Bugün Türkiye'de binlerce genç uyuşturucu batağında. Onları kurtarmak ve yeni gençlerin de bu tuzağa düşme-meleri için alınması gereken tedbirler olmalı.

Kırmızı ışıkta beklerken kağıt mendil uzatan bir çocuğa kayıtsız kalamıyoruz. Sokakta çalıştırılan çocuklar için üzülüyor, ailelerine kızıyoruz. Tinerci, balici diye etiketleyip kendimizden uzaklaştırdığımız uyuşturucu ve uçucu madde bağımlısı gençlerden sadece kaçıyoruz. Aslında onları görmezden gelip unutmaya çalışırken kendi çocuklarımızın da geleceğini ihmal ediyoruz. Çocukları sokağa düşmekten ve madde bağımlılığından koruma sorumluluğu sadece anne babalara değil birey olarak toplumdaki herkese ait. Bir kişi tek başına ne yapabilir diyenlere, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Başhekim Yardımcısı Fatih Kılıçarslan'ın cevabı hazır: ?Göreve çocuklardan mendil almayarak başlayabilirsiniz.? Sosyal hizmet uzmanı Fatih Kılıçarslan, uçucu ve uyuşturucu madde bağımlılığı ile ilgili sorularımızı cevaplandırdı:

ÇOCUK VE GENÇLERİN UYUŞTURUCU VE UÇUCU MADDE KULLANMAYA BAŞLAMASININ SEBEPLERİ NELERDİR?

Madde bağımlılığına başlamanın, merak, arkadaş grubunun yönlendirmesi, çocukların arkadaşlarına hayır diyememesi birçok nedeni var. Çocuğun arkadaşları tarafından sürekli kullanılması ya da çocuğun örtülü bir depresyon geçirmesi, aile içi sorunlar, aile içerisinde anne ya da babadan birinin madde bağımlısı olması, alkol bağımlısı olması çocuğun madde bağımlılığında bir etkendir. Bu nedenlerin hepsi ya da sadece biri bile çocuğun yönlenmesinde etkilidir. Madde kullanmayı özellikle çocuğun modelleme ile ilişkisine bağlayabiliriz. Çocuk ya arkadaşından birini ya da anne babasından birisini model alır. Çocuğun çevresinde ve ailesinde böyle modeller varsa, maddeye yönelme riski çok daha yüksektir. Ailede sigara içen ebeveynin olması, çocuğu sigara bağımlılığına yatkın hale getiren en etkin sebeplerden birisidir.

BİR GENCİN UYUŞTURUCU MADDE KULLANDI?I NASIL ANLAŞILIR? BELİRTİLERİ NELERDİR?

Madde ve uyuşturucu kullanan bir çocuğun her şeyden önce tutum, davranış ve psikolojisinde belirgin değişikler yaşanır. İçine kapanabileceği gibi aşırı hareketlilik gözlenebilir. Öfke, kızgınlık patlamalarının yanı sıra yalan söyleme gibi uyum ve davranış sorunları baş gösterebilir. Çocuğun ders kalitesinde düşme, sınıfta kalma ya da okulda öğretmenleri tarafından sürekli uyarı cezaları aldığı gözlenir. Bedeninde belirgin değişiklikler ortaya çıkar. Aşırı kilo kaybı, kollarında iğne izleri, sürekli öksürmesi, gözlerinde kızarıklık, uyku düzeninde bozukluk oluşur. Arkadaş grubu değişir, giyim tarzı değişir, kollarında dövme ya da kesikler görülür.

AİLE İÇİ İLİŞKİLERİN BOZUK OLMASI MADDE BA?IMLILI?INI YÖNLENDİREBİLİR Mİ?

