Küçükken hepinize sormuşlardır. Büyüyünce ne olacaksın diye. Bu sorunun yanıtını vermek o zamanlar ne kadar kolaydı. Anne babalarımızın merakla beklediği yanıt. Onların olmak istedikleri halde kavuşamadıkları meslekleri belki de.

Biraz büyüyünce, hele günümüzde bu kadar hesapsız olamıyor insan. Sevgi yerini başka hesaplara bırakıyor.

Peki, meslek seçimi yaparken, nelere dikkat etmeliyiz? Bu süreçte iki anahtar kavram karşımıza çıkıyor: İlgi ve yetenek. Bu iki kavram, aslında çoğu kez birbiriyle örtüşüyor. Birey; yeteneği olan mesleklere ilgi duyuyor. Yeteneği olan alandaki derslerde daha başarılı. Bu paralellik aslında işimizi oldukça kolaylaştırıyor. Ancak bu noktada da, başka bir sorun bizi karşılıyor. Birden fazla alana ilgi duyan ve yeteneği olan bireyin kararsızlığı. Sanırım günlük yaşamın diğer alanlarında olduğu gibi meslek seçiminde de, kararsızlık tahammül edilmesi zor bir durum, duygu.

Birden fazla alana yeteneği olan bireyin sevinmesi gerekirken, bu durum içinden çıkılamaz bir hal alıyor. Meslek seçimi üniversite sınavına girmiş öğrenciler için olduğu kadar henüz ortaöğretim düzeyinde olan öğrencileri de ilgilendiren bir durum. Gideceği lise, seçeceği alan; öğrencilerin meslek seçimi konusundaki ilk girişimleri.

İsterseniz; bu çetrefilli durumun içinde kaybolmadan, belli aşamalara bölerek meslek seçiminde izlememiz gereken rotayı, yolu tespit edelim.

 

BİREYİN KENDİSİNİ TANIMASI GEREKLİDİR.

Meslek seçiminde, öncelikli olarak bireyin kendini tanıması önemlidir. Yetenekli olduğu alanları bilen birey, böylece hangi meslekleri seçebileceğini bilir.

Elinde birden fazla meslek adını toplayan birey, bu aşamada ilgi duyduğu alanları belirlemelidir. Biraz önce, ilgi ve yeteneğin genellikle birbiriyle örtüştüğünden bahsetmiştik. Birey; ilgi duyduğu ve dolayısıyla yeteneğinin olduğu işleri, severek yapar. Günün en büyük zaman dilimini kaplayacak olan mesleğinizin severek yapılması; hem sizin ruh sağlığınız, hem de toplumsal ilerleme açısından çok önemlidir. Elimizdeki meslekler listesini biraz daha eleyip, en isabetli kararı verebilmek için isterseniz diğer aşamamıza geçelim.

‘Ben seçtiğim meslekte nelere önem veriyorum?’ yanıtlamanız gereken diğer soru. Kazanç, sosyal statü, düzenli yaşam, grup çalışması, vb. tercih başlıklarına örnek olarak verilebilir. X mesleği; düzenli yaşama alışkın bir birey için çok hareketliyse, bu durum, o işin tercih edilmesi halinde, bireyi çok yorgun ve işe gitme konusunda isteksiz hale getirebilir. Tabii, tüm bu belirlemeleri yaparken, bireyin karakter özelliklerini göz ardı etmemesi gerekir. Hırslı bir birey, yükselme imkânı olan işleri tercih etmeli; hareketli bir yapıya sahip, monotonluktan sıkılan birey ise, masa başı işlerden uzak durmalıdır.

 

BİREY, MESLEKLER HAKKINDA BİLGİ SAHİBİ OLMALIDIR

Kendi yapısına ilişkin verileri bu şekilde tespit eden birey, bundan sonraki aşamada meslekleri tanımaya çalışmalıdır. Mesleğin gerektirdiği nitelikler, çalışma koşulları, kazanç, mesleğin geleceği, vb. bu konuda kriter olarak alınabilir. Meslekleri daha iyi tanıyabilmek için; danışman öğretmen ve rehber öğretmenin yanında meslek erbaplarından bilgi alınmalıdır. Tercih döneminde birçok üniversite tarafından öğrencilere; meslek ve üniversite tanıtım hizmetleri verilmekte. Bu hizmetler değerlendirebilir.

Meslek seçimi konusunda güvendiğimiz insanlardan mutlaka yardım almalıyız. Ailemiz, öğretmenlerimiz, rehber öğretmenlerimiz ve bizi tanıdığına inandığımız insanlar, bu konuda başvurulması gereken kişiler.

Tabii ki son karar yine size ait. Son aşamada birey; kendi özellikleriyle, mesleğin özelliklerini eşleştirerek, kararını belirlemelidir. Tüm bu fikirleri kendi fikir ve tercihlerinizle harmanlayıp, ömrünüzü geçireceğiniz, yoldaşınız olacak mesleği siz belirleyeceksiniz.

Meslek seçimi bireyin yaşamını etkileyen önemli bir husustur.

Çevrenize baktığınızda, meslek seçimi konusunda isabetli karar vermiş bireyleri, hemen fark edebilirsiniz. Aynı fakülteyi, hatta aynı üniversiteyi bitirdiği halde bazı doktorlar daha çok tercih edilir. Yine aynı şekilde bazı öğretmenler; daha iyi ders anlatır, öğrenciler onların derslerini daha iyi kavrar.

Bazı yazarlar; daha iyi bir anlatıma sahiptir ve dile daha iyi hâkim olarak, duygu ve düşüncelerini daha iyi ifade eder.

Sosyal prestij olarak tanımlanan bu durum, sosyal statü sahibi olmanın tek başına başarılı olmak için yeterli olmadığını bize kanıtlıyor.