Geç oldu, güzel olsun

Çocuklarının Kuran-ı Kerim ve Hz. Muhammed'in Hayatı'nı öğrenmesini isteyen ebeveynler artık yaz tatilini beklemeyecek. Çünkü, yeni yasaya göre, ortaokul ve lise müfredatına Kuran-ı Kerim ve Siyer 'seçmeli ders' statüsünde eklendi. Ancak, zihinlerde bu derslerin müfredatının nasıl olacağı yönünde soru işaretleri var.

Kamuoyunda "4+4+4" diye bilinen 12 yıllık zorunlu aşamalı eğitime ilişkin kanun teklifi Cumhurbaşkanı tarafından onaylandı. Ancak tartışma bitmek bir yana ayrıntılar etrafında bütün hararetiyle devam ediyor. Özellikle de ortaokul ve lise müfredatına 'seçmeli' statüsüyle dahil edilen Kur'ân-ı Kerîm ve Siyer (Peygamber Efendimiz'in hayatı) dersi... Kimilerine göre laik eğitim sistemi temelinden yıkılıyor! Bu iddia sahiplerine göre okulda imamlar dolaşacak, kızlar başını örtecek ve öğrenciler, abdest almak zorunda kalacak. Büyük bir kitleye göre ise "Çoğunluğu Müslüman bir ülkede Kur'ân-ı Kerîm ve siyer dersinin seçmeli okutulması normal hatta bu noktada geç bile kalındı." diye düşünüyor. Fakat bir de tartışmanın esası var ki orada da karşımıza "Nasıl?" sorusu çıkıyor... Millî Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürü İrfan Aycan, öncelikle ortalıkta dolaşan yorumların yanlışlığınana işaret ediyor. Medyanın bilgiye dayanmayarak, halka kendi yorumlarını sunduğunu söylüyor. Çünkü ders saati ve müfredat henüz belli değil. Ayrıntılar önümüzdeki günlerde netleşecek. Önce Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı (TTKB) ders saatini belirleyecek, ardından genel müdürlük müfredat hazırlığına başlayacak.

Derslere Kur'ân gelmeyecek!

Peki, Kur'ân ve siyer dersinin müfredatı nasıl olmalı? Din Öğretimi Genel Müdürü Aycan'a göre, Kur'ân-ı Kerîm okula değil, MEB'in hazırlayacağı kitaplara taşınmalı. Derslerde cami eğitimi benzeri üslup olmamalı. Müfredat, çağdaş eğitim sistemiyle bağdaşmalı. Dersi sadece, din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni vermeli. Aslında Genel Müdür'ün görüşleri, oluşturulacak müfredata dair yeterince bilgi veriyor.

Tabii bir de siyer dersi var. Genel kanaat, siyer için belirlenecek müfredatta da Kur'ân eğitimindeki gibi alışılmışın dışına çıkılması yönünde. Din eğitimine yönelik çalışmalarıyla tanınan Recep Kaymakcan ve Bilal Yorulmaz, mevcut işleyişte Peygamber Efendimiz'in (sas) hayatının kronolojik anlatıldığını ve birkaç sayfaya sığdırıldığını söylüyor: "Peygamberimiz ile ilgili öğrenciye asıl anlatılması gereken, davranışları ve yaşam şeklidir. Olaylar karşısındaki duruşu, çevresindekilerle ilişkisi, çocuklara muhabbetidir... O'nun hayatı kıssalarla dile getirilmeli. 1500 yıl önceki fiillerinin tamamının bugün hâlâ manasını koruduğunu güncelle ilişkilendirerek anlatmak lazım. Yani öğrenci, yaşadığı olaylar karşısında 'Efendimiz nasıl davranırdı böyle bir durumda?' diye düşünecek hale gelmeli."

Derslerin güncelle ilişkisi kurulmalı!