Madde bağımlısı çocukların anne ve babalarının tutumlarında, çocukluk dönemi gelişim sürecinde ciddi olumsuz, yanlış yaklaşımlar olduğu anlaşılıyor. Özellikle madde bağımlılığının bir sebep değil, çocuğun yaşadığı birçok olumsuzluğun sonucu olduğunu bilmek gerekiyor. Bunun sebepleri önce aile içerisinde, anne ve babanın çocukla ilişkilerinde aranmalı. Eşler evlilik yaşantısında bir ahenk sağlayamazsa, ilişkilerini duygusal anlamda uyumlu yürütemezse, bu durum çocukların doğumuyla birlikte ortaya çıkan anne ve babalık rolüne de olumsuz yansıyor. Özellikle ekonomik ve eğitim düzeyi yüksek ailelerde eşler arasındaki iletişim sorunları, boşanmış anne-baba sorunları neticesinde çocuklar psikolojik olarak etkileniyor. Anne-babasının çatışma alanı haline gelen çocuk onlardan uzaklaşıyor. Eşler, kendi aralarındaki çatışma ve problemi çocuk üzerinden gidermeye çalışıyor. Dolayısıyla çocuk, sorunun bir parçası haline geliyor. Eşiyle ilişki sorunu yaşayan bir kadın, çocuklarını evi bırakıp gitmekle tehdit ediyor. Anne-baba arasında işbirliği yoksa, ilişki problemlerini çocuklar üzerinden gidermeye çalışıyor, çocuklarını kendi sorunlarına alet ediyorlar. Bu, çocukları duygusal, ruhsal yönden, kişilik gelişimi yönünden olumsuz etkiliyor.

ÇOCUKLAR SOKAKTA NASIL BİR ORTAM BULUYOR?

Çocuk ailede bulamadığı ilgiyi, desteği, sokakta arkadaş grupları içerisinde sağlamaya çalışır, arkadaş grupları içinde onay görür, takdir görür. Dolayısıyla çocuk sokakta yaşamayı alışkanlık haline getirir. Sokak onun bir parçası olur. Sokakta bir kimlik, güç kazanır. Bu durum, özellikle ergenlik döneminde bağımsızlaşma, gelişim sürecinde çok iyi gelir çocuğa. Aile içinde onay görmeyen, takdir görmeyen, bağımsızlaşma süreci desteklenmeyen çocuk, yani otoriteyle, baskıyla ya da koruyucu anne-baba tutumları ile bastırılan çocuk, sokakta arkadaş grubu içerisinde güçlenir, kişilik ve kimlik kazanır, bağımsızlık kazanır ve bu çocuğun sokakta yaşama, sokağa bağımlı olma sürecini artırır. Çocuk artık aileden koparak sokak kültürünün bir parçası haline gelir. Burada her türlü manipülatif etkiler, arkadaş etkisi, çıkar gruplarının etkisi, merak ve ilgi çocuğu madde kullanmaya yöneltir ve çocuk madde bağımlısı haline gelir. Madde kullanan çocuklar arasında tiner, bali, esrar, kokain, ecstasy, karışık maddeler hatta eroine kadar kullananlar var. Gençleri ve çocuklarımızı tehdit eden bir unsur. Bunun tabii sonucu olarak, kapkaç olayları, çocukların hırsızlık olaylarında kullanılması, çocuklara tecavüz, fiziksel şiddet, duygusal şiddet gibi arka planları da ortaya çıkıyor.

ÇOCUKLARIN SOSYAL FAALİYETLERE YÖNLENDİRİLMESİ NEDEN ÖNEMLİDİR?

Çocukları eğitirken bilgiyi yüklemek yerine, bilgiyi nasıl kullanacağını öğretmemiz lazım. Çocuğumuzu geleceğe ve hayata hazırlayabilmeliyiz. Dolayısıyla burada bilgiyi kullanabilme becerisi, sosyal beceri, davranışsal beceri çok daha önem kazanıyor. Çocuklara oyun alanları, spor, sanat, kültür, edebiyat alanları oluşturmalıyız. İlköğretimden itibaren sanat ve kültür alanlarında etkin bir yer edinmelerini sağlamalıyız. Enerjisini harcayacak bilinçli, sağlıklı alanlar bulamayan çocuk, bilinçsiz ya da sağlıksız alanlara yönelir. Çocukluk ve ergenlik çağı potansiyel ve güçlü bir enerjiyi temsil eder. Dolayısıyla çocuğun sağlıklı bir şekilde bu enerjisini harcayacak alanlar oluşturmak bizim görevimizdir.

