Ders çalışmanın en büyük engeli; sınav kaygısı

Ders çalışamamak, sınavlara hazırlanan öğrencilerin en büyük sıkıntılarından.

Ders çalışamamak, sınavlara hazırlanan öğrencilerin en büyük sıkıntılarından. Anne-babalar ders çalışamayan çocuklarına, tembellikten dershane ücretinin pahalılığına uzanan bir dizi nutuk atabilir. Her ne kadar haklı olsalar da sorunu "söylenme ve azarla" çözmek mümkün değildir.

Çocuk sertçe kapadığı kapıya sırtını dayadı ve öylece biraz bekledi. Salondaki annesinin sesi, kapalı kapıya rağmen odaya en ince ayrıntısına kadar ulaşıyordu. Elleriyle kulağını kapattı ve başını birkaç kez kapıya vurdu. Ama nafile, onun sorumsuzluğundan, tembelliğinden başlayıp dershane ücretinin ne kadar pahalı olduğuyla devam eden ve asla sonu gelmeyecek olan bir nutuk yine başlamıştı işte!

ÖSS, ÖSS... Nereye baksa, ne yapsa bir türlü zihninden uzaklaştıramıyordu her yerde ve her an ÖSS karşısında idi. Allah'ım neydi bu sınavlardan çektiği, önce OKS şimdi ise sınavların en korkunç olanı ÖSS. Derin bir of çekti, içi öfke ve sıkıntı ile doluydu. Aslında öylesine huzursuz ve öylesine mutsuzdu ki. Kafasını kapıya bu kez biraz daha sertçe vurdu, öfkeliydi hem de herkese karşı öfkeliydi. Annesinin sonu gelmez nasihatlerine, babasının imalı bakışlarına, sesi tehdit kokan matematik öğretmenine, gireceği sınava, geçen sene girip çok da iyi bir puan almış olan teyzesinin kızına... Ama en çok kendine öfkeliydi, en çok kendine... O da biliyordu çalışması gerektiğini ama, ama olmuyordu işte.

Evet çalışmalıydı, hem de bir an önce ve var gücüyle çalışmalıydı. Son zamanlarda doğru dürüst çalışamıyordu ve derslerinde çok geri kalmıştı. Ah! Aslında annesi-babası söylenmekte, nasihat etmekte öylesine haklıydı ki. Ama işte sanki çok güçlü bir el onu masaya oturmaktan alıkoyuyordu. Ne zaman çalışmaya niyetlense o güçlü el buna izin vermiyordu.

Ama kararlı idi, sınav çok yaklaşmıştı ve bugün mutlaka çalışacaktı. Kendini zorlayarak masaya oturdu. Ders notları ve kitaplarından oluşan yığın masanın üzerinde irice bir tepeyi andırıyordu. Zorla da olsa işte masaya oturmayı başarmıştı. Fizik kitabını açtı ve sıkıntı ile çalışmaya başladı. 5-6 dakika sonra gözü saate ilişti. Eyvah, en çok keyif aldığı dizinin vakti gelmişti. Şöyle bir düşündü. Şayet o diziyi izlerse, içindeki sıkıntı geçecekti ve sonrasında çok daha iyi çalışabilecekti. Evet bu, mantıklı bir karardı. Diziyi keyifle izleyecek ve sonrasında hakkını vererek çalışacaktı.

Annesinin huzursuz bakışları altında televizyonun karşısına geçti. Ama aslında hiç de arzu ettiği gibi keyifli ve huzurlu bir şekilde seyredemedi diziyi. Sürekli bir tedirginlik hali vardı üzerinde. Diziden sonra annesine tekrarlatmadan odasına girdi, masaya oturdu. Biraz notları ve kitapları düzenledi, oyalandı. Saate gözü ilişti. Aslında saat biraz ilerlemişti ve kendisi yorgundu. Hani önce temiz bir uyku çekse iyice bir dinlense ve sonra sabah erkenden kalksa, çalışması şüphesiz daha verimli olurdu. Evet doğrusu bu da mantıklı bir karardı. Ve sabah erkenden kalkabilmek için yattı, ama tabii ki sabah da çalışamadı. Çünkü onu bekleyen ve çalışmasına engel olacak başka mantıklı kararlar vardı.

Sınav kaygısının en önemli davranışsal belirtilerinden birisi öğrencinin ders çalışmaktan, okuldan, sınavdan kaçması ve çalışmayı sürekli ertelemesidir. Öğrencilerimizin bir kısmı ders çalışma alışkanlığı ve sorumluluğu olmadığı için çalışmazken diğer bir kısmı ise sınav kaygısı nedeniyle istedikleri halde ders çalışamaz.

 

Ailelere öneriler

ÇOCUĞUN üzerindeki stres faktörlerini de hesaba katarak, psikolojisini yakın takibe alın. (Uykusunu alabiliyor mu, iştahında olağan dışı bir artma ya da azalma var mı vb.)

SINAV konusunda kendi tutum ve davranışlarınızı kontrol altına alın. Çoğu zaman evdeki kaygının kaynağının, sınav konusunu aşırı abartmış bir anne veya baba olduğunu unutmayın.

ÖĞRENCİLERİN ders aralarında sağlıklı dinlenmesini, molalarda gerçekten rahatlamasını sağlayın.

HER zaman yanında olduğunuzu ve ona olan sevginizin sınav sonucuyla ilişkili olmadığını hissettirin.

SINAV sürecini çocuğunuzla yakınlaşmak için bir fırsata çevirin. Hayatı ve zorlukları öğrenmesi açısından bu dönemin aslında onun için iyi bir tecrübe olduğunu bilin.

DERS çalışma zamanı dışında, bu yoğun tempoya rağmen kendisine vakit ayırmasını ve faydalı bir hobiyle uğraşmasını sağlayın.

DERSLERİNE engel olabilecek çocukça isteklerini onu incitmeden akıllıca sınırlayarak erteleyin.

BİR anne-baba olarak çocuğun sınav sonuçlarını değil, harcadığı emeği takdir edin.

ÖĞRENCİNİN başarı durumunu asla başkaları ile kıyaslamayın.

DR. FARUK ÖNDAĞ / Psikolojik Danışman