Günümüzde sağlıklı kalmak için birçok şey tavsiye ediliyor. İnsanlar da hangi öneriyi dikkate alacaklarını şaşırıyor.

Fakat geçmişten günümüze gelen ve doğruluğu hâlâ kabul edilen belli başlı sözler var ki geçerliliğini koruyor. Ayağını sıcak tut, başını serin; Güneş girmeyen eve doktor girer; Duvarı nem, insanı gam yıkar, gibi...

Birçoğumuz çeşitli hastalıklardan şikâyet ederiz. Hepimizin kendine göre dertleri, sıkıntıları vardır ve bu sıkıntıların çözümünü doktorlarda ararız. Her gün medya kanalları aracılığıyla doktorlar, alternatif tıp uzmanları ve daha niceleri yeni öneriler sunar. Sağlıklı kalmak için tavsiye ettikleri birçok şey ise adını hiç duymadığımız besinler ya da yeni geliştirilen tedavi yöntemleridir. Şu günlerde en çok gündeme gelen; kilo problemi, diyabet ve kanser gibi hastalıklar olduğundan metabolizma hızına, kaloriye, kan şekerine, yenilen yiyeceklerin doğal olup olmadığına vs. dikkat edilmesi ile ilgili söylemler de ön plandadır. Bu hastalıklardan kurtulmak için çeşitli diyetler uygulanır, hiç bilmediğimiz bitkiler, sebzeler, meyveler bin bir zahmetle aranır, bulunur ve tadı beğenilmese bile iyi gelecek ümidiyle yenilmeye çalışılır.

Hayatımıza yeni giren yiyeceklerin yanında bir de hastalıklar var. Yeni türeyen bu hastalıklarla korku salarak ticaret yapılmaya çalışılıyor. Nitekim domuz gribi vakasında bu, açık bir şekilde görüldü. Velhâsıl insanlar da artık bu durumdan sıkılmış durumda. Her gün yeni bir öneri duyup, onu uygulayıp sonucun yine aynı olmasından bunalıyorlar. Deyim yerindeyse "Atın ölümü arpadan olsun" şeklinde düşünerek hiçbirini yapmamaya başlıyorlar.

Haklılar da. Çünkü eskiler, bu tedavi yöntemleri ve doktorlar olmadan hepimizden sağlıklı yaşamayı başarmışlar. Yedikleri doğal ürünler ve sürekli hareket halinde olmaları sağlıklı kalmalarında kuşkusuz etkilidir; fakat onların, bugün de geçerli olan, uyguladıkları belli başlı şeyler varmış. Atasözlerinde de bu konular birer cümle ile özetlenmiş aslında. Uzman Nörolog Dr. Ali Akben, "Günümüzde 'Hangisi doğru?' dedirten o kadar çok tavsiye var ki insanın kafasını karıştırıyor. Eskiden kalma birçoğu atasözü değerindeki az ve öz ifadeler, tavsiyeler aslında evrensel doğrular." diyor. Sema Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Hülya Çaşkurlu ise bilimsel gelişmelere açık olmanın yanında her söylenene itibar etmemek gerektiğinin altını çiziyor. İtibar edilecek söylemlerin bilimsel verilerle çakışmamasına dikkat edilmesini tavsiye ediyor. Çaşkurlu, "Atasözlerinin uygulanabilir olduğunu düşünüyorum. Gerçekten bize uygun olan; az yiyeceksin, mideyi doldurmayacaksın gibi sözler, eskilerin yaptığı şeyler ve bugün tıp da bunları destekliyor." diyor. İşte her dönem doğruluğu kabul edilen ve sağlıklı kalmanın başını çeken sözlerden örnekler...

Mide hastalığın evi, perhiz tedavinin başıdır: Uzman Nörolog Dr. Ali Akben, perhiz yapılmasını, günümüzde birçok uzmanın tavsiye ettiğini söylüyor. Perhizin kanserden ülsere, stresten depresyona, mide bağırsak hastalığından menopoza kadar birçok hastalığa karşı koruduğunu dile getiriyor.

Ayağını sıcak tut, başını serin, düşünme derin: Akben, ayakların sıcak tutulmasının sağlıklı olmak ile ilişkisinin bilimsel olarak kabul edildiğini ifade ediyor. Akben, "Ayak bölgemizin sinir ağı, çok sayıda organımızla direkt bağlantı kurarak birçok tedavide iyileştirici rol oynuyor. Ayağın sıcak tutulması hastalığa karşı koruma ya da tedavi etme noktasında etkilidir." diyor.

Güneş girmeyen eve doktor girer: Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Hülya Çaşkurlu, evin güneş görmesinin, sıcak olmasının, nemli olmamasının mikropların üremesini engellediğini kaydediyor. Eskilerin yaptığı genel temizlik, evleri kireçle boyama, çamaşır suyunu temizlikte sıklıkla kullanmak da mikropların üremesini engelleyen başka unsurlar.

"Neşe sindirimi kolaylaştırır.", "Ağacı kurt, insanı dert yer.", "Derdini söylemeyen derman bulamaz.", "Duvarı nem, insanı gam yıkar.", "Ağrısız baş mezarda gerek olur." gibi sözler de çağımızın en önemli hastalığı olan stresin önemine değiniyor.

Çaşkurlu, "Atasözlerine baktığımızda, stres en önemli hastalık. Bugün tıp camiası da aynı görüşte. Öncelikle vücut direncini kırıyor. Vücutta stres olduğu zaman bazı maddeler salgılanıyor, bunlarda vücudun enfeksiyonlara karşı olan direncini kırıyor. Kalp ve şeker hastalıklarına zemin hazırlıyor. Yani yüreği ferah tutmak hastalıkları engeller." diyor.

Sema Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Hülya Çaşkurlu: Atasözleri belirli bir deneyimden sonra çıkmış

"Neşe sindirimi kolaylaştırır.", ya da "Derdini söylemeyen derman bulamaz." deniliyor. Eski insanların da dertleri vardı ama bunu yakınları ile paylaşabiliyorlardı. Günümüzde kimse derdini yakınları ile paylaşamıyor ve psikiyatriste gidiyor. Bu nedenle günümüzde psikiyatri önemli bir dal haline geldi ve bu branşın çok hastası var. Özellikle çocuk psikiyatristlerinin çok hastası var. Eskiden anneler çalışmıyordu, anne ve baba evlerinde çocukları ile daha fazla zaman geçirebiliyorlardı. Şimdiyse çocuk anne ve baba ile yeterince vakit geçiremiyor. Bu da çocuklarda stresi ve psikolojik hastalıkları arttırıyor. Stres de mide hastalıklarında çok önemli bir faktör.

Eskiden insanlar işlerini kendileri yapıyordu, böylece hem hareket ediyorlardı, hem de boş zamanları olmuyordu. Şimdi insanlar her işini kumanda ile ya da bilgisayar başında yapıyor. Dolayısı ile boşluktan da strese düşüyorlar.

Atasözleri bence belirli bir deneyimden sonra çıkmış. Doğru olduklarını düşünüyorum ve tavsiyeleri uygulamak gerektiğine inanıyorum. Çok uydurma olmayanlara eski yıllardan beri söylenegelenlere inanmalı ve uygulamalı.