BÜYÜK ŞEHİRLERDE MADDE BA?IMLISI ÇOCUKLARIN YAYGINLAŞMASININ SEBEPLERİ NELERDİR?

Bunun sosyolojik bir altyapısı var. Doğu ve Güneydoğu'dan gerek terör olayları gerek ekonomik nedenlerle göç eden aileler, başta İstanbul olmak üzere büyük şehirlerde varoş bölgeler oluşturdu. İnsanlar şehir hayatına, şehrin getirdiği zorluklara karşı uyum sağlamada sorun yaşadılar. Ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan uyum güçlükleri yaşandı. Bu durumdan en çok çocuklar etkilendi. Çocuklar yeterli sağlıklı gıda alamadılar, yeterli eğitim alamadılar, sosyal ve psikolojik açılardan anne-baba desteği alamadılar.

İşsizlik sorunu ve ekonomik güçsüzlük ile birlikte bu çocuklar sokağa itildi. Sokak kültürünün, alt kültürün, çeteleşmelerin, gruplaşmaların, mafya tipi örgütlenmelerin içine itildiler. Bu yüzden ilköğretim okullarına kadar madde kullanımı indi.

Güçlü bir toplumsal yapıda çocuğun uyuşturucu ve madde bağımlılığına sapkın davranışlara yönelme riski azalır. Ekonomik, sosyal açıdan hızla değişen bir ülkemiz var. Özellikle ekonomik düzeyi düşük ailelerde yoksulluk, eğitimsizlik, iç göç hızının kırsaldan şehre doğru hızla artması, toplumsal yapıda ciddi değişimlere yol açıyor. İnsanlar eğitilmediği, ekonomik sorunları çözülmediği, işsizlik çözülmediği zaman ortaya çıkan zor durumdan en çok etkilenen de çocuklar oluyor.

ÇOCUKLARINI OLUMSUZ ALIŞKANLIK VE DAVRANIŞLARDAN KORUMAK İÇİN ANA-BABALAR NASIL DAVRANMALIDIR?

Ebeveynlerin çocuklarıyla açık, duygularını anlamaya dönük ve güvenli iletişim kurabilmeleri gerekiyor. Çocuğun ergenleşme sürecinde yaşadığı ruhsal değişimlerinde destekleyici, yol gösterici yaklaşımlarda bulunulmalı, ihmal ve şiddetten kaçınılmalıdır. Ayrıca çocuğun sınırlarını, yaşamın kural ve değerlerini oluşturabilmesi için rehberlik etmeli ve sağlıklı model oluşturulabilmelidir. Klinik tecrübelerime göre madde bağımlısı çocuklar, çevresinde var olan kötülük karşısında sınırlarını belirleme ve kendisini madde kullanımına teşvik eden arkadaşlarına hayır diyebilme konusunda güçlük yaşıyor. Burada ana-babanın koruyucu, bağımlı, otoriter ve baskıcı tutumlardan kaçınmaları, hayatın sorumluklarını gelişimine uygun olarak vermeleri, yanlışlıklar karşısında önce ebeveynlerin ?hayır' diyerek örnek olmaları önemli rol oynar. Çocuğumuza hayır diyebilmeyi, sınırlarını oluşturmayı eğiterek öğretmeliyiz. Aksi halde yanlış ebeveyn tutumlarımız çocukları riskli hale getirecek ve birçok olumsuz alışkanlık karşısında çocuğumuzu koruyamaz hale geleceğiz.

MADDE KULLANAN ÇOCUK KARŞISINDA TOPLUM NE YAPABİLİR?

