Eğitim kurumunun yeri, oturulan muhite yakınlığı, özel veya devlet okulu olup olmaması, çocuğun sınav sonucundan bağımsız akademik başarısı, zekâsı ve yetenekleri, meslekî ilgisi, cinsiyeti, milli manevî değerlerine uygun yaşama şekli.

Aileler bu aşamada meseleye ne kadar çok yönlü bakarlarsa o kadar doğru yaklaşır. Okul seçiminde sadece anne-baba değil öğretmenler, yakın akrabalar, arkadaşlar, yaşça büyük kuzenler ve aile dostları ile çocukları etkili olmakta, öğrenci bazen örnek aldığı bir kişinin mezun olduğu okulda eğitim hayatına devam etmeyi istemektedir. Bu bazen anne-babanın bakış açısıyla paralelken bazen de aksi yönde olmaktadır. Sınavla okullara girecek öğrenciler için seçimi büyük ölçüde sınav sonuçları belirlese de öğrenci kendi durumuna uygun bulduğu ya da idealindeki mesleklere uygun alternatifler hakkında birçok kaynaktan bilgi edinmiş olarak tercih aşamasına gelmektedir.

Büyük şehirlerde alternatifler daha çok görünse de avantaj ve dezavantajları açısından anne-babalar birçok yönden tercihte sıkıntı yaşamaktadır.

Okul seçiminde nasıl bir yol izlemeli?

Aile, kararı olayların akışına bırakmamalı, sadece akademik veya meslekî başarının değil kişisel gelişim ve karakter oluşumunun da önemli olduğunu göz önüne almalıdır. Ergenin bilhassa ortaöğretim döneminde gideceği okul, kişiliğinin yeniden yapılandığı bu dönemde, onun gelişiminde çok etkili olacak olan akranlarıyla bir arada olma fırsatı da verecek okuldur. Yine karakter gelişiminde akranlar kadar öğretmenler de çok etkili olacaktır. Lise dönemi kişinin hayatında akran ve öğretmen etkisinin en yoğun yaşandığı ve hayat boyu sürecek arkadaşlıkların ve ideallerin temelinin atıldığı bir dönemdir.

Sosyo-ekonomik ve manevî değerler önemli mi?

Öğrencinin lisedeki arkadaşlarının ve öğretmenlerinin sosyo-ekonomik kültürel durumları ile milli ve manevi değerleri kendisininki ile çok büyük bir farklılık içinde değilse lisedeki uyumu daha kolay olmaktadır. Diğer taraftan ergen kendisi ve ailesiyle okuldaki yakın arkadaşları arasında davranış ve alışkanlıklar açısından ne kadar çok farklılık varsa o kadar bocalama geçirmekte ve kişiliğin yeniden yapılanma dönemi olan bu dönemde psikolojik problemlerle karşılaşılmaktadır. Ergen ya ikilemden kurtulmak için arkadaşlarından uzaklaşarak yalnızlığa itilmekte ya da okul arkadaşlarına uyum sağlamak için kendi kişilik özelliklerinden ödün vermektedir. Bu stres bazen ergenin ders başarısını da olumsuz şekilde etkilemektedir.

Anne-babayı neler bekliyor?

Lise dönemi yetişkinliğe geçiş dönemi olduğu için ergen kendi özgün karakterini oluşturabilmek için anne-babayı sürekli yanında istemeyecektir. Onu biraz daha uzaktan takip etmek gerekecektir. Bununla beraber ergen her ne kadar biraz daha uzak ve zaman zaman yalnız kalmayı ve arkadaşlarıyla daha çok vakit geçirmeyi tercih etse de anne-babasının arkadaşlığına ve sorumluluklarını yerine getirdikçe haklar kazanacağı disiplinine ihtiyaç duyar. Bu disiplinde ergenin kuralları kendisini baskı altında hissetmeden benimsemesi esastır. Aile ergenin uyum sıkıntılarını hafifletmek için okul dışı arkadaşlıklara ve kendisine rehberlik edecek yaşça büyük kuzenler, aile dostlarının gençleri, derslerine okul dışından yardımcı olacak yakın çevreden öğretmenler gibi kişilerin desteğine de önem vermelidir.

Arkadaşlık, disipline engel olmamalı

Anne-babanın ergenle arkadaşlığı disiplinde kararlılığa engel olmamalıdır. Anne-baba, ergen kuralları benimseyemediğinde net olarak açıklayarak kararlı olmalı. Anne-baba bazen kendi görüş ve alışkanlıklarında yanlış yönler olduğunu sonradan fark edip buna bağlı olarak koydukları kurallarda değişikliğe gidebilir. Bu durumun belirsizliğe ve karışıklığa yol açmaması için nedenlerini gençle paylaşmak genellikle yararlı olmaktadır. Bu gibi paylaşımlar ergenin esnek, değişime açık ve hoşgörülü bir kişilik kazanmasına da yardımcı olacaktır.

Bu içerik alıntıdır.
Yazar: Farika Teymur Artır Uzman Psikolog
Kaynak: Zaman