Öğretmenlerin,"dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu" konusunda yeterli bilgiye sahip olmadığı ortaya çıktı.

Gaziantep şehir merkezindeki 26 ilköğretim okulundaki 454 sınıf öğretmeni ve 15 rehber öğretmenden toplanan verilerin çözümlenmesi sonucunda, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DE/HB) eğitimi vermesi beklenen sınıf öğretmeni ve rehber öğretmenlerin bu konuda yeterli bilgi ve yöntem donanımına sahip olmadıkları belirtildi. Gaziantep Üniversitesi (GAZÜ) Eğitim Fakültesi, Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Ana Bilim Dalı ve Gaziantep Milli Eğitim Müdürlüğü'nün katkılarıyla yapılan araştırma kamuoyuna sunuldu.

Gaziantep Genç İşadamları Derneği (GAGİAD) Sosyal Sorumluluk Projeleri kapsamında "Çocuklarda Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu" konulu panele Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ersin Akarsu, Gaziantep Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Semih Sumak ve Endo İç Hastalıkları Merkezi Beslenme Uzmanı Yasemin Koçum konuşmacı olarak katıldı.

?ehitkamil ve ?ahinbey ilçelerindeki ilköğretim okullarına devam eden 243 bin 500 öğrenci, 6 bin 582 öğretmen ve 178 psikolojik danışman ve rehberlik öğretmenini hedef kitle alan araştırmada, sınıf öğretmenleri ile rehber öğretmenlerin dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan öğrencileri tanıma yeterlilikleri ve normal eğitime devam edebilirlikleri konusundaki algıları incelendi.

Araştırma takımından Gaziantep Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd Doç. Dr. Semih Sumak, rassal yöntemle ulaşılan 26 ilköğretim okulundaki 454 sınıf öğretmeni ve 15 rehber öğretmenden toplanan verilerin çözümlenmesi sonucunda kaynaştırma (DE/HB'li öğrencileri normal eğitimde geliştiren) eğitimi vermesi beklenen sınıf öğretmeni ve okulda görevli rehber öğretmenlerin bu konuda yeterli bilgi ve yöntem donanımına sahip olmadıklarını belirtti.

Araştırmaya katılan sınıf ve rehber öğretmenlerin yaklaşık yüzde 37,5'i DE/HB'li çocukları engelli grubunda gördüklerini ve normal eğitimin konusu olamayacakları yönünde görüş bildirdiğini söyleyen Sumak, "Böyle bir algıyla hareket eden öğretmenlerin bu çocukları geliştirmeleri ve normal eğitime dahil etmeleri çok zor. DE/HB öncelikle yönetsel bir sorun olarak görülmeli ve okulların, rehberlik araştırma kerkezlerinin ve ailelerin bu soruna nasıl yaklaşacağı kesin hatlarıyla belirlenmeli. Bazı hareketli ve aktif çocukların rasgele DE/HB'li olarak damgalandıklarını ve psikiyatrist tanısı olmaksızın bu çocuklara zihinsel engellilik yakıştırıldığını görüyoruz. Bu şekilde hem ailelerin hem de çocukların toplumdan dışlandıklarına şahit oluyoruz. Araştırma bulgularına göre DE/HB olduğu düşünülen öğrencilerin Gaziantep'te normal eğitime devam oranları yaklaşık yüzde 1,4 olarak çıkmıştır. Bu düzey olması gerekenin çok altındadır ve bu öğrencilerin gerçekten DE/HB oldukları da, psikiyatrist tanısı olmadığından, şüphelidir bu nedenle elde edilen verilerin belli bir ihtiyatla değerlendirilmesi gerekir" şeklinde konuştu.

Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ersin Akarsu, DE/HB'ye ancak uzman bir psikiyatrist gözetiminde tanı konulabileceğini ve çok ciddi bir değerlendirme sonucunda ilaç tedavisine karar verilebileceğini ifade etti.

Akarsu, "Belirtilerin kötüleşmesini önlemede beslenme ve metabolik boyut DE/HB'li çocuklar için önemlidir. Bazı tirioid rahatsızlıkları da DE/HB ile karıştırılabilir. Bu nedenle birden fazla uzmanın işbirliği gereklidir. DE/HB'de bazen beyin glukozu gereği gibi kullanamıyor bu nedenle ortaya çıkan fazla enerji hiperaktif belirtilerin kötüleşmesine neden olabiliyor." şeklinde konuştu.

Gaziantep Genç İş adamları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Erturhan ise Türkiye'nin ekonomik, sosyal ve toplumsal sorunlarının yanında eğitim sorununun tüm sorunların temeli ve kaynağı niteliğinde olduğunu ifade etti.

Erturhan, "Eğitim alanındaki sorunlar ülkede yaşayan bireylerin ortalama yaşam kalitesini etkilediği gibi demokrasi kültürünün de gelişmesini etkileyen önemli bir etken niteliğindedir. 84 yıllık cumhuriyetimizin geçen zaman içinde iktisadi alanda aldığı yol ve mesafe yadsınamaz bir gerçektir. Sosyal ve modern devlet anlayışı içerisinde eğitim ve sağlık ihtiyaçları en zorunlu ihtiyaçlar kategorisindedir. Ancak yadsınamayacak bir diğer gerçekte fiziksel ve parasal büyüklüklerde gelişen ve büyüyen Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan günümüze, iktidarlara göre değişmeyen uzun vadeli ulusal eğitim ve yatırım stratejileri üretilemediği için eğitim sorunları zaman içinde katlanarak büyümüştür. Bu geri kalmışlığın bedelini ise Türk toplumu olarak hep birlikte ödemekteyiz. Batı standartların da bir yaşam kalitesi ve demokrasi için ülkemizde insanlarımızın eğitim süresini ve kalitesini artırmak zorundayız. Böylece birçok sosyal ve toplumsal sorunlarımızın çözümü de kendiliğinden olacaktır. Bizler, GAGİAD olarak kuruluşumuzdan günümüze her zaman toplumsal ve sosyal sorumluluk bilinci içerisinde ülkemizin birçok eğitim sorununu ve çözüm önerilerini kamuoyunun gündemine taşıdık ve taşımaya da devam edeceğiz. Bugüne kadar hiç konuşulmayan ve çözüm önerisi getirilmeyen konulardan birisi "Çocuklarda Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu" sorunudur. Türk Toplumunun yüzde 2-3'lük bölümünü oluşturan bu sorun, çocuk yaşlarda çözülemediği takdirde bu çocukların tüm yaşamını etkiler bir sorun niteliği taşımaktadır." şeklinde konuştu.

Panele rehabilitasyon merkezlerinde görevli eğitmenler, sınıf öğretmenleri, psikolojik danışman ve rehberlik uzmanları, çocuklarında dikkat eksikliği ve hiperaktivite tanısı konulmuş aileler, Gaziantep Rehberlik Araştırma Merkezinde çalışan uzmanlar ve GAGİAD üyeleri büyük ilgi gösterdi.