Bir kitapçıdan içeri girdiniz. Aradığınız bir kitap var. Arion Yayınları'ndan İletişimin Sırları. Kitabı sormadan raflara baktınız ve rafların konularına göre sınıflandığını gördünüz ve içinizden 'konulara göre sınıflama yapmak ne kadar iyi' dediniz.

 

İletişim rafındaki kitaplardan birkaçını çekip göz attınız ve fiyat etiketlerine baktınız ve 'kitaplar giderek daha pahalı hale geliyor' diye aklınızdan geçirdiniz. Gözünüze Büyü Dükkanı isimli kitap çarptı; bu kitabı okumuştunuz ve harika bir kitaptı. Bu arada ne kadar çok kitap olduğunu fark edip kitapçının bu kitaplara ayrıca bir para ödemeden ulaşabildiği için çok şanslı olduğunu düşündünüz. Ama hâlâ aradığınız kitabı bulamamıştınız ve kitapçıdaki görevliye 'İletişimin Sırları' var mı diye sordunuz, o da size 'yok' dedi ve müzik setinin ayarıyla ilgilenmeye başladı. Kitapçıdaki görevlinin size bu örnek olayda ve izleyen dönemde size daha çok yardım etmesini nasıl sağlayabilirsiniz?

 

Tanıdığım birkaç kişi var ki, onların harika iletişim kurabildiklerini düşünüyorum. Özellikle perakendeci dükkan ve kamu dairelerindeki görevlilerle çok hızlı yakınlık kurup işlerini kolayca halledebiliyorlar, indirim alıyorlar, olmaz denilen birçok şeyi de yaptırabiliyorlar. Peki bunu nasıl yapıyorlar?

 

İnsan, birçok örnekte aklından geçenlerin çok azını seslendiriyor. Birçok şey düşünüyoruz; ama bu düşüncelerden çok az bir kısmını dile getiriyoruz. Bu tutumumuzun avantajları var. Bu sayede sadece amaca hizmet eden sözleri söylüyor ve daha etkili bir ifade ile zamanı da verimli kullanıyoruz. Ancak bu verimli yaklaşım, özellikle tanımadığımız insanlarla iletişim kurarken daha derin ilişkiler kurmamıza da izin vermiyor. Özellikle bu mağazalarda, devlet dairelerinde çok iyi iletişim kurduğunu düşündüğüm Ömer Özdemir, Mehmet Emin Öztürk gibi dostlarım iç seslerini doğru zamanda, doğru şekilde seslendiriyorlar. Yani onların akıllarından geçenlerin önemli bir kısmı, dillerinden de geçiyor.

 

Fark edilmek

Mağazalara, devlet dairelerine ya da restoranlara binlerce insan gittiği için sizinle özel ilgilenilmesinin sağlanabilmesi öncelikle sizin fark edilmenize bağlıdır. Fark edilmek için de diğer insanların yapmadığı bir şey yapmak gerekir. İnsanların çoğu iç seslerini yüksek sesle konuşturmaz; dolayısıyla siz konuşturursanız sıra dışı olursunuz.

 

İç sesi doğru konuşturmak için bazı kurallar

Kitapçıdaki örneğe dönelim: Aklınızdan kitapçının kitapları konularına göre raflara yerleştirmesinin iyi olduğunu, kitapların giderek pahalılaştığını ve Büyü Dükkanı isimli kitabı çok beğendiğinizi geçirmiştiniz. Eğer aklınızdan geçen tüm bunları seslendirecek olursanız, iç sesinizi konuşturmuş olursunuz. Kitapçıya iyi bir raf sistemi kurduğunu söylemek onun varoluşunu pekiştirecektir, çünkü bu olumlu bir değerlendirmedir. Kitapların pahalı olduğunu söyleyecek olursanız, bu onun biraz somurtmasına yol açabilir; çünkü olumsuz bir eleştiridir. Büyü Dükkanı isimli kitabı okuduğunuzu ve beğendiğinizi söyleyecek olursanız, özel bir duygu durumuna girmese bile sizi fark edecektir. Ya da kitapçıda çalıştığı için çok şanslı olduğunu söyleyebilirsiniz. Aslında dört durumda da sizi fark edecektir. Ancak olumsuz eleştiri de bulunmaksızın iç sesi konuşturmak daha ileri seviyede yardım almanıza yol açabilir.

 

İç sesinizi yükseltme kararı verecek olursanız, karşınızdaki kişinin ne kadar zamanı olduğunu değerlendirmek gerekir. İç sesinizi konuşturacaksanız eğer ona kişi ya da kurum hakkında olumsuz şeyler söyletmemekte fayda var. Lafı çok uzatmadan duygularınızı ve düşüncelerinizi ifade etmek fark edilmenize yol açar. Büyük olasılıkla karşı taraf size bir cevap verecektir. Ona cevap vermek ve konuları onun açısından değerlendirmek, kişi ile olan ilişkilerinizi derinleştirecektir.