değil. Sınavda hasta olabilirsiniz, başınız ağrıyabilir ya da kötü hissedebilirsiniz. Benden daha başarılı arkadaşlarım vardı. Onlardan derece bekliyorlardı ama benden geldi.

ÖSS'ye hazırlanırken dershaneye, öğretmene güven önemli. Çünkü ilk kez sınava girecekler ya da daha önce girip de kazanamamış olanlar sonuçta bu işi bilmiyor. Bu yüzden çalışma programı hazırlayan öğretmenlerinize sonsuza kadar güvenmeniz gerek.

Bu dönemde yeni çalışmaya başlamış olan arkadaşlar "Az kaldı, artık bir şey yapamam" diye düşünmekten ziyade kararlılıkla, pes etmeden çalışmalılar. Daha önceden çalışmaya başlayanlar ise bir süre sonra bunalıyor. Ben de bunu yaşadım. O yüzden birkaç gün dinlendim.

Hazırlık sürecinde bol bol deneme sınavına girmek önemli. Gerçek tadında olmasa da bu sınavlara her zaman ÖSS'ye giriyormuşum gibi girdim. Bunun faydasını gördüm. Eğer deneme sınavının sonucu kötüyse o zaman da bunun bir deneme sınavı olduğunu unutmamak gerekiyor. Bir hafta bunun için üzülmenin ve kafayı takmanın anlamı yok. Kim ne derse desin ÖSS'ye girdiğinizde ilk başta o heyecanı yaşıyorsunuz. O farklı bir şey, gerçek çünkü. O yüzden heyecanınızı üzerinizden ne kadar çabuk atarsanız sınava o kadar iyi başlarsınız. Yoksa o heyecan illa ki yaşanacak.

Yİ?İT CEM ÖZTÜRK "SİSTEMİNİZİ GELİŞTİRİN"

2006 ÖSS sözel - 2 Türkiye birincisi Yiğit Cem Öztürk, üniversite tercihini Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden yana kullandı. Galatasaray Lisesi mezunu olan Öztürk, iki yıl boyunca dershaneye gittiğini ama sınava giren birçok öğrenciden daha az çalıştığını söylüyor ve ekliyor: "Sınava hazırlanırken çok çalışmadım. Ben Eşit Ağırlık 2 puan türü öğrencisiyim. Fakat birinci olmak ve dershaneden para almak için Sözel 2 puan türünden soru cevapladım."

ÖSS'ye hazırlanmak için yaptığım çok ekstra bir şey olmadı. Hatta bir çok arkadaşımızın harcadığından daha az efor sarf ettim desem yeridir. Dershanede çözülen testler yeterli geliyordu. Evde ayrıca çok fazla test çözmüyordum. Dershanede de günde yaklaşık 100 soru çözüyorduk. Sosyal hayatımda değişiklik tabii ki oldu ama çok da fazla değil. Mesela eskiden sinemaya daha sık giderdim ÖSS'ye hazırlanırken daha az gittim.

Her öğrenci kendisine bir çalışma yöntemi geliştirmeli ve öyle çalışmalı. Kendi metodunuzu geliştirin. Başkalarının sistemleri ve yönlendirmeleri çoğu zaman işe yaramaz.

BİLAL ERTO?RUL "Arkadaşlarla ve internette geçirilen zaman azaltılmalı"

Geçen yılın ÖSS sözel - 2 birincisi Bilal Ertoğrul, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi İktisat Bölümü'ne girdi. Osmaniyeli bir çiftçi ailenin oğlu olan Ertoğrul şunları söylüyor: "Diğer öğrencilere oranla daha şanslıyım çünkü okulum öğrencilerin sosyalleşmeleri için birçok imkan sunuyordu."

Yeni sınav sisteminde okulda öğretilen konulardan daha ağırlıklı sorular çıkıyor, o yüzden ben de bunlara ağırlık verdim. Dershanelerde de zaten bu konular üzerinde çok fazla duruluyor. Dershane ve okul dışında kalan zamanımda da iki üç saat çalışıyordum ve bol bol soru çözüyordum.