Ülkemizde madde bağımlılığı sürekli artan bir eğilim içinde. Ülkemizin genel nüfusuna göre oran düşük; ama her geçen yıl madde kullanımı artıyor. Bu konuda ciddi anlamda çalışmamız gerekiyor. Sadece kamu kurumlarına, yerel yönetimlere değil, sivil toplum örgütlerine de büyük görevler düşüyor. Mahallemizde, sokaklarda dolaşan kimsesiz çocuklar, anne-babasız çocuklar ya da mendil satan, arabaların camlarını silen çocuklara para vererek, mendil alarak onay veriyoruz, takdir ediyoruz aslında. Bu şekilde davranışlarının pekişmesini sağlıyoruz. Böylece çocuğun sokağa itilmesini güçlendiriyoruz ve madde bağımlısı olma riskini arttırıyoruz. Toplumumuz, bu alanda hizmet veren kuruluşları bilmeli. Sosyal Hizmetler il müdürlükleri, Emniyet'teki Küçükleri Koruma şube müdürlükleri'ni bilmeli. O çocuklara yardım etmek isteyen herkes bu kuruluşları harekete geçirmek ve işbirliği yapmalarını sağlamak zorunda. Kendi başına çözüm üretemiyorsa, gece saat 11'de mendil satan bir çocuğu görünce Küçükleri Koruma Şube Müdürlüğü'ne bildirmeli. Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'nde Korunmaya Muhtaç Çocuklar Şube Müdürlüğü'ne bildirmeli. Belediyede zabıtaya haber vermeli. Bağımlı çocukları balici, tinerci vs. kavramlarla etiketleyici ve dışlayıcı yaklaşarak suçlamak doğru değil. Madde bağımlısı çocuklar da Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi bünyesinde çalışan Çocuk ve Ergen Madde Bağımlılığı Tedavi ve Eğitim Merkezi (ÇEMATEM)'ne yönlendirilmeli.

MADDE BA?IMLISI ÇOCUKLAR NASIL BİR TEDAVİ SÜRECİNDEN GEÇİYORLAR?

Anne-babalar, madde kullanan çocuklarda meydana gelen davranış ve fizikî değişiklikler konusunda bilgi sahibi değil. Birçok aile çocuğunun madde bağımlılığını geç fark ediyor. Bir, hatta iki yıl sonra çocuğunun madde kullandığını fark eden anne ve babalar var. Dolayısıyla bu geç kalış, tedavi sürecini de olumsuz etkileyerek, güçleştiriyor. Tedaviyi öncelikle çocuğun istemesi, tedavi sürecine anne ve babanın da katılması gerekiyor. Madde bağımlılığı tedavisi bir ekip işidir. Psikiyatr, psikolog, sosyal hizmet uzmanı, hemşire ve aile birlikte çalışır. Tedavide koruyucu ve önleyici aile ruh sağlığı yaklaşımlarını önemsiyorum. Madde bağımlılığı tedavisinde sürece aileyi katmadan, ailenin tedavide etkin rol oynamasını desteklemeden kalıcı bir tedavi olması mümkün değil. Öncelikle aileyi tedavi sürecine katılmaya inandırmak lazım. Aile buna inanırsa çocuğuna sonuna kadar yardımcı olur. Madde kullanan çocuklar kendilerini sorunlu hissediyor, problemin kendilerinde olduğunu sanıyorlar. Burada sorunu dışsallaştırmak gerekiyor. Çocuğu soruna madde kullanmanın ittiğini kabul ettirmek gerekiyor. ?Ben sorunlu değilim, madde beni sorunlu hale getirdi, ailemle ilişkilerimi bozdu' diye düşünmesini sağlamak lazım.


Çocuklara yardım etmek isteyenler ne yapmalı?

Bağımlı ve sokakta çalıştırılan çocuklara acımak ve üzülmek çare değil. Bireysel çabalar yerine, sivil toplum gücü halinde organizeli bir şekilde çalışılması gerekiyor. Özellikle kadınlar, anne olma vasfından dolayı daha duyarlı olmalı. Kadınların hizmet ettiği dernek ve vakıfların yardım yöntemlerini değiştirmesi gerekiyor. Kermes düzenleyip yoksul ailelere ayni ve nakdi yardımlar yapılıyor. Oysa bu tür yardımlar kriz müdahaleleridir. Kermes dışında ne yapacaklarını bilmiyorlar. Toplumu bilinçlendirme yardımı en önemli faaliyettir. Topluma sokakta mendil satan çocuktan mendil almamayı öğretecek bir eğitim bile çok önemlidir. Herkes kendi çözümünü kendi üretmeli. Yanlışlar karşısında organize olup bilinçli hareket edilmeli. Bir kişi tek başına sorunu çözemez ama sivil toplum kuruluşları ile ortaklaşa çalışılırsa güçlü adımlar atılabilir.