İnsanın yaşına göre dikkat süresi ve yoğunluğu olması gerekenden az ise buna dikkat eksikliği deniliyor. Dikkat eksikliği dikkatin belirli bir noktaya toplanamaması, kolayca dağılması, dağınıklık ve unutkanlık gibi belirtilerle kendini gösterir.

Dikkat eksikliği olan öğrenci dersi dinlemekten çabuk sıkılır. En küçük bir hareket ve gürültüde dersten kopar. Kendi başına ders çalışmayı sevmez. Ders çalışırken sürekli yerinden kalkıp farklı bir şeyler yapmak ister.

Çocuk ders çalışmaya başlayamaz, başlasa bile verimli çalışamaz. Bu da çocuğun okul başarısında düşüşe neden olur. İşte bu noktada ailelerin ve eğitimcilerin devreye girmesi gerekir. Dikkat eksikliği tedavi edilebilir nörobiyolojik bir bozukluktur. İlaç kullanımı, terapi teknikleri ve eğitim çalışmalarıyla dikkat eksikliği tedavisi yapılabilir. Bu sorunu görmemezlikten gelmek, 'aman geçer' deyip ötelemek zaman kaybından başka bir işe yaramaz. Tedavi edilmediği müddetçe dikkat eksikliğinin kendiliğinden geçeceği düşüncesi yanlıştır. Dikkat eksikliği olan öğrencide sadece okul başarısızlığı oluşmaz, akademik başarısızlığa bağlı olarak özgüven eksiksizliği, sosyal ilişkilerde bozukluk, değersizlik algısı da oluşur. Yaşanılan en büyük sorunlardan biri de dikkat eksikliği tedavisinin yarım bırakılmasıdır. Gerek maddi gerekçeler gerekse ailelerin hemen sonuç görme beklentisi çoğu dikkat eksikliği tedavisinin yarım kalmasına sebep olur.