Sosyal hayatım eskisi kadar aktif olmasa da devam etti. Okulda çeşitli spor etkinlikleri ve sosyal aktiviteleri düzenleniyordu. Ben de bunlara katıldım. Mümkün olduğu kadar az televizyon izledim. Okuldan geldiğim zaman önce biraz kendime zaman ayırıyordum.

Sınava girecek arkadaşlar kendilerini sıkmasın. Sınav hiçbir şeyin sonu değil. Mümkün olduğunca arkadaşlarla ve internette geçirilen zaman azaltılmalı. Ama uykusuz kalıp günler geceler boyunca çalışmaya da gerek yok. Burada ailelere de büyük görev düşüyor.

SERVER ÇİMEN "OKULU BOŞLAMAYIN"

Geçtiğimiz yılın ÖSS Sözel - 1 Türkiye birincisi Server Çimen, ODTÜ Mühendislik Fakültesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü'nü kazandı. İkiz kardeşi Cihan ise Sözel l'de Türkiye 52'ncisi oldu. Çanakkale Fen Lisesi'ni birincilikle bitiren Çimen okulda da başarılı bir öğrenci olduğu için ÖSS'ye çalışırken zorlanmadığını söylüyor.

Sınava hazırlanırken okul ve dershaneyi beraber götürmeye çalıştım, sosyal hayatımdan tamamen vazgeçmesem de biraz fedakârlık yaptım. Okulda öğretilen konular üzerinde yoğunlaştım. Eksiğim kalmamasına gayret ettim. Okulumda da başarılı bir öğrenci olduğum için ÖSS'ye çalışmak çok zor olmadı. Yatılı okuyan bir öğrenciydim dolayısıyla etüt saatlerinde çalışıyordum. Günde ortalama 100 soru çözüyordum. Ama bunun dışında kendime zaman da ayırıyordum.

Sınava yeni girecek arkadaşlara tavsiyem şudur: Okulda derslere dikkat edin ve dershaneye zaman ayırmak için okulu boşlamayım.

"EN ÖNEMLİ ÜÇ SAAT..."

- 2002 ÖSS sayısal ve eşit ağırlıklı Türkiye birincisi Ethem Erkan Aktakka da hazırlık sürecinde önce eksikliklerini kapattığını ardından deneme testleri çözdüğünü söylüyor: "En önemli üç saat, her şey buna bağlı sınav havasından olabildiğince uzak durdum." Aktakka, öğrencilere belirli bir süre sınav saatinde deneme testi yapmalarını ve son haftayı dinlenmeye ayırmalarını öneriyor.

ÖSS 2004 yabancı dil Türkiye birincisi Sibel Aydın'a göre bu alanda sınava hazırlık süreci diğerlerine göre daha uzun. Eğitim yine burada daha ağırlık kazanıyor. Arkadaş grubuyla çatışmanın daha motive edici olduğunu söyleyen Aydın: "Sınava bir hafta kala sadece zayıf olunan konular üzerinde biraz durup, deneme sınavları çözmeye ağırlık verilmesi gerekiyor,"

2005 ÖSS Sayısal» Sözel ve Eşit Ağırlıklı puan türlerinde Türkiye birincilerinden Serkan Sakar da belli bir çatışma sistemi uygulamadığını söylüyor: "Daha çok okula ağırlık verdim. Haftanın üç günü ders çatışıyor, diğer zamanlarda televizyon izliyor, gitar çalıyordum. ÖSS benim için istediğim bölüme girmek için bir araçtı."

2000 ÖSS Sayısal Türkiye birincisi Cengiz Pehlevan, Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü'nü kazandı. Kendi gayreti ve okulun yanı sıra dershanenin de başarısında büyük payı olduğunu söyleyen Pehlevan: "Tavsiyelere pek inanmıyorum aslında. En azından kendimden bitiyorum ki insan başkalarının hatalarından öğrenmiyor. Korkmamak, gençken bol bol hata yapıp ders almak lazım." diyor.