Duygularla Yolculuk

Sabahın ilk ışıklarında çıkmıştım yola… Yanıma uzun ve yorucu olacağını düşündüğüm yol için gerekli şeyleri aldım önce… ‘İnanç’, ‘sevgi’, ‘azim’, ‘sabır’dı ilk arkadaşlarım…

Birlikte ‘mutlu’ydum onlarla, güzel gidiyordu yolculuk…‘Vefa’lı dostların yeri bambaşkaydı, hayatta…


Vakit öğleye yaklaşıyordu… Karşıdan tüm heybetiyle yaklaşan ‘adalet’i görmüştük. Teklifimizi ‘memnuniyet’le karşıladı, o da katıldı bize…


Mola yerinde biraz dinlendik…’Güven’ tazeledik her biriyle…


Zaman hızla ilerliyordu… Birden çocuklarımın ellerinden tutmuş, en küçük kızım Şevval’i ise sımsıkı kucaklamış şefkat ve merhametle göz göze geldik. Beni bırakmayacaklarını biliyordum. İçimi büyük bir ‘sevinç’ kapladı…


İkindi olmuştu herhalde… Ağlamaklı suratıyla ‘üzüntü’yü ve oflayıp puflayan ‘sıkıntı’yı görünce şaşırmadım desem yalan olur. İçimden “şimdi bunlar da nerden çıktı; zamanı mıydı şimdi bunlarla karşılaşmanın?” demeye kalmadan peşimize takılmasınlar mı? Adımlarımı sıklaştırdım, ama nafile… Sanki gölgem gibiydiler… Kaybettiğim kişiler, kaybettiğim zaman ve toplumca kaybettiğimiz mefhumlarla birlikte amansız bir takiple peşimdeydiler…

 

Ümid’imi kaybetmedim. ‘iyimser’ dim, bu konuda… Kaybettiğimizi bildiğimiz her şey bulunabilirdi. Yeter ki bilinsin ve istensindi…


Akşamın olduğunu neden sonra fark ettim. Bir ışık huzmesi halinde, en sevimli gülümsemesiyle “samimiyet”i görmek öyle güzeldi ki…’Özlem’le beklediğim şeyin bu olduğunu anlamıştım. Zaten gelir gelmez de her şeyde bir güzellik kendiliğinden oluşmuştu…
Yıllar sonra anladım ki samimiyet en gerekli, en güzel duyguydu... Diğer bütün duyguları ve kavramları tamamlıyordu ve başına geçtiği her güzel kelimeye daha bir güzellik katıyordu.


Samimi inanç…
Samimi dava…
Samimi dost…
Samimi sevgi… Kulağa hoş gelen ve hoş şeyleri çağrıştıran kelimelerdi…


Artık zaman sanki daha mı hızlı ilerliyordu ne?


Akşamın bu ilerleyen saatlerinde ‘sorumluluk’larımı yerine getirememiş olma ihtimali ve zamanımın hızla geçmesi ‘korku’suyla sarsıldım. İnsanın ‘sonsuzluk’ duygusu imdadıma yetişti.


Zamanın neresinden yakalamış olursak olalım hayatımız çok güzel ve çok değerli diye düşündüm ve benimle birlikte yaşayan tüm güzel duygulara ‘samimiyet’le sarıldım.