Prof. Dr. Recep Kaymakcan: Kur'an-ı Kerîm okuması öğretilmezse öğrenciye dersin bir anlamı olmaz. Çünkü Kur'ân hakkında diğer bilgiler din kültürü derslerinde veriliyor. Yapılması gereken, dersi kurlara ayıran bir müfredat olmalı.'Elif–ba' öğretilmeli önce, sonra okumaya geçilmeli. son aşamadaysa, tecvitli Kur'ân okumaya geçilmeli.Bunlarla birlikte eşzamanlı olarak, meâl okunmalı derslerde. Meâli okunacak sûreler yaşa göre seçilmeli. İlk seviyede meal okumaları Kur'ân kıssaları ve İslam ahlakını yansıtan ayetler üzerine yapılabilir. Lisede ise meâlleri okunacak sûreler değişmeli ve daha felsefi olanlar üzerine dersler ilerlemeli. Ve meâl okuması esnasında gündeme gelen her konunun güncelle, gündelik hayatla ilişkisi kurulmalı.

Meâl ve tefsir mutlaka olmalı

Yard. Doç. Dr. Bilal Yorulmaz (Marmara Üniversitesi Din kültürü ve Ahlak bilgisi Öğretmenliği): Öğrencilerin Kur'ân-ı Kerim'i okumayı öğrenmesini sağlanmalı. Bunun için de dersler, kurlara bölünebilir. Dönemli ve yıllık bir müfredat hazırlanabilir. Ama derslerde, esas alınması gereken şey yüzünden Kur'ân okumayı öğretmek ve ezber yaptırmak olmalı. Ku'rân okumayı da mahreç ve tecvitli öğretmek gerekli. Dersler, Kur'ân'ın "İçeriğinde ne var?" sorusuna cevap verilmesiyle sınırlı kalmamalı. Kur'ân-ı Kerim hakkında anlatılan temel bilgilerin dışına çıkılmalı. Muhakkak meâl okuma ve tefsir olmalı.

Dersleri branş hocaları vermeli!

Din-Bir-Sen Genel Sekreteri Süleyman Çalışkan: Kur'an indiğinden bu yana anlaşılmak ve içindekileri yaşamak için okundu. Bu derslerde de öKur'an-ı Kerim'in neden okunduğu ve içindeki yaşam şekli anlatılmalı. İslami yaşam şeklinin ne olduğu ayetler üzerinden gösterilmeli. Çocuklar bu dersten, günlük hayatta hep ihtiyacımız olan aile hayatının, ticaretin, insanlarla ilişkilerin nasıl olması gerektiğini öğrenmeli. Burada derslerin içeriği kadar dersleri verecekler de önemli. Bugün pek çok okulda din kültürü öğretmeni olmadığı için derslere başka branşların öğretmenleri giriyor. Eğer, Kur'an derslerinde de aynı şey olursa bu dersi seçmeli yapmanın hiçbir önemi olmaz. Bu yüzden müfredattan önce dersleri verecek öğretmenler belirlenmeli.

Kur'an 3 aşamada öğretilebilir

Adem Güneş (Pedagog): Kur'ân-ı Kerim eğitimi, diğer eğitimlerden biraz farklı... Kur'ân öğrenmek, öğrenilen Kur'ân'ın ezberini de beraberinde getiriyor... Bunun haricinde bir de Kur'an-ı Kerim'i anlamak ve yorumlamak da Kur'ân'a has bir eğitim usulüdür... Bu yüzden, Kur'ân eğitimi üçayak üstüne kurulmalı. Birincisi ezberlemek.İkincisi harflerini okuyabilmek ve yazabilmek.Üçüncüsü anlayabilmek. Bu kategoriler çocuğun yaşına göre değişmektedir. Kur'an harfleri ile bir şeyler yazabilen çocuk daha sonra Kur'ân okumalarına başlayabilir... Günümüz Kur'ân eğitiminde bir ezber başlatılmadan ve Kur'ân harfleri ile yazılar yazmadan hemen okumaya geçiliyor ki, bu da doğru değildir. Son aşamada ayetlerin Türkçe meâl ve tefsirlerini öğrenme üzerine yapılmalıdır.