Okul korkusunda asıl korkulan okul değil, evden ve yakınlarından ayrılmadır. Yanlarında anne ya da babası olmadan sınıfa girmek istemeyen çocuklara okul nasıl sevdirilir? Milli Eğitim Bakanlığı, okula yeni başlayan çocuklar için, son derece faydalı olabilecek bir uygulama başlattı. Mini mini birler için ders zili bir hafta erken çaldı...

Çocuklar için, okula başlamak, büyümüş olmak, özel bir kıyafet giymek, yeni ayakkabılar, afilli bir çanta, kendine ait defter kalem ve silginin olması ne kadar mutluluk verici... Merak, endişe, korku, sevinç gibi tüm duyguların harmanı olan bir ruh haleti ile anne veya babayla okul yolunda ilerlemek, henüz tanışılmamış bir sürü yaşıtla, pek de düzenli olmayan bir diziliş içinde okul bahçesinde bekleşmek, olanca gayreti ile müşfik olmaya çalışan bir öğretmenin talimatlarına dikkat etmeye çalışmak ve daha sonradan ?bunda nasıl oturmuşum?' denilecek minik bir tahta sırayı, iki kişiyle daha paylaşmak...

Ama bazı çocukların ağladıkları, yakınlarından ayrılmak istemedikleri ya da sınıfta da birlikte oturdukları görülür. Uzmanların okul korkusu, okul reddi veya okul fobisi gibi isim verdikleri durumlar her sınıfta birkaç kişide görülebilir. Bunların önemli bir kısmı birkaç gün içinde kaybolur. Okul fobisi, sonradan geçse bile şuuraltına yerleşerek, ilerideki okul hayatının bazı olumsuzluklarına zemin teşkil edebilir. Bu nedenle, anne ve babaların dikkate alması gereken bir durumdur. Milli Eğitim Bakanlığı'mızın okula alışmayı kolaylaştırmak ve okul korkusunu yenmek adına başlattığı bu uygulamayı takdirle karşılıyorum.

Aslında korku, diğer duygular gibi normal yaşamda sahip olunması gereken bir duygudur, çevreden gelebilecek tehlikelere tedbir alma ve hayatı korumak için vardır. Okul korkusunun görülme sıklığı % 2 kadardır. Okul korkusu, okuldan kaçma ve okul fobisi ile karışmakta, bazen bu üçünü birbirinden ayırmak güç olabilmektedir. Aslında hem belirtiler hem de davranışı ortaya çıkartan etkenler farklıdır.

Memorial Hastanesi psikologlarından Aslıhan Tokgöz'ün verdiği bilgilere göre; okuldan kaçmada, okul korkusu yoktur, bedensel yakınmalar çok seyrek görülür, saldırgan davranışlar ve umursamazlık vardır. Zekâ normal ya da normalin altında olabilir. Disiplin sorunu vardır. Evde çocuğa karşı ilgi az ve sevgisiz bir ortam olabilir. Çocuğun okula gitmek istemeyişi konusunda anne ve babasının duyarsızlığı ve hatta aşağılaması olabilir.

Okul fobisinde; mide bulantısı, karın ağrısı, kusma, baş dönmesi şeklindeki psikosomatik belirtiler görülür. Bu yakınmalar, sabahları okula gitmeden önce ya da pazar akşamları görülür. Okula gitmeyeceği söylenince tüm yakınmalar kaybolur. Okulda disiplin sorunu yoktur. Öğrenme ve başarı genellikle yüksektir. Zekâ normal ya da normalin üstündedir.

Okul korkusu olan çocuk, okulu sever ve okula giderse, örnek bir öğrenci olabilir. Bu çocuklar genelde aile bireyleri dışındaki yabancı kişilerle sosyal ilişki kurmakta güçlük çeken utangaç çocuklardır. Okul korkusu geliştiren çocukların önemli bir kısmı başarı kaygısı olan; uslu, uyumlu, aşırı onay bekleyen ve ailesine bağımlıdır. Yanlarında anne ya da babası olmadan sınıfa girmek istemezler. Evde kaldıkları sürece mutludurlar.

Okul korkusunda asıl korkulan okul değil, evden veya güven duyduğu yakınlarından ayrılmadır. Aile bireylerinin birbirlerine aşırı bağlı ve bağımlı olması, anne ve babanın çocuğun kendilerine bağlı ya da bağımlı kalmasını istemesi, anne ve babanın kendilerine ve çocuklarına bir şey olacağı konusunda derin kaygı duyması, çocuğun, anne ya da babasının yokluğunda kendisine ya da anne babasına bir şey olacağından endişelenmesi, boşanma, anne veya babanın başka biriyle evlenmesi veya maddi sorunlardan kaynaklanan stresli bir ev ortamı, yeni bir kardeşin doğması, taşınma, hastalık, sevilen birinin ölümü gibi faktörler okul korkusunu doğuran ailesel nedenler arasında sayılabilir.

Okul korkusuna yol açan okula bağlı nedenler ise şunlar olabilir: Duyarsız, sürekli emir veren, ürkütücü görünüş veya kıyafete sahip bir öğretmen ya da başka bir okul personelinin varlığı, çocuğun başkaları tarafından taciz edilmesi, alay edilmesi veya hırpalanması ya da ağabey veya ablanın böyle bir muameleye maruz kaldığına tanıklık edilmesi veya bilinmesi.